Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının sık sık söyledikleri
bir söz var: “Harf devrimiyle bir gecede cahilleştik, tarihimizden koptuk.”
Gerçekten bir gecede geçmişimizi unutup bilgisizliğe mi gömüldük. Anadolu ve
Trakya’nın her evinin dolapları cilt cilt kitaplarla doluydu da bunları
okuyamaz mı olduk bir gecede? Toplumun yüzde yüze yakını okuryazardı da harf
devrimiyle bir gecede okuma yazmayı mı unuttular?
Yukarıdaki soruların yanıtlarını merak edip doğruları
öğrenmek her yurtseverin ödevi olmalı. Konunun aydınlatılması için Osmanlı
dönemiyle Cumhuriyet sonrası basılan kitap sayılarını ve okuryazarlık
oranlarını inceleyip kararlaştırmak gerek.
1493’te İspanya’dan kaçarak ülkemize sığınan Yahudiler
matbaalarını da yanlarında getirerek kendi dillerinde kitap basıyorlardı.
Osmanlı ülkesinde yaşayan Ermeniler 1567, Marunîler 1610, Rumlar 1627’de
matbaalarını kurmuşlardı. İlk matbaanın 1450’de kurulduğunu da anımsatmak
gerek. Oysa ülkemizde ilk matbaa 1727’de kuruldu. Osmanlı, Avrupa ülkelerinden
iki yüz yetmiş yedi yıl sonra kendi halkının aydınlanmasına kapı açmıştı.
Ülkede yaşayan gayrimüslimler çoktan aydınlanma devriminin ışığında yürümeye
başlamışlardı bile. Hangi nedenle olursa olsun matbaanın gecikmesi
bağışlanamaz. Kendi halkını ortaçağ karanlığına tutsak eden bir yönetim
anlayışının Türklüğe de Müslümanlığa da yararı olmaz.
Matbaa geç geldi de kitap basım hızı yitirilen yılların
eksikliğini kapatabildi mi? 1727’den harf devriminin yapıldığı tarihe kadar
yurtiçi ve dışında basılan yapıt sayısı yaklaşık otuz bindir. Oysa Osmanlı’da
matbaanın kurulduğu zamana kadar Avrupa’da basılan kitap sayısı bir buçuk
milyon ( bir milyar dört yüz milyon nüsha) dur. 1736-1836 arasındaki yüz yıllık
dönemde ise bir milyon sekiz yüz kitap, iki buçuk milyar tane basılmış. Osmanlı
ile Batı’yı basılan kitap sayısı açısından karşılaştırdığımızda acı bir gerçek
ortaya çıkmakta. Avrupa’nın hızla ilerleyişini, Osmanlı’nın çöküşünü gerçekçi
olmayan bir kısım hamasi sözlerle, hurafelerle açıklamak yerine yukarıda
anlattığımız verilerle değerlendirmek doğruyu bulmamızda bizlere yardımcı olur.
1928’de harf devriminin yapılmasından 1938 tarihine kadar
yeni Türk abecesiyle basılan kitap sayısı, on altı bin altmış üçtür. Yani
Osmanlının üç yüz yılda yayımladığı toplam kitabın yarısını genç Cumhuriyet on
yılda yayımlamıştır. Bu o zamanki ekonomik koşulları düşündüğümüzde
olağanüstüdür. Çünkü on yılı aşkın süren bir savaşlar dizisinden sonra yıkıntı
durumuna gelen bir ülkenin ayağa kalkma döneminden söz etmekteyiz. Fabrika
bacalarının tütmediği, tarımın çöktüğü, ulaşımın olmadığı, sağlık hizmetlerinin
yapılamadığı, çağdaş eğitimin düşlerde görülebildiği, nüfusun azaldığı ve
çalışacak insan bulma güçlüğünün olduğu bir ülkeden söz etmekteyiz.
Cumhuriyet kurulduğunda ülkemizde okuma yazma bilenlerin
nüfusa oranı yüzde altı. Bu oran, kadınlarda yüzde bir bile değil. Okuryazar
olanların çoğunluğu devlet memurları. Okuryazarlık daha çok kentlerde
görülmekte. Nüfusunun büyük bölümünün köylerde yaşadığı düşünüldüğünde
ülkemizin nasıl karanlığın, bilgisizliğin içinde olduğu da anlaşılır.
Türkiye eğitimde yaptığı büyük atılımlarla okuma yazma
oranını 1927’de yüzde 11’e, 1935’te yüzde 20,4’e, 1950’de 33,6’ya çıkarmıştır.
Okuryazar oranındaki bu artış dünyada görülmedik bir düzeydedir. Bu artışların
olmasında “gece kursları, halk odaları, halkevleri ve millet mekteplerinin çok
önemli katkısı var. Yeni Türk harflerinin okuma ve yazmayı kolaylaştırması
önemli bir etkendir bu artışta.
Okuma yazma bilmeyen birinin kitap okuması söz konusu
olamayacağına göre harf devriminin yapılmasıyla “bir gecede cahil kalmamız”
düşüncesi dayanaksızdır. Okumak için de kitap gerekli. O da yok denecek kadar
az. Anadolu ve Trakya’nın köylerini, kasabalarını, kentlerini gezin bakalım;
hangi evde Arap harfleriyle yazılmış kaç kitap (Kuran-ı Kerim dışında) bulabilirsiniz? Kaçımızın dedesi, ninesi
okuryazardı? Kaçımızın evinde dedelerimizden kalma kitaplarımız var?
Osmanlı’daki
yayın yaşamını Avrupa ile karşılaştırdığımızda içler acısı durum ortadayken
birtakım gerçek dışı sözlerle harf devrimi aracılığıyla Atatürk’ü suçlamak
vicdana da akla da sığmaz. Hamasi söylemleri bırakıp Osmanlı’nın yüz yıllarca
halkımızı okuryazar yapmayarak uygarlık ışığından neden yoksun bıraktığını
sorgulayalım. Cumhuriyet’in başarılarına da saygı duyalım.
Gericiler
yıllardır yalanlar uydurarak Cumhuriyet’i karalamak istemekteler. Güneşi
balçıkla sıvamak olanaklı mı? Cumhuriyet güneşine balçık dayanır mı? Onun ışığı
görmeyen gözleri de aydınlatacak. Gece bitip tan ağardığında ak koyunla kara
koyun ortaya çıkar.
Adil
Hacıömeroğlu
11
Ağustos 2012
GÜZEL ARASTIRMANIZ İCİN TESEKKÜRLER
YanıtlaSilAraştırmalarınız bizlere ışık tutuyor. Teşekkürler.
SilTÜRK HALKININ ASIRLARDIR YETİŞME TARZINDAKİ DİNLETİ VE SÖYLEŞİ ALIŞKANLIKLARI VARDIR.İYİ SÖZ SÖYLEYEN HATİPLER,OZANLAR,ŞAİRLER HATTA MEDDAHLAR ARACILIĞLA OLUŞAN DİYALOKLAR BİR KÜLTÜREL TALEP OLARAK YETERLİ GÖRÜLMÜŞTÜR HALKÇA?MATBAADAN ÖNCEDE OKUR YAZARLARIN DEVLET ELİNDE YETİŞTİRDİĞİ HATTATLAR VE KATİPLER ELYAZMASI VE BASKISINI YAYGIN ŞEKİLDE YAPIYORLARDI.BURADAN EKMEK YİYEN BİNLERCE SANATKAR VEYA MEMUR TÜREMİŞ VE TARİHSEL MESLEK HALİNİ ALMIŞTI.BU KESİM MATBAAYI DİNİ KİSVEYLE HEP REDDETMİŞTİR.ARAPÇA KÜTÜPHANELER TARİHTE HEPOLMUŞTU MEMUNUN,NİZAMÜLMÜLKÜN,İSKENDERİYENİN SEMERKANTIN İSTANBULUN DİNİ,MATEMATİK VE FELSEFİ ANLAMDA YAPITLARIYLA DOLUP TAŞMIŞTIR.OYSA KELAMIN ÖNCÜSÜ OSMANLIYA DAHA 16.YY DA MATBAALI YAHUDİLER GİRMİŞ OLMALARINA RAĞMEN TİCARETİN VE MEMURİYETİN SAHİBİ RUMLAR,ERMENİLER VE YAHUDİLER DEVLETİ ALİ OSMANLININ İTİBARLI GAYRİ MÜSLİMLERİYKEN EDEBİ VE ASLİ ESERLERİ BASMAMIŞLAR ARŞİV OLUŞTURMAMIŞLARDIR.OYSA İSTANBULDA RUMCA,ARAPÇA,FARSÇA VE OSMANLICA O KADAR ÇOK ESKİ ESERLER VARKİ YENİ ALFABE TUTKUNLUĞUYLA TERCÜME VE BASIM YAPARAK YENİ NESLE SUNMAMIŞLARDIR.HATA HERİKİ ANLAYIŞIN ESKİ VE YENİNİN İTİBARSIZLIĞI İLE DOLUDUR.EVET CUMHURİYETLE SIKI BİR OKURYAZARLIK GELİŞTİRİLMİŞ OLMASINA RAĞMEN HALA BULUŞ VE ARAŞTIRMADAN YOKSUN AYDINLARIMIZIN ADAPTASYON VE HAZIRCI KOPYACILIKLAR HATTA KOLAYCILIKLARININ ELDESİ TÜKETİM TOPLUMUNUN TAŞERONLUĞUNDA YOK OLUP GİTMEKTEDİR. YÖRÜK MEMET SEZER
YanıtlaSilBU YAZINIZ GERÇEKLERİ SAPTIRMAK İSTEYEN KENDİNİ BİLMEZLERE TOKAT ETKİSİ YAPACAKTIR!!!SÜREKLİ GÜZEL KONULARI GÜNDEMEM GETİRİYORSUNUZ.ÇOK TEŞEKKÜRLER.AYDINLANIYORUZ SİZİNLE..ELİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK:))))))
YanıtlaSilYazılanlar çok doğru...Eski yazıda çok uzun süren okuma öğrenme süresi, yeni yazı ile bir kaç aya inmiş ve kolaylaşmıştır.
