ANNELERİN GÖZYAŞLARI


30 Mart yerel seçimlerinin hemen ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünde, çocukları PKK tarafından dağa götürülen annelerin günler süren direnişi başladı. Ne yazık ki kamuoyu bu konunun üstünde fazla durmadı. Ne holding basını ne de yandaş medya Diyarbakır’daki anneleri gördü. Onların toprağı sulayan gözyaşları Dicle’de kuş olup uçtu. Ama ne yazık ki emperyalizmin bölücülük koşullanmasına saplanmış sahte demokrat zihniyetler, Diyarbakır’da gözyaşı döken anneleri görmüyorlar inatla.
Kimse kalkıp da Diyarbakırlı anaların neden ağladığını sormamakta. Nerede kadın dernekleri? Nerede insan hakları savunucuları? Demokrasi havarisi kesilen siyaset bezirgânları nereye gitti? Mısırlı Esma için gözyaşı dökenler, niçin Diyarbakırlı annelerin gözyaşlarına duyarsız? Ya muhalefet...
Önce anamuhalefet partisine söyleyeceğimiz birkaç söz var. Güneydoğu’dan oy almak istiyor musun ey YCHP? İstediğini söylüyorsun. O zaman neden yoksun çocukları dağa kaçırılan anaların yanında? O anaların gözyaşlarını dindirmek, senin görevlerin arasında yok mu YCHP yöneticileri? O gözyaşlarını akıtan AKP ve PKK’dır. Cumhuriyet’i korumak için Diyarbakırlı anaların gözyaşlarının dinmesi gerek. YCHP, AKP ile PKK’nın siyasal olarak parsellediği bir alana girmek için eline geçen fırsatı ıskalamıştır.
Başbakan, PKK’nın kaçırdığı çocukların kurtarılması için HDP/BDP’ye neredeyse gözyaşları içinde yalvaracak. RTE’nin tavrından anlaşılacağı üzere AKP hükümeti, Türkiye’nin bir bölümünün yönetimini PKK’ya bırakmış durumda. Kaçırılan yurttaşını kurtarmak için çaresiz kalan bir başbakan, yönetme yetkisini yitirmiştir.
Açılım sürecinin PKK’ya militan devşirmekten ve Türkiye’nin bir bölümünün bölücü örgütün yönetimine bırakmaktan başka bir şeye yaramadığı yaşananlardan anlaşılmakta.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi zabıtalarının direnişçi anaları, belediyenin önünden zor kullanarak uzaklaştırması zorbalığın bir göstergesi. İnsan haklarını savunmayı kimseye bırakmayan bölücüler, anaların yanan yüreğinden çıkan feryadı zorbalıkla susturmayı yeğlediler. Onlar, insan hakkı deyince yalnızca teröristlerin hakkını anlamaktalar.  
Diyarbakır’daki annelerin direnişine BDP/HDP’nin yaklaşımı ilginçtir. Bölücüler, “Dağdaki bütün çocuklar evlerine dönsün.” Diyerek örtülü bir genel af çağrısını dillendirdiler. Yakında AKP yandaşı basın, bu doğrultuda bir kamuoyu yaratma girişiminde bulunabilir. Böylece her zaman olduğu gibi AKP-PKK ittifakı, bir genel affın taşlarını masum bir isteğin üzerine döşeyebilirler. Buna izin verilmemeli.
Diyarbakır’da çocuklarını bulmak için çırpınan anneler, bir ilki başardılar. Bölgedeki PKK egemenliğine, baskısına meydan okudular. Ezber bozdular, ezber,.. Bu eylem bir başlangıçtır. Bundan sonra PKK’ya karşı benzer karşı çıkışlar beklenmeli. Nasıl Haziran Direnişi, AKP’yi yönetemez duruma getirmişse anaların direnişi de PKK’nın güç yitirmesinin başlangıcı olacak.
Doğu ve Güneydoğu’daki yurttaşlarımız, kendilerini PKK’nın bölücülüğüne karşı savunacak; AKP’nin kandırmasına karşı, onlara ışık tutacak siyasal güce gereksinim duymaktalar. Oradaki yurttaşlarımız; Cumhuriyet’in birleştiriciliğini, sıcaklığını, sevgisini, koruyuculuğunu beklemekte. Görev, bizdedir. Görev, Cumhuriyet güçlerindedir.
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       3 Haziran 2014



1 yorum:

  1. PKK'ye verilen ödünler ; ülkenin bölünmeyle karşı karşıya gelmesi büyük tehlikeyken , bir de çocukları kaçırılan annelerin acısına kulak asılmaması yürekler acısı. CHP 'de oy alamadığı Güneydoğu'da bu annelerin sorununa eğilip kendini gösterebilme fırsatını değerlendirememiştir. Teşekkürler A. Haciömeroğlu Bey'e.
    OYA DERELİ

    YanıtlaSil