CHP’nin
18. Olağanüstü Kurultayı, 5-6 Eylül 2014 günü toplanacak. CHP’nin olağan olsun,
olağanüstü olsun tüm kurultayları kamuoyunda ve parti örgütlerinde heyecan
yaratırdı. Ne yazık ki bu kurultay öncesi kamuoyunda da CHP’nin il, ilçe
örgütlerinde de heyecana rastlamak olanaksız.
Peki,
CHP kurultayı neden heyecan yaratmadı? Özellikle parti tabanı, Türkiye’nin
olağanüstü koşullarında yapılacak olan bir kurultaya neden sessiz? Kamuoyu, CHP
Kurultayından çıkacak sonuçları neden çok merak etmiyor?
Yukarıdaki
soruların yanıtları önemlidir. Öncelikle CHP örgütlerinin, tabanının inancını
yitirmekte olduğunu söyleyebiliriz. Gerek medyanın gerekse CHP yönetiminin
bilinçli/bilinçsiz yaptıkları birtakım propagandalar, üyelerin iktidar olma
inancını yok etmiştir. Özellikle parti yönetiminin sağa açılma politikaları,
tabanın kendine güvenine sert darbeler indirmiştir.
AKP
medyasının bilerek yaygınlaştırdığı “Sol iktidar olamaz. Çünkü Türkiye
seçmeninin yüzde yetmişi sağcıdır.” propagandasına CHP yönetimi de çoğu zaman
destek vermiştir yaptığı uygulamalarla. Bu da CHP tabanını umusuzluğa itmiş
durumda. Umudun olmadığı bir yerde başarı olur mu?
Kişiyi,
toplumu başarıya götürecek olan umut, inanç ve özgüvendir. Umudu yok olan,
inancı bitirilmiş, düşünce belirsizlikleriyle özgüveni yitmiş kişi ya da
toplumdan başarı beklenemez. Böyle toplulukların her hangi bir şey karşısında
heyecan duymaları da olanaksız.
CHP,
öncelikle tabanına inanç, umut, özgüven ve heyecan aşılamalı. Bunun yolu da
ideolojik aslına geri dönmesi. Bu konuda geniş bir tartışmayı başlatmasıdır.
Düşünsel temelden yoksun, kişilere dayalı siyaset anlayışı CHP’yi bitirmekte.
Oysa siyasal kurumları ayakta tutan kişisel beceriler değil, ideolojik
sağlamlıktır.
Sen
doğru ideolojiyi savun. Partide doğru sistemi kur. Doğru sistem, doğru kişileri
de üretir o zaman. Ahmet gitse ne olur, Mehmet gelse ne değişir? Sorun,
ideolojidedir. Sorun, doğru sistemin kurulamamasındadır. Sorun, yitirilen
inancın, umudun, özgüvenin, heyecanın kazanılmasındadır.
CHP
kurultayları, kişilerin gelip gittiği toplantılar olmamalı. Kurultaylar,
Atatürk ve İnönü dönemlerinde olduğu gibi Türkiye’nin sorunlarının
tartışıldığı, bu sorunlara çözümlerin üretildiği büyük buluşmalar olmalı.
Gerekirse günlerce sürmeli, kurultaylar.
Kurultaylar,
kişilerin önünü açan değil; Türkiye’nin önünü açan, geleceğini belirleyen,
halka umut veren, emekçiyi kucaklayan düşünce üretim alanlarına dönüştürülmeli.
CHP
kurultayları öylesine Türkiye’yi kucaklamalı, halkın dertlerine dermanlar üretmeli
ki parti örgütleri iktidara yürüyüşün ayak seslerini işitmeli ve bu nedenle de
inancını, umudunu, heyecanını, özgüvenini en üst düzeye getirmeli.
Kişilere
bağlı başarı günümüz dünyasında olanaksız gibi. Kişilerin “şapkadan tavşan
çıkararak” kitleleri başarıya koşturduğu dönemler çok geride kaldı. Kişilere
olağanüstülükler bahşederek başarı aramak, başarısızlığı baştan kabullenmektir.
