AKP
ile Cemaat uzun süredir çatışmakta. Başlangıçta kamuoyundan saklanarak verilen
güç savaşı, yerel seçim öncesi açıkça ve her iki tarafın tüm olanaklarını
kullanmasıyla sürdürülmekte. İktidarın iki ortağının bu savaş için uzun süredir
yığınak yaptığı da gözlerden kaçmamakta.
AKP
ve Cemaat, 2002’den beri iktidar ortağıdırlar. Cumhuriyet yıkıcılığını,
birlikte yaptılar. TSK’ya kumpası, birlikte kurdular. Cumhuriyet aydınlarını,
birlikte tutsak ettiler. Laik eğitim sistemini, birlikte mahvettiler. Yargıyı, birlikte
siyasallaştırdılar. Polisi, suçsuz kişilere tuzak kurma aracı durumuna birlikte
getirdiler. Haksız rekabetle iktidar olanaklarını kullanarak birlikte
varsıllaştılar. Türkiye’nin emekçi halkını, birlikte yoksullaştırdılar. BOP eş
başkanlığında birlikte görev yaptılar. Ortadoğu’da oluk gibi kan akarken
ellerini birlikte ovuşturdular ve bir damla gözyaşı dökmediler. Türk tarımını ve
hayvancılığı, birlikte çökerttiler. Yerli sanayiyi, birlikte ortadan
kaldırdılar. Kamu mallarını, birlikte eşe dosta peşkeş çektiler. Yeşil
aklanları, birlikte yağmaladılar. Türk bilim yaşamını el birliğiyle mezara
gömdüler. Merkezi sistemle yapılan her türlü yansızlık ilkesini birlikte
bozdular. Sınav sorularını birlikte aşırdılar. Yazıyı uzatmamak için her şeyi
sayamayacağım. Toplumdaki ahlak çöküntüsünün nedeni de ikisidir. Eğer toplum,
hırsızlıkları kanıksamaktaysa suçlusu AKP ve Cemaat’tir. Bu yolsuzluk,
hırsızlık düzenini birlikte oluşturdular. Bugün yaşamımızda ne kadar olumsuzluk
varsa hepsini birlikte yaptılar. Birini, ötekinden ayırmak olmaz. Çünkü suç
ortağıdırlar, topluma hesap vermelidirler.
AKP
ve Cemaatten birisinin yanında yer alan kim olursa olsun yanlış yapar. Her
ikisinin de suçu aynıdır. Birinin günahı, diğerinden bir gram bile eksik değil.
İkisi de masum değil. Ama ikisi de zalimdir. İkisi de yalandan beslenmekte.
İkisinin de kökü dışarıdadır. İkisi de halkı kandırmaktadır. Yok, birbirlerinden
farkları.
Dünün
zalim kumpasçıları, kalkmışlar bugünün masumu olmaya çalışmaktalar. Sanki
TSK’ya ait kozmik oda bilgilerini çarşıya pazara düşüren onlar değilmiş gibi.
Suçsuz yere tutsaklaştırılanlar, onların yüzünden hapishanelerde ölmemiş gibi kuzu
postuna sarılmaktalar. Ergenekon ve Balyoz tutsakları sahte delillerle
tutukevlerine dolduranlar onlar değilmiş gibi kamuoyu desteği istemekteler
muhalefetten.
Bazı
dostlarımız, AKP iktidarının Cemaat’ten hesap soramayacağını söylemekteler.
Haklıdırlar... Devlet içinde yuvalanmış Cemaat’ten hesabı AKP değil, halk
soruyor, halk... Son yıllarda gittikçe yükselen halk hareketleri olmasaydı,
AKP-Cemaat kavgası başlar mıydı? Bu kavga batmakta olan iktidar gemisinin
mallarını paylaşma kavgasıdır. Her şey düzgün giderken neden kavga çıkarsınlar
ki?
AKP
iktidarı döneminde hukuk ayaklar altına alındı. Yargı, İktidarın (AKP-Cemaat) isteği
doğrultusunda siyasallaştırıldı. Ama yine Türkiye’de, Cumhuriyet’i koruyacak
savcılar, vicdanıyla hareket edecek yargıçlar var. Bu savcı ve yargıçlar
iktidar istese de istemese de şu anda sürdürülen hukuksal sürecin içine
girecekler.