YanıtlaSilAncak halkımızda kültüre olan isteksizlik eski yazı ve yeni yazı ile de ilgili değildir.Bu bir milli zaaftır.
2000 yılında UNESCO araştırmasına göre İran'da basılan kitap sayısı Türkiye'nin dört katıdır.Bu gün de İran'da yüksek öğrenimde kadın sayısı Türkiye'ye oranla çok daha yüksektir.İran'da halen Arap harfleri geçerliyken , onlar okumayı seviyor da biz neden sevmiyoruz???
Bu gün bile okur yazar olanların yılda kaç kitap okuduğuna bakmak gerek.Hattan yüksek öğrenim görmüşler içinde de bu oran çok çok düşüktür.Okuyı sevemedikten sonra okumayı bilsek de pek fark olmuyor,sorun daha ciddi bir sorundur.
Cevap gereken ve çözümü gereken soru da bence budur...
ilmi bilimlerin getireceği sevapla, ilahi bilimlerin getireceği sevap karşılaştırılıyor, sebebini tam bilemediğim bir nedenden dolayı ilahi bilimlerin üstünlüğü vurgulanıyor.Durum böyle olunca klasik kavga ortaya çıkıyor doğuya mı yaklaşacağız batıya mı. Arapçaya mı yoksa Latinceye mi. @geceu25 uğur cansu
YanıtlaSilTeşekkürler...Cumhuriyet döneminde ,bir köylü kadını olan babaannem bile okuma olanağı bulmuş,okuma yazma öğrenmiştir. Millet mektepleri mezuniyet belgesini gururla saklıyorum. Acaba Osmanlı döneminde olsaydı köylü adını Fatma bu şansı yakalayabilir miydi ?
YanıtlaSilteşekür ederim adil bey emeğne sağlık keşke bir gecede cahileştip palavrasını atan din kardeşlerimize okusa bu yazınızı tarihi bir oya gibi işlemişsiniz yobazlar okumaz dinine dayalı siyasetçilerin söyledikleribütün tarih ver kitaplardan daha önemlidir dinçi yobaz için hayatlarına tarihi hiç okumazlar araştırmazlar bol palavardan salar bu yonaz din kardeşlerimiz hızını alamaz din iman apzından atmaz atatürke küfretmeyi saldırmayıda kursal sayarlar din adına müslüman dinkardeşler matbadan kültürdem merhametden bilkimden vicdandan hoşgürüden payşamakdan haberleri olmaz okumazlar araştırmazlar kim siyaserte daha çok palavra salama yapıyor o palavra bir yobaz için dinleşmiştir yani, ATATÜRK BUNUN İÇİN BENİM EN BÜYÜK MANAVİ MİRASIM AKIL VE BİLİM DEMİŞDİR .. DENİZLİ DEN HÜSEYİN DİNÇ
YanıtlaSilAdil Bey, zaman buldukça yazılarınızı okuyorum ve onlardan faydalanıyorum... Bu değerli çalışmalarınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum...
YanıtlaSilİleride ayrıntılı olarak kendi görüşlerimi de paylaşmayı düşünüyorum. Ben Emekli Öğretmenim ve İzmirde hayatımın kalan kısmını tüketiyorum...:)))
ARAPÇAYI OKUYAN AMA ANLAMAYAN BİR GENÇİK YETİŞTİRECEĞİZ DİYEN MİLLİ EĞİTİM ŞÜREKASI İKTİDAR OLDU. AÇIKÇA OKUDUĞUNUZU ANLAMANIZA GEREK YOK DİYORLAR. ARAPÇA ŞARKILARA BİLE AMİN DİYEN BİR TOPLUMUN TEMELLERİNİ GÜÇLENDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR...!
YanıtlaSilHIZIR DOGANAY
YanıtlaSilSAYGI DEGER ADIL BEY 1950 DEN SONRASINI YAZMADINIZ UNUTTUNUZMU? YOKSA GERCEKLERI YAZMAYA CESARETMI EDEMEDINIZ? SAYGILARIMLA.
Geldik 2014 e amaç vasıl oldu LATİNCE Mİ,ARAPÇAMI İLİM,BİLİM DİLİ OLSUN?dİNİ İLİM dili ARAPÇAYSA KUTSALI da ARAP DİLİ OLSUN derler.Dünyada ençok konuşulan diller sıralamasında ÇİNCE,HİNDUCA,BANGLADEŞCE,İNGİLİZCE,SLAVCA ve sonra TÜRKÇE geliyor.Çinliler bilimdili olarak İNGİLİZCEYİ mi koydular da Ekonomik mucize yaratıp ÇİNCE yazılarını mı kaldırdılar!Japonlar Japon yazı dizemini mi değiştirdiler.Ruslar hatta tüm SLAV HALKLARI kiril alfabesini mi değiştirdiler.İktidarların amaçları dini yapılandırmalarla halk çoğunluklarını ilim dedikleri ulema sınıfı sahiplerinin emrine siyaseti ve devleti sunmaktır.Oysa FELSEFENİN,TEFSİRİN,MANTIĞIN,kıyasın,TARİHİN emrindeki HAK VE ADALET arayışındaki AKILCI İSLAMCILAR MEMUN,NİZAMÜL MÜLK ...dönemlerinde FIKHIN zirvesinde bilim eserleri yaratmışlar ancak bunları TEKNOLOJİK ÜRETİME DÖNDÜREMEDEN LATİNCENİN erken matbaa ve rönesans hareketlerinde çeviri ötesi eserler vücuda getirmişler ve AVRUPANIN fütuhatının önünü açmışlardır.DOMİNYONCU EMPERYALİST ANLAYIŞLA VE BULUNAN YENİ TOPRAKLARDA İSPANYOL ve PORTEKİZCE BİLİM DİLİ yaratamamış İNGİLİZCE VERSİYONLARI tüm bilimlerin anası olmuştur.Mesele dilde değil anlayıştadır.Artık 2.ABDÜLHAMİTİN bile ARAPÇA alfabeyle %6 olan okur yazarlık oranının artık yükseltemiyeceğini bu nedenle LATİNCEYE dönüşmek gerektiğini rapor etmesi bile en büyük İSLAMCI PADİŞAHI bile gerçeği görmesini engelleyememiştir.GASPIRALININ bile bu konudaki yeni alfabe arayışı unutulmuş görülmekle,Azerbaycan ilk CUMHURİYETİNİN latinceyi ilk kullanan ülke olduğunu 1921 lerde görmekteyisz de şimdi Osmanlıca bilmeyenlerin illa OSMANLICA ÖĞRENECEK BU HALK DEMELERİ BİR PANİKTEN başka birşey değildir.
YanıtlaSilYukarıdaki yazıyı da men yazmışamYÖRÜK MEMED
YanıtlaSilMerhaba,eksiklikleri ile birlikte nitelikli bir blog yazısı olduğunu belirtmek isterim, emeğinize dimağınıza sağlık, selamlar
YanıtlaSil"Bugün yapmak zorunda bulunduğumuz çok değerli bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmek... Kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya, bütün yurttaşlara öğretiniz... Bunu yurtseverlik, ulusseverlik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki bir ulusun, bir sosyal topluluğun yüzde onu ancak okuma yazma bilir, yüzde doksanı bilmezse, bundan insan olanların utanması gerek."
YanıtlaSilMustafa Kemal ATATÜRK
Harf Devrimi’nden önce yapılan 28 Ekim 1927 tarihli nüfus sayımında, Türkiye'nin okuryazar oranının toplam nüfus içerisinde yalnızca yüzde 8.61 oranında kaldığı tespit edilmişti.Onlar da sarayda büyümüş olanlar ve memurlardı..Hocam sağolunuz .Emeğinize sağlık.✍️👏🙏🏻🌺📚Fulya Kırımoğlu