Amerikancı
12 Eylül darbesinden sonra liberalizmin toplumsal düzen olmasıyla popüler kitap
okuma akımı başladı. Daha doğrusu bu akım bir moda olarak sunuldu topluma.
Popüler
kitapların yazınsal değeri yok! Dilleri özensiz… Konular, genellikle gerçekçi
değil. Bu nedenle ne yazınsal zevki ne dili ne de insanlarda gerçekçi bakış
açılarını geliştirmekteler.
Popüler
kitapların neredeyse konuları hep aynı. Bu nedenle konu seçiminde bir tek
tipçiliğin/ tek boyutluluğun olduğu söylenebilir. Bu da okurların türlü
imgelemler kurmalarını engellemekte. İnsanın türlü, sınırsız imgelemler
kurması; onu yaratıcı ve üretken kılmakta. Bu kitapların, bu konuda bir görev
yaptığını düşünmeden edemiyor insan. İmgelemleri olmayan, düşlemeyen insan,
birçok alanda yaratıcılığını geliştirmemekte. Ayrıca bu durum, kitabın
özgünlüğünü yok etmekte.
Toplumun
tüm alanlarında oluşturulan modanın asıl amacı, tüketimi artırmaktır. Bu yolla
kapitalizm, halkın elindeki parayı toplar. Çoğu zaman da onu borçlandırarak
kendisine bağımlı kılar. Neredeyse sanatın her alanında liberalizm etkili oldu.
Kolay tüketilen bir sanat anlayışı egemen kılınmaya çalışıldı. “Moda” dediğimiz
şey, kolay üretilip kolay tüketilir. Tüketildikten sonra da unutulur.
Popüler
kitaplar; toplumsal dokuyu değiştirmek, insanları bencil sapkınlıkların
pençesine düşürmek gibi amaçları benimser. Ayrıca bencilliği körüklerken
toplumsal yardımlaşma ve dayanışma duygusunu örseleyen, slogansal bir anlatımla okuru düşünmekten
alıkoyan, insanların sözcük dağarcıklarını geliştirmeyen, anadilin gelişmesi
kaygısı gütmeyen kitaplardır bunlar. Liberal bir düzenin, yaşayışın
ideolojisini aşılamaktır asıl amaç. Bu yolla toplumu kendi gerçekçiliğinden
kopararak gerçeküstü konularla oyalamaktır istenen şey.
Popüler
kitapların birçoğunda dinsel/metafizik değinmeler var. Bu yolla olayları,
yaşananları, sorunları, olguları ele alırken dinsel bakış açıları kazandırma
amacı göze çarpar. Yaşamla, olumsuzluklarla, eşitsizliklerle, tutsaklıkla
savaşmak yerine; yaşanan duruma şükretmek, yazgıya boyun eğmek önerilir okura.
“Soluk alıyorum ya, gerisi pek de önemli değil!” anlayışıdır ana konu.
Alt
kimlikler kalın çizgilerle resmedilir popüler kitaplarda. Bir bakıma alt
kimlikleri öne çıkararak toplumda yapay çatışmaların örgütlenme yeridir bu
kitaplar. Sapkın ilişkiler yüceltilir. Cinayetlerin nasıl işlendiği
ayrıntılarıyla anlatılır. Ölüm kutsanır, yüreklendirilir. Bu durumlar da
kişisel özgürlüğün gereğiymiş gibi gösterilir.
Liberalizmin
sömürerek yoksullaştırıp yoksunlaştırdığı, toplumdan soyutladığı, bireysel bir
yaşamının çıkmazına sürüklediği, teknolojiye tutsak ettiği insana yitirdiği
mutluluğu arattırmak için kişisel gelişim kitapları devreye girdi. Neredeyse
birçoğunun konuları aynı. Bunlar, popüler kitapların bir ayağını oluşturdu.
Kitapların çoğu, büyük bir reklam kampanyasıyla okurun önüne kondu. Reklam ve
moda söz konusu olunca da kitaplar yalnızca kitapçı raflarında değil, market
sepetlerinde de satılır oldu.
Popüler
kitapların toplumu sarmalaması için popüler ekinin vitrindeki kişileri,
basın-yayın organlarında övgü dolu konuşmalar yapmaktalar. Bu yolla moda-kitap,
kişilerin olmazsa olmazı oldu. Okumayanı, daha doğrusu satın almayanı dışlarlar
düşüncesiyle herkes eline alıp çantasına koydu bu kitapları. İçeriksiz
kitapların söyleşileri, slogan dolu tümcelerle yapıldı.
Popüler
kitap aşkı(!), insanoğlunun binlerce yıldır oluşturduğu yazın birikimini yok
etmeye çalıştı. Anadilin kişiye sağladığı düşünme, anlatma, iletişim kurma
kolaylığını bir yana bırakmayı amaçladı. Dili güdükleştirmeye, insan usunu
kalıplara sığdırmaya, kişilerin kendilerine özgü sonsuzluk içeren bakış
açılarını at gözlükleriyle sınırlandırmaya uğraştı.
Popüler
kitap tuzağı, topluma kurulurken yazınsal zevki gelişmiş birçok kişi bunu fark
etti. Düzenin medyasının övgüler dizdiği kitaplardan uzak durmayı yeğledi
birçok okur. Popüler ekine karşı yazınsal birikimin gücüyle karşı koydular.
Toplumumuz
kitap okuyor mu? Önemli bir kısmı okuyor. Ama ne okuyor? Asıl sorulacak soru
budur.
Not:
2 Nisan 2021 tarihli Kuzey Ekspres gazetesinde yayımlanmıştır.
Adil
Hacıömeroğlu
29
Mart 2021
Doğru söz direkt söylenir,onun süslenmeye ihtiyacı olmaz.Ama yalan söz,süslenir,cilalanır,muhatabını inandırmak için...
YanıtlaSil