CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün, PKK tarafından
kaçırılışından iki sonra serbest bırakıldı. Bölücü örgütün eylem biçimini
değiştireceğini önceki yazılarımda belirtmiştim. PKK, yeni eylem biçimiyle
kendince egemenlik alanı belirlemekte. Bu alanda kendi kurallarının geçerli
olacağını söylemekte terör örgütü.
Aygün’ün kaçırılmasının ardından PKK’nın yaptığı açıklama
ilginçtir. Milletvekilinin “şikâyetler” üzerine gözaltına alındığını duyurarak
“gerekli idari ve hukuki işlemlerinin
tamamlanmasının ardından” serbest bırakılacağını açıkladı bölücü örgüt. Bu
açıklama toplumda paralel devlet algısı yaratmaya yönelik. Bir coğrafyada
“idari ve hukuki işlemleri” kim yapar? Devlet… Bu tavrıyla ayrılıkçı örgüt,
buralarda devlet benim, diyor. Şemdinli eylemiyle “sınırları silme” sürecini
başlatan PKK, milletvekili kaçırmakla bu amacını yaymaya çalışıyor. Böylesi
yüksek düzeyli eylemler gündeme PKK’yı oturtuyor. Kaçırılma olayıyla gündem
değişti, öyle anlaşılıyor ki konuyla ilgili tartışmalar günlerce sürecek.
Bundan güzel bölücü örgüt propagandası olur mu?
Kaçırılma olayı
gösterdi ki ülkemiz istihbaratı can çekişmekte. Kandil’le Tunceli arasındaki
telsiz konuşmalarını dinleyemeyen ve bu yolla Aygün’ün tutulduğu yerin
koordinatlarını belirleyemeyen bir istihbaratın sorgulanması gerek. Bu
bağlamda, GES’in TSK’den alınarak MİT’e verilmesi konusu yeniden
değerlendirilmeli. Siyasallaşan kurumların devlet görevini yapmada zafiyet
taşıdığı bir gerçek.
Hüseyin Aygün’ün
serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklama düşündürücüdür. PKK militanlarından
“arkadaşlar” diye söz etmesi önemlidir, sempati içerir. Bir kişinin, kendini
kaçıranlardan böylesine sıcak bir biçimde söz etmesi ilginçtir. Aygün’de
böylesine kısa bir sürede “Stockholm Sendromu”nun oluşması şaşırtıcı!
Teröristlerin “saygılı” olmasını söylemesi sendrom mu, sempati mi acaba?
Dağdakiler, bulundukları durumdan memnun değilmiş! Sanki evden kaçan yaramaz
çocuklar bunlar. Gözünü kırpmadan adam öldüren bu “gençler” dağa kendi istekleriyle
gidiyorlar. Eğer memnun değilseler, neden oradalar, insinler dağlardan. Aygün,
söylemleriyle neredeyse “Onlar birer beyefendi!” diyecek.
“Mücadelelerinin
anlamsız olduğunu” söylüyormuş dağdaki arkadaşları. O zaman neden ordasın? Bir
anlamsızlık uğruna gözünü kırpmadan nasıl insan öldürüyorsun? PKK, YCHP’nin
Kürt politikasından memnunmuş. Demek ki sorun var burada. Eğer bir bölücü terör
örgütü politikalarınızdan memnunsa siz, yanlış yoldasınız. Politikalarınızı
değiştirin.
Sayın milletvekili, bu
açıklamalarıyla PKK’yı, sevimli, haklı göstermeye çalışmakta; yapılan eylemi de
masummuş gibi kamuoyuna sunmakta. Bu sözleri, CHP çatısı altındaki birinin
söylemesi inanılmaz. Devleti kuran bir partinin milletvekilinin bölücülük
karşısındaki tavrı, teröriste cesaret vermemeli. Basın toplantısının Seyit Rıza
Parkında yapılması da anlamlıdır. Cumhuriyete karşı isyanın simgelerinden olan
birinin adının verildiği parkta PKK’ya övgülerde bulunmak…
Hüseyin Aygün,
kendisinin Dersim milletvekili olduğunu söylüyor. Oysa bu adda bir ilimiz yok.
Nereden seçildiğini unutmuşsa mazbatasına baksın, ilinin adını öğrensin.
Cumhuriyet’in yasalarını tanımayan bir CHP’li olur mu?
Yine Aygün’den
öğreniyoruz ki CHP önümüzdeki günlerde bir “Kürt Raporu” açıklayacakmış.
Anlatımından, raporun içeriği anlaşılmakta. Aygün’ün, TR 705’in, “yetmez ama
evet”çilerin, AKP’ye oy verdiğini açıkça söyleyen vekillerin hazırlayacağı bir “Kürt
Raporu”ndan Ne CHP’ye ne de ülkemize yarar gelir. Açıklanmaması daha iyi. Parti
yönetimi bu konuyu yeniden ve sağlıklı değerlendirmeli.
Aygün’ün bu
açıklamalarına hafifletici nedenler bulmak olanaksız. Daha önce de kendisinin
Atatürk ve İnönü hakkındaki sözlerini bilmekteyiz. Kimse onun demokrasi ve
barış adamı olduğunu söylemesin. Aygün, CHP’ye zarar veriyor. Öylesine zarar
veriyor ki bunun bedeli çok ağır olabilir siyasal anlamda. Bu zararları önlemek
için partiden uzaklaştırılmalı. Bu durum hem CHP hem de Aygün için hayırlı
olur.
Adil
Hacıömeroğlu
16
Ağustos 2012
Hocam Chp ile ilgili yaklaşık 4 ay kadar önce bir yazı yazmıştınız. Bu yazının genel içeriği Chp çatısı altında toplanılması gerekliliği idi. Ben de yorumumda hocam hala bu Chp den umutlu musunuz diye sormuştum. Hatta bu Chp den hiç bir halt olmaz diye de eklemiştim. Üzülerek görüyoruz ki, ben haklıyım ve bu haklılığımı Chp her eyleminde tescil ediyor. Bence siz de artık Chp den umudunuzu kesin. Bu partiden ülkeye çare çıkmaz. Chp nin misyonunu üstlenecek yeni oluşumlar yaratabilmeliyiz. Yoksa işimiz kaderciliğe doğru hızla gidiyor. Saygılar...
YanıtlaSilAdnan Yiğiter
Adil bey yorum yapacak aralık bile bırakmamışsınız her harfi doğru ve gerçek.Ne diyelim allah sonumuzu hayırlı eylesin.
YanıtlaSilparti içinde birlikte yürüdüğümüz aygün gibileri yol arkadaşı değil fitne fesat ve bölücülerin elçisi gibi davranıp değerlendirme yaparsa empatisi(!) mide bulandırır ve apoya gerek kalmayacak demektir.Apoda beni bırakın barışı sağlayayım demiyormu,savaşı kim başlatmış sanırım mahalle çocukları bilmeden tetiğe basmış!
YanıtlaSil