Türkiye,
güneyden ve batıdan hızla kuşatılmakta. Bu kuşatmanın amacı, Türkiye’yi
soluksuz bırakmak, ekonomik olarak diz çöktürmek, ulus devleti ortadan
kaldırmaktır. Bu yolla da ülkemizin güneyinde İkinci İsrail’i kurulmasının,
Kıbrıs’ın Türkiye’den koparılmasının, denizlerdeki münhasır ekonomik
alanlarımızın elimizden alınmasının, Ermeni soykırımı yalanının Ankara’ya kabul
ettirilmesinin, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın kolaylıkla yağmalanmasının,
başta İran olmak üzere Batı Asya’daki ulus devletlerin tamamen parçalanmasının
yolu açılmak istenmekte.
Peki,
Türkiye’yi kimler kuşatıyor? Türkiye’yi ABD’nin başını çektiği bir ittifak
kuşatmakta. Bu ittifakta: İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Suudi Arabistan ve
Körfez’in uyduruk devletçikleri var. PKK ve FETÖ de bu kuşatmaya hem içerden
hem de dışardan destek vermekte. Türkiye, bu kuşatmayı ulusal birlikle yarıp
yok edebilir. Bu nedenle de ABD-İsrail karşıtı cepheye karşı bir savaşım
ivedilikle gereklidir.
1945’ten
beri Türkiye Atlantik sistemi içinde. Başımıza ne geldiyse ABD’den geldi. Yaşadığımız
sorunların neredeyse hepsini Atlantik sistemi yarattı. Cumhuriyet yıkıcılığının,
bölücü terörün, yoksulluğun, tarikatçılığın, yobazlığın, doğanın yok
edilmesinin, eğitimimizin gericileşmesinin, sanayimizin yok edilmesinin,
tarımın bitirilmesinin arkasındaki güç ABD’dir.
Yarın
seçim yapılacak, halkımız oy kullanacak.
1945’ten beri Amerikancı sistem, kendisine bağımlı iktidarları da
muhalefeti de örgütlüyor birkaç istisna dışında. Sanki farklı görüşler
yarışıyormuş gibi bir izlenim yarattılar kamuoyunda hep.
Sistemle
kavga eden devrimci partiler hep engellerle karşılaştılar. Amerikancı medya,
büyük kampanyalarla Kemalistlerin seçenek oluşturmasına karşı durdular. Bunu
yaparken de kara propagandayı, kumpasları, yalan ve iftirayı kendilerine silah
yaptılar.
Şimdi,
şöyle bir bakalım seçim bildirgelerine, parti programlarına, alanlarda ve
beyazcamda söylenenlere... Atatürk’ü savunan var mı? Kemalizmden söz edeni
gördünüz mü? Altıok’u yaşama geçireceğini haykıranı işittiniz, ABD
emperyalizmini ülkemizden kovacağını seslendireni duydunuz mu, mazlum uluslarla
birleşerek Atlantik’in kötülüklerine karşı duracağını dillendiren birine
rastladınız mı?
Cumhurbaşkanı
adaylarının beşi birden, partilerin neredeyse hepsi ABD’ye, NATO’ya
bağlılıklarını bildirmek için yarış içindeler.
Türkiye
kuşatılıyor, ama anlı şanlı cumhurbaşkanı adayları bunu söyleyemiyorlar,
görmezden geliyorlar.
Atlantik’in
çökerttiği ekonomik sistemi, yine Atlantik reçeteleriyle düzeltmenin
yarışındalar.
Cumhuriyetimize,
ulusumuza, devletimize, insanımıza, demokrasimize kast etmiş FETÖ ve PKK ile
ülkemize demokrasi getireceğini savunanlar var.
Erdoğan,
İnce, Akşener, Karamollaoğlu… Hepsi yeni bir açılımın peşinde… Anadilde eğitimi
savunarak bölücülüğün azdırmak, kışkırtmak için ellerinden geleni yapmaktalar.
Anadilde eğitimin bir Atlantik dayatması olduğunu sağır sulatan biliyor, ama
nedense Atlantik adaylarının bundan haberi yok(!). Atalarımız: “Deli bile
düştüğü çukura iki defa düşmez.” demiş. Ama nedense Atlantikçi cumhurbaşkanı
adayları açılım çukuruna iki kez düşmek için yarış içindeler. Kendilerine,
ülkemize, komşularımıza kimlerin kötülük yaptığının farkında olmayanlar;
Türkiye’nin sorunlarını çözebilirler mi? Kasabın bıçağını yalayan kurbanlık
koyun gibi fiyaka sattığını sananlar, emperyalizme hizmet etmek için halka,
şekere sarılmış zehri yedirmek için türlü cambazlıklara başvurmaktalar.
Bir
bilge adam çıkıyor ortaya. O da cumhurbaşkanı adayı… Emperyalizme karşı
mücadeleden, ülkemizdeki ABD üslerinin kapatılmasından, Atatürk’ün iktidarını
kurmaktan, Altıok’u iktidara getirmekten, Avrasya’da büyümekten, Sanayi ve
tarımın yeniden millileştirilerek şahlanmasından, eğitimin millileştirilmesinden,
tarikatçılığın yok edilmesinden, terörün bitirilmesinden, milletin bütünlüğünden…
söz etmekte. Atlantikçi partilerin tümünün hedefi olmakta. Onların kara
propagandalarıyla savaşmak zorunda kalıyor.
Kim
mi bu aday? Tabi ki Doğu Perinçek… Ellinin üzerinde yazdığı kitap var. Süreli
yayınlardaki yazıları kitap ciltlerine sığmaz. Hele bir çalışmaya öncülüğü var
ki, yıllarca minnet duygumuzu hep hak edecek. Otuz ciltlik Atatürk’ün Bütün Eserleri Atatürkçülüğün, vatanseverliğin üst
noktasıdır. Ermeni soykırımı yalanını boşa çıkarıp emperyalistlerin ipliğini
pazara çıkardığı AİHM’de kazandığı büyük başarıyı ise diğer beş cumhurbaşkanı
adayının hayal etmesi bile olanaksız.
Yarın
iki siyasal görüşü oylayacağız. Bir yanda Atlantikçi beş aday; diğer yanda ise
Avrasyacılığı, Kemalizmi, Altıok’u savunan Doğu Perinçek var. Atlantikçi sistem
çöküyor. Hem de tüm kurumlarıyla… Yarın
kim kazanırsa kazansın Türkiye’nin sorunlarını çözemeyecek, ülkemizi
yönetemeyecektir. Daha önce de belirttiğimiz gibi (Bkz. ERKEN BASKIN https://adiladalet.blogspot.com/2018/04/erken-baskin.html?spref=tw
) Türkiye erken seçimler dönemine girmiştir. Her seçim sonrası siyasette tasfiyeler
yaşanacak. Atlantikçi siyasetçiler sırayla köşelerine çekilecekler. Zaman,
Avrasya çağıdır.
Unutmayalım
ki İngiliz sömürgeciliğini çöküşünü başlatan Kurtuluş Savaşı’mızdır. Tarih, ABD
emperyalizmin çöküşünü başlatma görevini de bu toprakların çocuklarına vermiştir.
Tarihin verdiği görevi reddetmek Atatürk’ün ulusuna yakışmaz.
Adil
Hacıömeroğlu
23
Haziran 2018
Not:
23 Haziran 2018 tarihinde aydinlik.com.tr de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder