Son
haftalarda RTE’nin dindar görünme ve din üzerinden hem muhalefete hem de
Ortadoğu ülkelerindeki yönetimlere (daha çok Suriye yönetimine) saldırması,
onları İslam karşıtıymış gibi gösterme çabası dikkat çekmekte. Neredeyse tüm
siyasal olayları, sosyal konuları, toplumsal sorunları dinsel referanslarla
açıklaması ve çözüm yollarını İslamiyet üzerinden bulmaya çalışması ilginçtir.
RTE’nin
ılımlı İslam ideolojisine bağlılığını tüm kamuoyu bilmekte. Ancak son
haftalarda her şeyi keskin bir İslamcı dille açıklaması bazı kişileri şaşırtmış
olsa gerek. Peki, RTE’nin keskin bir dinsel duruşunun nedeni nedir? Bunun iki
nedeni var.
Birincisi
içeride ağırlaşan ekonomi, güvenlik, hukuk, demokrasi sorunlarının
tartışılmasını önlemek. Yani gündemi saptırmak. AKP hükümetine karşı yönelecek
sert, örgütlü mücadeleleri, demokrasi ve adalet arayışlarını susturmak. Hakkını
arayan, hukuktan söz eden, en önemlisi ekmeğinin peşinde olanları din
karşıtlığıyla suçlayıp baskı altına alma isteği var bu söylemlerde. Hükümetin
tüm antidemokratik uygulamaları, faşizan yöntemleri halkın muhalefetini
susturamadı. Bu nedenle de iktidarlarını sürdürmek için kutsal değerleri
kullanmayı hızlandırdılar.
İkincisi
ise Suriye konusudur. Öteden beri Suriye konusunda Batılı emperyalist güçlerin
isteği doğrultusunda hareket eden hükümet, Esat yönetiminin düşürülmesi için
her türlü göreve(?) hazır. Başta Erdoğan ve Davutoğlu olmak üzere iktidar
partisi mensupları her fırsatta bu doğrultudaki görüşlerini açıklamaktalar. Dünyanın
ve ülkemizin tüm sorunları halledilmiş, sanki bir tek Suriye kalmış, sabah
akşam temcit pilavı gibi kamuoyunun önüne getirilmekte Esat yönetiminin
devrilmesi. Esat giderse Türkiye’nin, Ortadoğu’nun ve neredeyse tüm dünyanın
sorunları toptan çözümlenecekmiş gibi bir hava yaratılmakta.
Suriye
sorunu tek başına düşünülmemeli. Buradaki asıl amaç İran’dır ve İsrail’in rahat
nefes almasını sağlamaktır. ABD ve İsrail İran’a karşı uluslararası seferberlik
ilan ettiler. İran’ın bölgedeki müttefikleri: Suriye, Hizbullah (İsrail’e
yenilmeyen tek Arap örgütü) ve Irak’taki Şii yönetim. İsrail ve müttefikleri
Suriye üzerinde yoğunlaştılar. Çünkü yıllardır ABD’ye muhalif ve Hizbullah’ın
destekçisi. Ayrıca Filistinlilerle de barışık. Birçok Arap ülkesi gibi sırtını
dönmüyor Filistinlilere. BM’nin yaptırımları Çin ve Rusya tarafından
engellendi. ABD Irak ve Afganistan işgallerinin deneyimiyle yeni bir bataklığın
içine girmek istememekte, bu nedenle de taşeron kullanmayı yeğlemekte. Bu görev
için İsrail zaten hazır, AKP yönetimindeki Türkiye de biçilmiş kaftan. RTE’nin
özellikle mezhep farklılığını vurgulayarak Esat yönetimine saldırması konuyla
ilgili hevesini göstermekte.
Yakın
bir zamanda Suriye’ye karşı bir askeri operasyonun ayak sesleri duyulmakta.