Bu nedenle doğru düşünce, doğru bir ekiple amaca ulaşır.
Koltuk
sevdasıyla yanıp tutuşanlarla başarı olanaksız. Öncelikle şuna karar verilmeli:
Kişisel geleceğinin peşine düşenlerin mi partisi olacak CHP, yoksa halka
hizmeti bir inanç kabul eden özverili kadroların mı? Yeteneksiz, başarısız,
birikimsiz, üretken olmayan, okuryazarlığı zayıf, kitaptan ve bilgiden uzak
kişilerle CHP, halkı kucaklayamaz; ona umut veremez.
CHP,
köklerine dönerken halkın ne istediğine bakmalı. Tüm halk hareketlerinde
bayrağın ve Atatürk posterlerinin yurttaşların elinde umut olduğunu görmeli.
Halk, Atatürk diyor. Halk; Cumhuriyet, vatan, ulusal bütünlük, ekmek diyor.
Halk, adalet istiyorum, diyor. Halkın isteklerini görmeden oluşan politikaları,
yurttaş reddediyor.
Halk
olmadan siyaset olmayacağına göre yurttaşın sesi işitilmeli. AKP medyası, PKK
sever sözde aydınlar, ABD taşeronları, AB şakşakçılarının telkinleriyle
oluşturulacak politikalar başarıya ulaşmaz. CHP, kendi geçmişindeki sayısız
başarı öykülerini inceleyip onlardan esinlenmeli. Başarının anahtarını
eloğlunda değil, kendi tarihsel geçmişinde aramalı.
CHP’nin
heyecansız kurultayı göstermektedir ki, parti iyiye gitmemekte. Eğer bu anlayış
ve kadroyla yola devam ederse 2015 Haziran’ında büyük bir yenilgiyle
karşılaşacak demektir. CHP örgütleri, üyeleri zaman yitirmeden ideolojik
tartışmayı başlatmalılar. Yoksa çok geç olabilir. Yıkılmakta olan AKP, kendi
seçeneğini kendi içinden üretebilir. O zaman da Türkiye’ye yazık olur. Hem de
çok...
Dileğim
odur ki CHP, Haziran seçimlerine kadar yeni bir kurultay toplasın. Bu kongrede
kişilerin koltuklarının nasıl kurtarılacağını değil, Türkiye’nin nasıl
kurtulacağının tartışması yapılsın.
İdeoloji,
bir taşıtın yakıtı gibidir. Yakıt olmazsa taşıt gitmez. CHP’nin hızlı gitmesi
gerek. Bu nedenle de en hızlı uçağın yakıtına gereksinimi var. Cumhuriyet
tamamen yok olur, vatan parçalanır, ulus ayrışırsa o zaman CHP’ye de gerek
olmaz. Bu, böyle biline...
Adil
Hacıömeroğlu
1
Eylül 2014
Toplumda geleceğe umutla bakabilmek ; yönetime istekli olanlara güvenebilmek çok önemli bir canlılığa kapı aralamaktır . CHP kurultayına giderken , bu umut belirtileri sönüktür ; güven yoktur. Burada CHP yönetimindeki ideolojik sapmalar ; özellikle sağa kayarak iktidar olunabileceği gibi yanılgılar önemli etkendir.AKP 'nin yıprandığı , güven yitirdiği bu süreçte CHP , umut vermek istiyorsa , Atatürkçü , devrimci , bağımsızlıkçı özüne dönmelidir ; bu sağlam ideolojisini yeniden sahiplenmelidir. Bu konunun ayrıntılı anlatımıyla , uyarılarıyla karşımızda Sn. A. Haciömeroğlu'nun yazısı. Teşekkürler !
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Adil Bey'in her satırına katılıyorum, RTE odaklı değil, CHP nin özünü diriltmeye adanmış, ilkeli bir çizgi takip edilmeli, her kurultay, her seçim, her referandum bu çizgiyi kalınlaştırmalı derinleştirmeli, ondan sonra varsın isterse bin tane AKP olsun, vız gelir..
YanıtlaSil