AKP
iktidarına karşı olan herkes, Tayyip’in ne zaman gideceğini merak edip
sormakta. Evet, biz de soralım: Tayyip ne zaman gider?
Öncelikle
siyaseti kişiler üzerinden düşünenlerden olmadığımı söylemeliyim. AKP’nin
kurduğu talancı, işbirlikçi, gerici düzenin kişilere odaklı olmadığını
yıllardır süren bir sistem olduğunu belirtmek gerek. Sistem yıpranan, son
kullanma tarihi gelen lideri tasfiye ederek yenisini çıkarmakta halkın önüne.
Halkın bir bölümü de kişiler değiştiğinde her şeyin değişeceğini düşünmekte. Ne
yazık ki bu aldatmaca, bir kısır döngü halinde yıllarca sürmekte. Birçok kişi
de bu aldatmacayı önce sevinçle karşılayıp sonra, gerçek anlaşılınca, hayal
kırıklığına uğramakta.
AKP’nin
bugün başında olduğu sistemin temelleri 24 Ocak 1980’de atıldı. 12 Eylül
darbesiyle de sistem yaşama geçirildi. Arada kısa kesintiler olsa da sistem
yıllardır Türkiye’ye egemen oldu. Bu süreç içinde ABD güdümündeki bu sisteme uymayan
iktidar ve muhalefet partileri tasfiye edildiler. Bu da halka siyasette
yenileşme adı altında sunuldu ve yurttaşlardan destek de aldı.
Kısacası,
sistem kendine uymayanı dışarıda bıraktı. Sistemi kontrol eden güç hep aynı
kaldı. Kullanılan kişiler değişti. Bu nedenle siyaseti kişilere göre düşünenler
hep hayal kırıklığına uğrarlar. Bu da birçok yurttaşın yılgınlığa, umutsuzluğa
kapılmasına neden olmakta. Türk siyasetinin ideolojiden, bilgiden, bilimden,
bilinçten, üretkenlikten, ilkeli duruştan yoksunluğunun artmasının nedeni de
budur. Gittikçe lümpenlerin eline geçmekte olan siyaset organları, bu
bilinçsizlik, umutsuzluk, yılgınlık bataklığına saplanan politik ortam
nedeniyledir.
Tayyip,
bu kokuşmuş sistemin bir aktörü. Bugün sistem, yalnızca iktidarı değil;
muhalefeti de düzenliyor. Muhalefet partilerini de kendi adamlarına
yönettiriyor ki, sistem tıkır tıkır işlesin.
Türkiye’nin
yaşamsal konuları söz konusu olduğunda iktidarla muhalefetin işbirliği
yaptığını görmekteyiz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde hem iktidarın hem de
muhalefetin adayı, aynı dünya görüşünde kişiler ve ABD güdümlü sistemin adamı.
İnsanlar sandığa gidecek. Güya farklı olanı seçecek. Oysa kimi seçerse seçsin,
aynı düşünceye, sisteme oy verecek. Böylece aynı partinin iki adayından biri
kazanmış olacak. Yani, her durumda AKP seçimden yengi ile çıkacak.
Dünyanın
her yerinde iktidarları muhalefetler yıkar. Türkiye’de böyle mi? Muhalefet, iktidarın
ayakta durması için çırpınmakta. O zaman ne yapmalı? İktidarın karşıtı, ABD
güdümlü sistemi yıkacak gerçek bir muhalefete gerek var. Türkiye’nin
değerlerini, kaynaklarını, onurunu, insanını, Cumhuriyet’ini, aydınlanma
devrimini koruyacak bir muhalefet gerekli. Kayıkçı kavgasıyla, kuru gürültüyle
değil; dişe diş bir savaşımla iktidarı yıkacak, sistemi değiştirecek gerçek bir
muhalefet gerekli.
CHP
ve MHP liderlerinin kişiliğinde simgeleşen uyumlu(!) parti yönetimleri gitmeli.
Bu partiler gerçek kimliklerine kavuşmalı. Seçmenini uyutan değil, uyandıracak
parti yöneticilerine gereksinim var.
Kılıçdaroğlu
ve Bahçeli yönetimleriyle partilerinin başından gitmediği sürece Tayyip ayakta
kalır. Bu üçlü giderse birlikte gidecek. Danışıklı dövüşlerle halkı kandırmanın
devri sona ermekte.
Muhalefet
partileri yönetimlerinin iktidar yanlısı, destekçisi, gerçek yüzleri açığa çıkmak üzere. Önümüzdeki
günlerde önce muhalefet partilerinin yönetimleri gidecek, ardından desteklerini
kaybetmiş Tayyip ve AKP.
Adil
Hacıömeroğlu
27
Haziran 2014
AKP ; özellikle 12 Eylül 1980 darbesinde yürürlüğe konan emperyalizmin programını yürüten günümüzdeki egemen kesimdir. Kişilere değil , dayatılan sisteme bağlı bir yürüyüşü vardır bu emperyalist düzenin. Ancak , ulusal bağımsızlığa , ülke bütünlüğüne ; Atatükçü anlayışa dayalı bir sistemin yeniden etkin kılınmasıyla bu düzenden kurtulabiliriz. Bu gerçeği de açıklayan anlamlı yazısı için Sn. A. Haciömeroğlu'na teşekkürler !
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Yıl 2016 gelen giden yok...hala
YanıtlaSil