Ülkemiz de ne yazık ki böylesine pis, emperyalist amaçlar taşıyan bir savaşın
parçası olacak. Bölge halklarının değil de sömürgecilerin, emperyalistlerin
safında bulunacak. Yani zaman zaman çatışır göründüğü İsrail’le aynı safta yer
alacak. Kime karşı? Müslüman bir ülkeye karşı. Kimlerle? Irak’ta milyonu aşkın
Müslüman’ı öldüren ABD ve Filistinlilere kan kusturan İsrail’le birlikte. Tabi
ki böylesi bir ittifak kamuoyumuzu ayağa kaldıracak nitelikte. Bu nedenle de
dindarmış, İslam adına çalışıp didiniyormuş gibi yaparak ülkemizdeki
bölünmeleri, siyasal kutuplaşmaları derinleştirip körü körüne destekçilerini
artırmayı yeğlemekte. Esat yönetimini din dışı zalim bir yönetim gibi tanıtıp
kendini de mazlum Suriye halkının kurtarıcısı ilan etmekte.
Ülkemiz
sonu bilinmez kötü bir maceraya sürüklenmek üzere. Hem de devlet kurumlarının
bir biriyle çatıştırıldığı, ordusunun komutanlarının tutuklandığı, terörün gemi
azıya aldığı, Barzani’nin kukla devletini ilan etmek için fırsat kolladığı bir
dönemde. Ortadoğu bataklığına bulaşan iflah olmaz. Hele ki komşuların
içişlerine karışmak son derece yanlıştır ve bizim devlet geleneklerimize de
uymaz.
Bölücü
örgütün “Büyük Kürdistan”dan söz ettiği bir dönemde bölgesel çatışmaların içine
girmek ülkemize büyük ve telafisi zor zararlar verir. Unutulmamalı ki “Sırça
köşkte oturan, başkasının camına taş atmaz.”
Adil Hacıömeroğlu
9 Şubat 2012
Not:
13 Şubat 2012 tarihli Ulus Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Yazılarımın
tümünü http://adiladalet.blogspot.com
dan okuyabilirsiniz.
Demokrasi canavarların dişleri arasında ciklet oldu. Geviş getire getire götürüyorlar ülkeyi maceralara. Pişkin pişkin. Mütebessüm bir şekilde.
YanıtlaSilHocam ben ne tesadüflere inanırım ne de mucizelere. Suriye, sonrada İran hedefe oturtulmuş görünümü verilerek önce ordumuzun tasfiye edilmesi(Savaş yeteneğinin elinden alınması), yargısı, tüm kurumları birer birer işlemez hale getirilmesinden sonra savaşa sokulması bana pek de rastlantı gibi gelmiyor. Burada Suriye İran gösterilerek sıranın bize bunlardan sonra geleceğini düşünürken hiç beklemediğimiz bir şekilde hedef acaba bu iki ülkeden önce biz miyiz sorusunu düşündürüyor bana. Bu aklı evvellere kapalı kapılar ardında neler vaad edip kandırıyorlar bilinmez. Hele bir de şu son günlerdeki gelişmeleri de katarsak bu işin içine savaşta en önemli unsur nedir. İstihbarat. Bu da felce uğratılıyor(Amerikadaki imamımız sayesinde). İmamı da bu aşamada devreye sokan da elbette Amerika. Ülkem için çok zor bir oyun sergilenmeye konuldu şu an. Ve görünen o ki, her şekilde kaybeden Türkiyem olacak. Saygılar. ADNAN YİĞİTER
YanıtlaSilMerhaba sayın HACIÖMEROĞLU !... Ortadoğudaki olaylara bakışınız analiziniz ve Sayın Başbakanımız hakkında tespitleriniz doğru tebrik ederiz.
YanıtlaSilSuriyeye savaş demek, o gün Türkiye bölündü demektir..Ne yapıp yapıp hangi pahasına olursa olsun bunu yaptıracaklar..Bunun içinde ortam soğutuyorlar...gündem değiştiriyorlar.Çünkü senaryo çoook önceden yazılmıştı..Adamlar halen bizim misakı milli sınırlarımızı kabul etmiyorlar..Sadece bu sınırları biz çizeriz diyorlar.Böyle bir lider arıyorlardı sanırım buldular.Rusya ve Çin veto etmeseydi belkide şu anda bölünmüştük..Siz hangi aptal devlet başkanının kandil gecesi 366 kişiyi öldürebileceğini sanıyorsunuz.Bir kıymetli yazarımızın demesine görede Suriye dışında çok büyük bir filim studyosu kurulmuş..gerçekmiş gibi tüm çekimler burada yapılıp servis ediliyormuş..doğrudur emperyalizmin oyununun sonu yok .Elbette Esadında suçu var...aslında Türkiyenin suriyeye girmesiyle bop da taşlar yerlerine oturacak bizi yönetenlerinde görevleri sona erecek...İnşallah Türk'ün umudunun bittiği yerde kudreti başlar aşamasına gelmeyiz..yoksa beş yıldızlı otellerde bir ellerinde puro diğer ellerinde amerikan viskisi ile antiemperyalizmden bahseden muhteremlerin puroları ağızlarında patlar gibime geliyor...Artık yoldaki çocuklar bile herşeyin farkında ,sadece bu muhteremler farkında değil..Yazık olur canım ülkeme yazık..
