İHANET PAKETİ 1

                                                      
Nihayet başbakan, beklenen demokratikleşme paketini açıkladı. Günler öncesinden kamuoyu, bugünü heyecanla bekledi. AKP’in her zaman uyguladığı taktik gereği olarak önce konuyla ilgili bazı bölümler kamuoyuna sızdırıldı. Yandaş gazeteciler ve AKP sözcüleri sızdırılan başlıklarla ilgili tartışmalar yaptılar. Bu yolla hem halkı alıştırma yolunu seçtiler hem de kamuoyu tepkisini ölçmeye çalıştılar.
RTE, tam kırk beş dakika havadan sudan söz etti. Bir türlü asıl konuya giremedi. Bu, onun paketin içeriğinde bulunan ihanet önerilerinin farkında olmasıyla açıklanabilir.  Ses tonu bir tedirginliği, korkuyu yansıtmaktaydı. Yüzü soluk ve durgundu. Gözlerinde yanlış bir işi bile bile yapan birinin bakışı vardı. Paketi bir türlü açamaması ve sözü uzatması, milletin aleyhine bir şeyler yapmanın verdiği suçluluk duygusundan kaynaklanmaktaydı.
RTE, konuşmasının ilk bölümünü çok uzun tuttu. Bu bölümde yuvarlak laflar, genellikle her konuşmasında yinelediği ve çoğu kimsenin de ezberlediği mağduriyet edebiyatı vardı. Cumhuriyet’i ve kurucularını düşman gösterme alışkanlığı burada da sürdü. Menderes, Özal ve Erbakan’a atıfta bulunması kendi ideolojik köklerinin anlatımı açısından önemli. Araya Gazi Mustafa Kemal’i sokması bir aldatmaca ve timsah gözyaşları...
“Andımız”ın ilkokullarda kaldırılacağının söylenmesi ilginçtir. Bu, bölücü örgütün bir isteği. Rahatsızlık nereden kaynaklanmakta? Ant’ta yer alan “Türk’üm” sözcüğünden. Eğer adı Türkiye olan bir ülkede “Türk” sözcüğü iktidarda yer alanlarla bölücü bir partiyi rahatsız ediyorsa durum vahimdir. Bir iktidarın yönettiği ülkenin ve milletin adından rahatsız olması, Türk’e duyduğu düşmanlıkla açıklanabilir. Bu, “Türk” sözcüğünün anayasadan çıkarılacağının habercisidir. Demek ki iktidar ve bölücü örgüt bu konuda anlaşmışlar.
Dünyanın birçok ülkesinde “Andımız”a benzer metinler okullarda, fabrikalarda ve değişik sosyal grupların yer aldığı ortamlarda okunur. Bu konuda kamuoyunu yanlış bilgilendirmek art niyetliliktir.
Yerleşim yerleri adlarının değiştirilmesi düşüncesi yanlıştır. Bu, hem Türk’ü hem de Türkçeyi bu topraklardan silme gayretidir. Dünyanın her ülkesinde yerleşim yerleri adları değişime uğramıştır. Egemenlik, dil olmadan olmaz. Dilini, kültürünü, sanatını, uygarlığını, ruhunu yaşadığı topraklara nakşedememiş bir toplum; yaşadığı yeri vatanlaştıramaz. Türkler, bu toprakların konuğu değil, sahibidirler. Benim de köyümün adı, 1962’de değiştirildi ve bu durumdan çok mutluyum. Türkçe olan bir ad, neden rahatsız etsin ki beni?
“Q, X, W” harflerinin kullanılmasının serbest bırakılması düşüncesi, Türk abecesini değiştirmeye yönelik bir girişim. Bu, iki dilli bir yapıya gitmenin önünü açacak. İki dil demek, iki devlet demektir. Anayasada yer alan, resmi dilin Türkçe olması kuralı değiştirilecek. Yani anayasanın değişmez maddeleri AKP ve PKK’nın anlaşmalarının olmazsa olmazı.
Adı demokratikleşme paketi, ancak bir diktatörün yönetimini sağlamlaştıracak bir öneriler dizisi var içinde. Türkiye’nin birliğini ve dirliğini ortadan kaldıracak nitelikte. Göz boyamayla halk inandırılmaya çalışılıyor. Halka, kendi sonunu getirecek bir yolun taşları kendi elleriyle döşettirilmekte. Ülkenin bölünmesi resmileştirilmekte bu paketle.
                                                           Adil Hacıömeroğlu

30 Eylül 2013. 

2 yorum:

  1. Maalesef aynen dediğiniz gibi Adil Bey bu demokratikleşme değil bir diktatörün paketi.Ülkeyi bölen halkını düşünmeyen hele hele biz Atatürk'çüleri ve Atatürk'ü silen silmeye çalışan bir paket.Ama dediğiniz gibi kendi sonunu hazırlıyan bir paket de aynı zamanda.Buna dur diyecek insanlar olacak elbette.

    YanıtlaSil
  2. '' DEMOKRASİ PAKETİ '' adı altında gericiliğin , ortaçağ kültürünün , teokrasinin ( şeriatın ) , bölücülüğün kılıfı hazırlanmış ve RTE eliyle DEMOKRASİ kirletilmiştir . Cumhuriyet kazanımları kaldırılmak istenmektedir. Bu durumu ayrıntılı olarak bize ileten yazı ile karşımızda Adil Haciömeroğlu. Teşekkürler!

    YanıtlaSil