AKP’liler,
Cemaat’i neyle suçlamaktalar? RTE ve bakanların telefonlarını izinsiz
dinlediklerini söylemekteler. Peki, dinleme kayıtları ortaya çıktığında ne
demişti AKP’liler? “Bu kasetler montajdır, dublajdır...” gibi sözlerle
yalanlamışlardı. Adında “bilim” sözcüğü olan AKP güdümlü kuruluş “kasetlerin
hece hece montajlandığını” sözde raporla açıklamıştı.
Kısacası
AKP’liler, iki seçenek arasındalar. Ya eski düşüncelerinde diretip “Montajdır.”
deyip Cemaatçi polislerin suçunu ortadan kaldıracaklar... Ya da dinleme
kayıtları doğrudur diyerek bu polisleri hapsedecekler. İkinci seçeneği
yeğlediklerinde, o zaman dinleme kayıtlarındaki rüşvet ve yolsuzluk
konuşmalarının da gerçek olduğunu kabul etmiş olacaklar. Böyle bir durumda
harekete geçecek bir savcı çıkmaz mı? AKP’nin “paralel devlet” konusunda
atacağı her adım, kendisini de sanık sandalyesine yaklaştıracaktır. Hele kavga
biraz daha derinleşsin, bakalım. Ortaya ne kirli çamaşırlar çıkacak göreceğiz.
AKP’nin
memurları, “paralel devleti” örgütlerken hükümet ne yapıyordu? Memurun işlediği
suçta, amirin hiç mi sorumluluğu yok?
Muhalefet
partileri, “paralel devlet” soruşturmasının derinleştirilmesini istemeliler.
Destek olmalılar bu soruşturmalara. Eğer AKP’yi yıkmak istiyorlarsa bu yoldan
gitmeliler. İşin eninde sonunda AKP’ye dayanacağını görmeliler. Suç
ortaklıkları açıkça ortada olanlardan birinin, yargıdan sıyrılması
olanaksızdır.
“Paralel
örgüt” davasının mahkeme süreci başladığında asıl cümbüşü o zaman izleyeceğiz.
Bu işin ciddiyetini anlayan polislerin kendilerini kurtarmak düşüncesiyle
yapacağı itiraflarını işiteceğiz hayretle. O zaman göreceğiz AKP-Cemaat
işbirliğinin ne haltlar karıştırdığını? İktidar (AKP-Cemaat) soruşturulsun da
neresinden soruşturulursa soruşturulsun, ister istemez tüm suçluların sanık
sandalyesine oturacağı bir bataklık ortaya çıkacaktır.
“Cemaat,
hukuksuzluğa uğruyor.” düşüncesiyle soruşturmaların derinleşmesini önlemek,
başta RTE olmak üzere Cumhuriyet yıkıcılığı ve yolsuzluk yapmış AKP’lilerin
yargıdan kaçmasının yolunu aralar. Aman dikkat! AKP ve Cemaat’i yargılanmadan
kurtaracak adımları atmayın ey muhalefet!
Adil
Hacıömeroğlu
5
Ağustos 2014
Ülkemizin hukuk düzenini , eğitimini , laik cumhuriyet esaslarını, iç ve dış politika değerlerini ; gelir dağılımını ; toplumsal birlik ve bütünlüğünü bozan AKP- CEMAAT ortak iktidarının ülkemizi nasıl yağmaladığı da anlatılmış bu yazıda. Şimdi '' PARALEL YAPI OPERASYONLARI '' diye adlandırılan öç alma baskınları ; olası bir yargılamada AKP 'nin kirli çamaşırlarının da ortaya çıkarılmasını sağlayacaktır. Muhalefetin , burada yargılanmalara engel olması , RTE'nin ve AKP'nin işine yarar . Çünkü Bu yargılama olmasa , onların suçu kolayca sergilenemez. İşte bu noktada da muhalefete uyarısı var Sn. A. Haciömeroğlu'nun..Teşekürler!..
YanıtlaSilÖZGEN KARA