Tam
da Türkiye, ABD onaylı iki ılımlı İslamcı, bir de bölücü cumhurbaşkanı adayı
arasına sıkışmış, karamsarlık uçurumuna yuvarlanmak üzereyken bir umut doğdu.
CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Ulusal Kanal canlı yayınında Emine
Ülker Tarhan’ın adaylığını açıklayarak ilk imzayı attı. Bu imza, tarihsel
önemdedir. Türk Ulusunun emperyalist planlara teslim olmadığının göstergesidir.
E.Ülker
Tarhan’ın adaylığına ne yazık ki CHP ve MHP tabanından az da olsa karşı
çıkanlar var. Gerekçeleri ise oylar bölünür düşüncesi. Oylar bölünürse AKP
adayı kazanırmış. CHP ve MHP, İhsanoğlu’nun adaylığını açıklayana kadar AKP
bekledi. Çatı adayını öğrendikten sonra RTE kolları sıvadı. Çünkü İhsanoğlu’nun
adaylığı, RTE’ye birinci turda seçimi kazanma olanağı yarattı.
RTE
ve İhsanoğlu çekişmesinde, seçime katılma oranı düşük olacağından AKP adayı
birinci turda rahatça seçimi kazanır. Sayın Tarhan’ın adaylığı bu hesabı bozar.
Seçime katılma oranı artar. İkinci tura, AKP adayıyla Emine Ülker Tarhan kalır.
İkinci turda Cumhuriyet güçlerinin adayı E.Ülker Tarhan, Çankaya’ya çıkar. Bu
da AKP’nin hızlı çöküşünü getirir. Ayrıca AKP’ye yıllardır koltuk değnekliği
yapan Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin de siyasal yaşamı biter. Bu da BOP’un
yırtılıp atılması demektir.
Sayın
Tarhan’ın adaylığı, BOP hesaplarını bozacağı için her seçimde olduğu gibi
“Oylar bölünmesin!” sözüyle parti tabanları üzerinde baskı kurulmaya
çalışılmakta.
Oyları
bölen kim? Oyları bölen, CHP ve MHP yöneticileridir. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu
aday göstererek Cumhuriyet güçlerinin oylarını AKP hesabına yazmaya
çalışmaktalar. Bu yolla da Tayyip’e Çankaya’nın kapılarını ardına kadar
açmaktalar. Cumhuriyet’ten yana oylar, ancak Cumhuriyet’i korumak için
kullanılır. Bu böyle biline...
Süheyl
Batum’un tarihsel çıkışını yaptığı güne dönelim.
Batum’un
tarihsel çıkışından sonra ikici imza geldi Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmaz’dan. Üçüncü imzayı da Adana Milletvekili Ümit Özgümüş attı. Telefona
sarıldım, karşımda Sayın Özgümüş... Onu cesareti, Cumhuriyet’e bağlılığı, yurtseverliği
ve onurlu davranışından ötürü kutladım.
Sayın
Özgümüş çok heyecanlıydı. Sesinde, haklı bir davanın öncüsü olmanın gururu
yansımaktaydı. Heyecanı da bundandı sanırım.
Sayın
Özgümüş, bana şöyle yanıt verdi: “Ben milletvekili olduğumda Atatürk ilke ve
inkılâplarını koruyacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ettim. Birkaç dönem
daha milletvekilliği yapmam, namusum ve şerefimden daha değerli değil.” Bu
sözler, cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinin güzel bir anlatımıydı. Evet,
namustan ve şereften daha değerli ne olabilir ki?
Şimdi
sözüm genel başkanlarının gözüne girmek için İhsanoğlu’nun adaylığı için imza
atan milletvekillerine... Dünyada namus ve şereften daha değerli bir koltuk var
mı? Oturduğunuz vekil koltukları, namus ve şerefinizden daha mı önde gelmekte?
Çekin imzalarınızı geri! Cumhuriyet güçlerinin yanında yer alın. Yoksa
Ankara’da, Anıtkabir’e nasıl bakacaksınız yüzünüz kızarmadan? Çocuklarınıza ve
torunlarınıza, yeminine bağlı olmayan biri olarak ne söyleyeceksiniz? Hele her
gün çalışma odalarınızda bulunan Atatürk fotoğraflarını gördüğünüzde ne yapacaksınız?
O mavi gözlerin ışığı, sizin vicdanlarınıza her bakışta bir şeyler söylemeyecek
mi sanıyorsunuz?
Evet,
emperyalist bir projenin bir parçası olmak mı, yoksa Tıbbiyeli Hikmet ve Hasan
Tahsin’in yürekliliğini göstermek mi önemli? Gelin, Tıbbıyeli Hikmet olun,
Hasan Tahsin olun...
Adil
Hacıömeroğlu
29
Haziran 2014
Not:
30 Haziran 2014 tarihinde http://www.ulusalkanal.com.tr
de yayımlanmıştır.
Adil bey onlar için para ve koltuk sevdası namus ve şereflerinden önce geliyor ne yazık ki. Atatürk ilke ve inkılaplarını düşünse, benimseseler di ülkemiz bu süreci böyle yaşamaz bu çirkinlikleri görmezdi.
YanıtlaSil