PKK’nın
siyasal uzantısının HDP olduğunu bilmeyen yoktur hem Türkiye’de hem de dünyada.
HDP de bu durumu inkâr etmez. Çoğu zaman PKK savunuculuğunu açıkça yapar. Eski
eşbaşkanlarından Yüksekdağ: “Biz sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye yaslıyoruz.
Bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz.” diyerek PKK ile olan
bağlantılarını açıkça dile getirmişti. Bu nedenle de tutuklu şimdi...
30
Mayıs 2018 gecesi HDP eşbaşkanları, ABD sermayeli bir televizyon kanalındalar.
Muhalif gazeteci kimlikli düşünce yoksunlarının karşısındalar. Gazeteci koltuğunda
oturanlar, Demirtaş güzellemeleri yapmaktalar bol bol, bıkıp usanmadan. Masum,
hakkı yenmiş, özgürlüğü kısıtlanmış bir cumhurbaşkanı adayı yaratma peşindeler.
Eşbaşkanlardan
biri “Sayın Öcalan” la başlıyor söze, diğeri “Sayın Öcalan”la bitiriyor sözü. Ama
eşbaşkanlar tedirgin... Bu tedirginlik gösteriyor ki, HDP barajı aşamıyor. Bu
nedenle ABD sermayeli televizyonun çalışanlarının HDP/PKK seviciliği en üst
düzeyde, Demirtaş güzellemeleri yapmaktalar. Açıkça bir terör örgütünün propagandasına
dönüştü program. Neyse bu, savcıların işi olduğundan bunu geçelim.
HDP/PKK’nın
barajı aşamayacağı anlaşılınca kimi demokrasi(!) havarileri kalemi, kâğıdı alıp
hesap kitap yapmaktalar. “Kim, ne kadar oy alırsa AKP gider.” diye. “AKP gitsin
de ülkemizin yarısını yitirelim.” düşüncesindeler. Dünyanın en eli kanlı, zalim
bir örgütünü hükümet yapmanın peşindeler. Özellikle sosyal medyada bir düğmeye
basılmış gibi HDP’ye baraj aşırtmak için var güçleriyle çalışmaktalar.
Ekranların kadrolu bülbüllerinin bazılarıyla kimi köşe yazıcıları da bu kervana
katılmış durumdalar.
Daha
önce Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyerek Atatürkçü tabanı yanıltan köşe
yazıcısı Emin Çölaşan bu kez Selahattin Demirtaş’ın avukatlığına soyunmuş 31
Mayıs 2018 tarihli Sözcü’deki “HDP olayı” başlıklı yazısında.
ABD,
PKK’ya “kara gücüm!” demekte. Bu nedenle dört bin TIR’ı aşkın silah ve mühimmat
gönderdi bölücü örgüte. Peki, bölücü örgüt, bu silahları kime karşı kullanacak?
Tabi ki Türkiye’ye karşı… HDP denen parti, sırtını PKK/PYD’ye yasladığına göre demokratik
kurallar içinde var olan bir siyasal örgüt müdür? Bizce hayır! Çünkü HDP, PKK’nın
silahlarını gölgesinde sinmiş yurttaşlardan oy almakta. Bundan da anlaşılacağı
üzere HDP’ye oy verenlerin çoğu siyasal tercihlerinde özgür iradelerini
kullanamıyor. Özgürlüğün olmadığı yerde demokrasi olur mu?
Demirtaş’ın
“bölücülükten değil” de “cumhurbaşkanına hakaretten” hapiste olduğunu söylüyor
Çölaşan. Öncelikle şunu söyleyelim. Demirtaş’ın tutukluluğunun nedeni, 6, 7, 8
Ekim 2014 günlerinde PKK’lılara isyan çağrısı yaptığı içindir. Bu olaylarda
elli kişi yaşamını yitirmiştir. Devlete karşı ayaklanmaya öncülük eden birisi
tutuklanmayıp ödüllendirilmeli miydi ey Çölaşan?
“…Demirtaş
hapishanede yatıyor. Dolayısıyla onun mitinglerde konuşması, yapacaklarını ve
fikirlerini topluma anlatması asla söz konusu değil. Dört duvar arasında ne diyeceksiniz
ki…” demekte ve Demirtaş’a masumiyet gömleği giydirmekte Çölaşan. Sanki
Demirtaş aday olmuş da onun için tutuklanmış... HDP, tutuklu birini bile bile
niye aday gösterdi? Eğer Öcalan’ı aday gösterseydi aynı şeyleri mi
söyleyecektin Emin Bey? Bu nasıl bir kafadır ki, ABD projesi olan bir partinin
tutuklu eşbaşkanını savunmak sana düştü.