YanıtlaSilbal gibi bilinip dile getirilemeyen doğru tesbitler....kaleminize sağlık..
YanıtlaSilTürkler hakkında Abd cia acıklamsı Türkler Dünyanın en Tehlikeli Irkıdır.Nezaman neyapacakları önceden beli tek ırkdır bir arabı bilebilirsiniz ama Türkü asla bilemezsiniz.Atatürk dönemine bakın en zor imkansızlıkarda neler yapabildiğimizi biliyorlar,ozamnan icersinde çok gücümüzde artı,askere bağlılığımız Degişimedi,kimse umutsuzluğa kapılmasın.
YanıtlaSilDos doğru tesbitler amma bir ateştopu var bu senaryoda.Hernekadar emperyalist devletlerce ve onların haritalarını çizen jeologları pergel ve cetvelle suni sınırlar yaratılarak çizilsede,ortadoğuda ATATÜRKÜN büyük mücadelesinin geçtiği bu topraklarda bir misakı milli sınırımız da vardır.Hatayın anavatana katılması ötesinde halep ve musul vilayetlerini de kapsayan ekonomik stratejik fay hatlarının bir kısmı dışarıda bırakılmıştır.Elbtte gücü olanların başarabileceği şeyler vardır.Atatürkün balkan ve sadabat paktları sırasında ırakın ve suriyenin birleşme tezleri hep varken şam dahil hala OSMANLI kültür mirasıyla sınır sinirliliğini yaşamaktayken;İranın hizbullahının,suriyenin baas aslında alevi laikçiliğinin ıraktaki Şİİlerle ittifakında gizlenen birşeylerin olduğu vakıadır.Oda kürt harekeidir yani KCK.Büyük Kürdistanın en büyük önleyicisi de teşvikçisi de suriye ve İrandır.Türkiyedeki gevşek demokratik taleplerin gerisinde bu kuşku yatmakta ESAT REJİMİ İLK YAPACAĞI ŞEYİN SURİYE KÜRDİSTANINI ÖZEKLEŞTİRMEK OLACAKTIR.SURİYE HALK Harekeyinin önderlerinin çoğu KÜRT kökenli abd ajanlarıdır.İranda Büyük Selçukilerden beri iran KÜRDİSTANI VARDIR.Irak kuzeyinde Barzani ve Talabani önderliğinde malum 36.paralel üstü tamponla başlayan güya otonom Kürdistan gözümüzün içinde büyütülürken;Suriye rejimi baba Esad dahil beşarıyla birlikte kürt kartıyla Türkiyeye hep oyun oynamaktadırlar.920 kmlik bir sınır komşuluğunda komşu kavgaları hep olagelmiştir ancak sınıın heriki yanında akraba ve akrep soylar yanyana bakışmaktadırlar.Oysa daha 1920 lere kadar Osmanlının 4 büyük kenti vardı:İSTANBUL,SELANİK,ŞAM VE İZMİR.ŞAMIN ŞAM BABASINI,ŞAMBALİSİNİ VE ŞAMIN ŞEKERİNİ HEP YEDİK DE ŞİMDİ NİYE NE ŞAMIN ŞEKERİ NE ARABIN YÜZÜ DİYORUZ Kİ?SORUNLAR EBEDİ BUZDOLABINDA TUTULARAK BARIŞCI OLAMAZSINIZ.ATATÜRKÜN VASİYETİNİ BİLMEM BİLENİNİZ VAR MI?GİDİŞ O YÖNE?
