ÇAMBURNU’NUN BALIKLARI


Türkiye’nin en çok yağış alan bölgesi Doğu Karadeniz. Sürmene’den doğuya, Of’a giderken Çamburnu’nda iklim değişir gözle görülür biçimde. Tabi ki bitki örtüsü de... Yeşil daha koyulaşır. Yeşilin bin bir tonu insanı sarhoş eder.

Çamburnu’nun doğusu daha çok yağış alır. Of’tan Trabzon’a giden biri, çoğu zaman hayal kırıklığı yaratır. Of’ta sağanak halinde yağmur yağdığından şemsiyesi vardır ve giyimi de ona göredir. Çamburnu’nu dönüp Sürmene’ye doğru gittiğinde yağmur kesilir, hava günlük güneşlik olur. Tabi, Trabzon’da, Of’tan gelenin giyimini görenler önce şaşırırlar. Sonra da Ofluya takılmalar başlar. Bu günlük güneşlik havada neden böyle giyindiği konusunda söylenceler uydurulur. Oflu, ne kadar “Of’ta yağmur yağıyor.” dese de kimse inanmaz ona.

Çamburnu, Karadeniz’in özel yeridir. Deniz kıyısından başlayan sarıçam ormanı tepelere ağar. Burası, deniz seviyesinde sarıçamın doğal ortamda yetiştiği nadir yerlerden biridir dünyada. Dağların yükseklerinde yetişen bu ağaç, Çamburnu’na ayrıcalık verir. Adeta, buraya “Ben dağların ululuğunu, görkemini, sana getirdim.” der.

Çamburnu’na adını veren de bu doğa tansığı sarıçamlardır. Mesire yeri olan burada dolaşmak, yemek yemek, dinlenmek insanı mutlu eder. İç erkesi yükselir kişinin. İster ki kişi bir yaşam boyu burada kalayım.

Çamburnu’nda yüz yıllardır geleneksel yöntemlerle, ustalıkla tekneler yapılır. Burada üretilen tekneler, neredeyse Türkiye’nin tüm limanlarına demir atar. Dünyanın birçok limanında ve denizinde bu teknelere rastlamak olanaklıdır. Çamburnulu ustaların yüz yıllara meydan okuyan bu becerileri destansıdır. Ellerinde raks eden aletler de ustalıkları gibi yüz yıllara meydan okur. Eskiçağ tanrılarının sihiri vardır bu usta ellerde. Emek, sanata dönüşür bir çekiç tınısında.

Bir yerde tekne yapımı olur da balıkçılık olmaz mı? En güzel balıklar Çamburnulu balıkçıların ağlarına gelir. Güneş, Rize ufuklarında derin uykusuna yatmak üzereyken Of, Sürmene ve çevredeki diğer yerlerden taze balık almak için gelenlerin hayranlık dolu bakışları görülür. Balıklar, adeta kapışılır. Balığı alan kişi, ardına bakmadan evin yolunu tutar. Bir an önce eve ulaşmaktır amaç. Balıklar kapıdan girdiğinde ev, bayram yeri gibidir. Herkes, bir şey söylemeden iş bölümü yapar. Balıklar ayıklanırken mangal ya da tava hazırlanmıştır bir yandan. Bu arada salata yapılmış, sofra kurulmuştur çoktan. Balıklar, kızarmaya başladığında yemek faslı başlar. Sofrada, neşe doruğa çıkar. Söyleşiler, en koyusundan yapılır. Balık kokusu, doyurur çoğu kez sofradakileri.

Balıklar biter, herkes karnını tıka basa doyurur. Ufaktan bir ağırlık çöker bedenlere. Mutfak kapsından çay kokusu yayılır eve. Çaydanlığın fokurtusu, tarihin derinliğinden bir şarkı mırıldanır kulaklara.

Çayları doldurmak için çoğu kez gönüllüyümdür. İleri atılır, tepsiye bardakları dizerim. Çay kaşıklarının boş bardaklara değince çıkardıkları ses, tamamlanmamış bir bestenin ilk notaları gibidir. Demlikten bardağa akan çay, bir isyanın kararlılığın rengidir. Kırmızının en koyusundan en açığına kadar tüm renkleri görmek olasıdır, bardağa dolan demde. Dünyanın en ünlü ressamlarının yapamayacağı bir tablodur bu.

Çaylar keyifle yudumlanır. Mideler, çayın ılıklığında dinginleşip rahata ererken sofra toplanır. Herkes köşesine çekilir. Çocuklar ders çalışırken bazıları da çalışır gibi yapıp kitap okurken (Benim sık başvurduğum bir yoldu bu.) büyükler derin bir söyleşinin enginlerine açılırlardı.

Şimdi, çoğu kez çiftlik balıklarıyla yetinmekteyiz. Çamburnu’nun muhteşem tattaki taze balıklarının özlemi içinde yanıp tutuşmakta yüreğim. Çaylar mı? Eski kokular yok artık. Demin rengi mi? Yıllardır seyretmeye doyamadığım bir tablo bu. Ömrüm oldukça da bakacağım bu renk cümbüşüne. Eskinin anıları göz kırpacak bana çayın kırmızısında...

                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                           4 Şubat 2014

2 yorum:

  1. Hocam Çamburnu’nun olağanğstü manzarasında deniz mavi gök mavi yemyeşil sarıçam ağaçlarının olduğu mis gibi temiz havasıyla bol bol nefes alabildiğimiz Trabzon ‘un müstesna yerinde olup balık yiyip çay içmek vardı . Yine nasip olur inşallah en kısa sürede görmeyen herkesin gidip ziyaret etmesi dileğiyle🙏🏻💦☘️🐟🌿🌲🌱🧿🇹🇷👩✍️Esen kalınız

    YanıtlaSil
  2. Hacıömeroğlu öğretmenim de ben de Karadeniz çocuğuyuz Karadenizli olmakla gurur duyarız mutlu oluruz. Karadeniz'in güzellikleri ile yaşamak hücrelerimizi yeniler. Adil hocam Çamburnunu o kadar güzel anlatmış ki eksiği var fazlası yok Çamburnu'nda denizle gökyüzü horon eder.. yağmurla güneş el eledir. kışı ayrı güzel baharı ayrı güzel yazı apayrı güzeldir. o kadar güzel bir Denizi vardır ki her yaz mutlaka Çamburnu'na gider ve o denizin keyfini gerek yüzerek gerekse de doğayı izleyerek çıkarırım. tabii Çamburnu'na gitmişken Sürmene'de pide yenmez mi? yenir Sürmene'de pide yendikten sonra Of'un o güzel sahilinde mendirekte demli bir çay içilmez mi,? içilir. belki bu yaz Adil hocamla birlikte o güzel çayın demi ile demlenir çayın kırmızında eski anıları hasbihal ederiz.

    YanıtlaSil