“Seçime
giren bir partinin genel başkanın, cumhurbaşkanlığı adayının cezaevinde yatıyor
olmasını kimseye anlatamazsınız. Hele Batı dünyası böyle bir olayı hiç kabul
etmez.” diye sürdürmekte sözlerini köşe yazıcısı. Niye anlatamayalım? Dünyanın
her yerinde terör örgütü yöneticileri hapistedir. AB üyesi İspanya’ya bak,
Katalan bölgesinin ayrılmasını isteyen yöneticiler neredeler? Hem de Bölge’nin
ayrılması için tek kurşun atmadıkları halde…
Demirtaş’ın
tutukluluğunu “Batı’ya anlatamazmışız.” Batı’ya değil, halkımıza anlatalım
bunu. Batı bizim hamimiz mi, yoksa müfettişimiz mi? Türkiye, Batı’nın sömürgesi
mi? Bu nasıl mandacı kafa? Bu kafanın dünün İngiliz muhiplerinden farkı ne? Bu Tanzimatçı
kafayla ilericilik, Atatürkçülük olur mu? Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı verirken ve
onca ayaklanmayı bastırırken “Batı ne der?” diye düşündü mü? Savaş alanında kazandığı
utkuyla ulusun haklarını söke söke aldı Batı’dan. Üstelik Batı dediğin eskinin
sömürgeci, çağımızın tek dişi kalmış emperyalist ülkelerinden oluşmakta.
Emperyalizme yardakçılık yaparak Atatürk de Cumhuriyet de savunulamaz.
Çölaşan
çevresindekilerle konuşmuş ve şu kanaate varmış. HDP barajı aşarsa AKP düşer.
Bak şu işe… Bu nedenle de güya çevresindekilerin konuşmalarından hareketle HDP’ye
oy vermesi için halkı yönlendirmekte.
7
Haziran 2015 seçimlerinde HDP barajı aştığı için AKP’nin kaybettiğini yazıyor
Çölaşan. Peki, 1 Haziran seçimlerinde HDP barajı aşmamış mıydı? Niye AKP
kazandı o zaman. Bunun gerçekçi bir nedenini söylemek gerek. 7 Haziran’da AKP’nin
seçimi kaybetmesinin nedeni HDP’nin barajı aşması değil, açılım politikasıydı.
AKP’yi, 1 Haziran’da yukarı taşıyansa açılım siyasetinden vazgeçmesidir. Demek
ki bölücülüğe prim veren kaybediyor, milli politikalar izleyen kazanıyor.
Ey
Çölaşan! Sen, gerçekten AKP iktidarından kurtulmak istiyorsan muhalefet
partilerine antiemperyalist, milli politikalar savunmasını öner. Yurttaşın
kafasını yanlış hesaplarla karıştırarak AKP’ye, PKK/HDP’ye güç katma! Türkiye’yi
emperyalizmin at oynatacağı bir iklime taşımak için çalışma!
Yıllardır
köşe yazıcılığı yapan birisinin bugüne dek bir kez olsun bir öngörüsü olur. Ne yazık
ki Emin Çölaşan’da böyle bir şey yok! Yaşamında bir kez olsun emperyalizmi
eleştirir. O da yok! Cumhuriyetçi yurttaşların bir kısmının beyinleri, Çölaşan
ve benzerleri köşe yazıcılarının sığ düşünceleri yüzünden kabızlaşıyor. Bir
adım ötesini göremez oluyorlar. Ne yazık ki bu köşe yazıcılarının varlığı da
AKP’ye bağlı. AKP’ye sığ düşüncelerle yaptıkları güya sert muhalefetle
köşelerini korumaktalar.
“Türkiye
bölünsün, ama yeter ki AKP gitsin!” düşüncesi, emperyalizmin kafalara sokmak
istediği çok tehlikeli bir anlayış. Biz diyoruz ki: “AKP de gitsin, Türkiye’de
bölünmesin.” Bu nedenle AKP’yi PKK’ya dayanarak değil, Atatürk’e ve halka
dayanarak yıkacağız. Ulusumuzu Atatürk’te birleştirerek PKK’nın kökünü kazıyıp
Kürt yurttaşlarımız terör örgütünün boyunduruğundan kurtararak
özgürleştireceğiz.
Adil
Hacıömeroğlu
1
Haziran 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder