Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Beklendiği üzere RTE
kazandı. Ne yazık ki siyasal partilerden hiçbiri, seçimde yenildiğini kabul etmiyor.
Seçimden sonra CHP ve MHP genel başkanlarının seçim yenilgilerinin
sorumluluğunu “boykotçulara” yüklemeleri ilginçtir.
Siyaset; halkı ikna etme, kitleleri yönetme, insanları
bir amaca yöneltme sanatıdır. Bir siyasal parti, politikalarını halka sabırla
anlatmalı ve onu yanına çekmeli. Siyasetçi başarıya ulaşmak istiyorsa halka
güvenmeli. Başarısız olduğunda halkı suçlamak, azarlamak bilgisizlik kokan tipik
bir şark kurnazlığı ve sorumluluktan kaçmaktır.
Dünyada hangi işi yaparsanız yapın başarısız olduğunuzda
öncelikle başarısızlığınızın nedenlerini bulmalısınız. Başarısızlığını, türlü
bahaneler yaratarak örtbas edenlerin yaşamları süresince başarıya ulaşmaları
olanaksızdır. Bahane üretmeyeceksin, iş üreteceksin.
“Efendim, tatilciler gelip oy kullanmamış.” Yaylacılar
döndü mü? Tatilde olamayanlar sandığa gitti mi? Tatilcileri, yaylacıları,
evinde oturup yanı başındaki sandığa gitmeyenleri oy kullanmaya ikna edecekler
kimlerdir? Elbette siyasetçiler... Sen, halkı ikna edemiyorsan, onun güvenini
kazanamıyorsan suç yurttaşın mı, yoksa senin midir?
Ekmeleddin İhsanoğlu için bir miting düzenlemeyen CHP ve
MHP yöneticilerinin halkı suçlamaları anlamsız, ve haksızdır. İhsanoğlu,
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli bir mitingde el ele halkın karşısına çıktılar mı? CHP
ve MHP yöneticileri, gösterdikleri adayın bile arkasında duramadılar. Onun
kazanması için gerekli çabayı göstermediler.
Sen, eğer halkın homurtusunu işitmezden gelirsen, bangır
bangır bağıran aydınları hiçe sayarsan, yaşamı boyunca CHP’nin kapısından
geçmemiş Atatürk düşmanlarının sözünü dinleyerek politikalar oluşturursan Tayyip’i
Çankaya’ya “tıpış tıpış” çıkarırsın. Bu durumun ortaya çıkınca da halkın
suçlama, sorumluluğunu seçmene yükleme!
CHP ve MHP başarılı olmayı istediler mi acaba?
Bence istemediler. Eğer başarılı olmayı, kazanmayı isteselerdi, kazanırlardı. Çünkü
koşullar, AKP ve RTE’nin kaybetmesi için uygundu. AKP tabanında da bile Erdoğan
itibar yitirmekteydi. Halk nezdinde güvenilirliği hızla azalan Erdoğan’a
Çankaya yolunu açmak, ancak muhalefetin acemice davranmasıyla olurdu ve böyle
de oldu.
Adaylık
süreci başlamadan önce, hemen yerel seçimler sonrasında, bir dizi yazı yazdım.
Olası yanlışlar için uyarı görevimi yaptım. Türkiye’nin birçok aydını da aynı
duyarlılığı gösterdi. Kısacası araba devrilmeden önce yol gösterildi, ama bu
yol ısrarla görülmedi. Özellikle CHP yönetimi, eleştirilere ve uyarılara kulak asmadı.
İhsanoğlu,
aday gösterildikten sonra da birçok köşe yazarı, demokratik kitle örgütü
yöneticisi çekincelerini belirtti. Çatı adayının halkta karşılık bulmadığını
açık yüreklilikle dile getirdik. Ne yazık ki Kılıçdaroğlu bu eleştiri ve
uyarılara kulaklarını tıkayıp “Ekmel Bey’i tanıdıkça seveceksiniz.” ya da “Herkes
tıpış tıpış sandığa gidecek.” biçiminde söylemlerle seçmeni sandığa gitmemek
için adeta kışkırttı. Halka saygı göstermeyen, onu kapıkulu gibi gören bir
zihniyet, seçim başarısızlığının en büyük sorumlusudur.
30
Mart seçimlerinde de birçok hata yaptı CHP yönetimi. Çok eleştirildiler. Yerel
seçimler başarı gibi gösterildi rakam oyunlarıyla. Oysa 30 Mart’ın sağlıklı bir
özeleştirisi yapılmış olsaydı parti organlarında, 10 Ağustos’ta RTE Çankaya’ya
çıkamazdı.
“Ben
yaptım, oldu.” anlayışı feodal bir tavır. Sen, halkın istemediği kişileri aday
yap. Halk da zorunluluktan, yani AKP kazanmasın, diye oy versin. Göreceli bir
başarı kazan. Sora bundan ders almayıp her sefer aynı despotizmi uygula. Halk
oy vermeyince de seçmeni suçla! Sen, necisin, niye oturuyorsun o koltukta o
zaman? Tayyip’e Çankaya yolunu açmak için mi CHP’nin genel başkanlık koltuğunu
işgal etmektesin?
Öncelikle
bir konuda kamuoyu aydınlatılmalı. Kılıçdaroğlu, şu soruya dürüstçe yanıt
vermeli. Belki de yaşamı boyunca CHP’ye yapacağı en büyük hizmet olur bu. Ey
Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığını kulağına kim ya da kimler
fısıldadı? Bu soruyu Bahçeli’de yanıtlamalı. Türkiye, en yaşamsal seçimine
giderken Cumhuriyet güçlerini, kimlerin oyuna getirdiğini bilmek her yurttaşın
hakkıdır.
Ey
Kılıçdaroğlu! Ey Bahçeli! Başarısızsınız. Cumhuriyet’e, Atatürk Devrimine,
ulusal bütünlüğümüze, dünyadaki saygınlığımıza zarar verdiniz. Halkı kandırarak
Erdoğan’ı Çankaya’ya çıkardınız. Artık işgal ettiğiniz koltuklardan kalkın. Kalkın
ki önümüzdeki genel seçimlerde Türk Ulusu, AKP belasından kurtarsın kendini. Yoksa
siz o koltuklarda oturmayı sürdürürseniz, başımıza yeni Tayyipler bela
edeceksiniz.
Gidin
de Türkiye’yi eşbaşkanlardan, Ortaçağ özentilerinden, yağmacı asalaklardan,
düzenbaz şeytanlardan kurtaralım.
Adil
Hacıömeroğlu
11
Ağustos 2014