YanıtlaSilSuriye'nin ,iç işlerine dışarıdan müdahale eden ülkeler buradaki yönetim karşıtı güçlere büyük cesaret veriyor.Ne yazık ki bu dışarıdan müdahale etme yarışına biz de ülke olarak katılmış bulunmaktayız.Sadece müdahale etmekle kalınmamakta, silahlı islamcı örgütler de Suriye sınırlarından rahatlıkla içeri sızmaktadırlar.Oynanan oyunlar belli, emperyalizmin iştahı kabarmış bir kere, durdurmanın mümkünü yoktur. Bizim gibi ülkelere de emperyalizme hizmet düşüyor galiba.Suriye'ye dış baskılar her geçen gün artarak devam ediyor.Burada emperyalizmin her zaman olduğu gibi politikası belli, etnik kimlikleri kullanacak.Ülkeyi iç karışıklığa sürüklemek ve parçalamak için kullanılan en etkili yol, etnik kimlik ve din olgusunu doruğa çıkaracak propagandalardır.Kısacası ORTADOĞU egemen güçlerin, yani emperyalist güçlerin iştahını kabartıyor.Emperyalizm, kendi emellerini gerçekleştirmek için önce ülkelerde diktatörler yaratır, sonra da başka ülkelere müdahale ederken bu dikdatörleri maşa olarak kullanır.Arap ülkeleri emperyalizmin maşalığına soyunmuşlar, ulusal gurur ve onurlarını yok etmişler, IRAK'TA yaşananlar unutulmamalıdır. Emperyalizme şu an hizmet edenler gün gelecek IRAK gibi olacaklardır.Kullanılıp paçavra gibi atılacaklardır. Savaş kışkırtıcılığı hortlamış, önlenemez çıkışını sürdürmektedir. Başka ülkelerin iç işlerine karışmak insanlık dışı bir tutumdur. Yüce ATATÜRK'ÜN "YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ " sözünü asla unutmamak gerekir.
YanıtlaSilNERMİN GÜNEROĞLU ŞAHİN
Adil bey yazılarınız için diyecek şey bulamıyorum. Bizlere tercüman oluyorsunuz. Sizi tebrik ederim. Türkiye üzerine oynanan oyunlar dikkat çekiyor. Emperyalistler inşaallah fırsat bulamazlar.
YanıtlaSilSuriye konusundaki hal ve gidiş Libya konusundaki kadar enteresan: Daha birkaç ay önce sımsıkı dostluk edip, hatta aileler arası hediyeler ile sarmaş dolaş olan bazı devlet adamlarımız birkaç gün içinde insanlık dışı haysiyetsiz davranışlarda bulunmaları bizleri bir hayli şaşırtmaya devam ediyor..
YanıtlaSilEmperyalizmin maşası konumundaki AKP iktidarı , '' dindar '' bir etiket altında ( dinsel söylemlerle ) halkın '' dindar '' kesiminin desteğini pekiştirmek , diğer kesimi de '' dinsizlik etiketi yakıştırması '' ile baskı altında tutup sindirmek ; bu yolla ülkemizi SEVR ANTLAŞMASI koşullarına götürmek ve kendisine destek veren sömürgeci dış güçlere VEFA borcunu ödemek üzere planını yürütmek istemektedir. Sayın Adil Hacıömeroğlu ' nun yazısından da bu sonuç çikıyor . Teşekkürler...
YanıtlaSilArtık evrensel birleşimin ve kardeşliğin söz konusu olması gereken bir dünya beklerken, 3. dünya savaşına giden bir dünya olması ne kadar üzücü !
YanıtlaSilTeşekkürler Hocam!Her zaman olduğü yine çok önemli,dikkat edilmesi ve bilinmesi gerekli olan unsurları ön plana çıkarmışınız.Emeğinize sağlık.Saygılarımla!
YanıtlaSilne olursa olsun biz hazırlıklı olmalıyız hava savunma sistemleri 1 iki ay içerisinde on misli artırılmalı yer altı sığınakları ve yerli füze yapımına hız verilmelidir gavur duşmana karşı anlayacağı dil budur milletimizi korumalıyız
YanıtlaSil