Hitler,
1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı. Bu
tarihi gün savaşa inat, dünya sosyalistlerinceve savaş karşıtlarınca “Barış
Günü” ilan edildi. Amaç; savaşların kanlı, acımasız, insanlık karşıtı yüzünü
herkese anlatmak. Savaşların çıkmasını önlemek...
Peki,
dünyanın en kanlı boğuşması olan II. Dünya Savaşı’ndan sonra insanlık, çok
özlediği barışa kavuşabildi mi? Ne yazık ki hayır!
Kan
üzerinden egemenlik kuran emperyalizm ve doymak bilmeyen bir açgözlülükle dünya
halklarının iliğini sömüren kapitalizm, insanları daha çok sömürmek için
onlarca savaş çıkarttı.
II.
Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin yeryüzünde yaşamına son verdiği insan sayısı,
Hitler’in öldürdüklerinden daha fazladır.
Bölgesel
gibi görünen, ancak kapitalizmin kendi ekonomik bunalımlarına çözüm bulmak
amacıyla çıkardığı savaşlarda hep yoksul insanlar ölmekte. Özellikle enerji
kaynaklarına sahip olma savaşı, dünyayı mahvetmekte. Yine dünyanın stratejik
bölgelerini ele geçirmek için başta ABD olmak üzere batılı emperyalistler, halkları
kışkırtarak savaşlar çıkartmakta. Kimi zaman emperyalistler, bölgesel
çatışmalara bizzat müdahale etmekteler.
Günümüzde
Irak, Suriye, Yemen, Afganistan, Libya, Sudan, Nijerya, Somali, Ukrayna’da ve
dünyanın birçok yerinde sıcak çatışmalar sürmekte. Zaman zaman
Pakistan-Hindistan arasında çatışmalar çıkmakta. Azerbaycan ile Ermenistan
arasındaki savaşın ateşi sönmedi. Zaman zaman küllerin altındaki ateş alevlenmekte.
Türkiye, ayrılıkçı terörün saldırısı altında. Neredeyse her gün yurttaşlarımızı
yitirmekteyiz terör saldırılarında.
Bugün
savaşların neredeyse tamamı İslam coğrafyasında olmakta. Çünkü dünya enerji
kaynakları burada. Müslüman ülkelerde etnik kimliklerin ve mezhep ayrılıklarının
öne çıkarılması emperyalist bir projedir. Amaç, halkları olabildiğince bölmek
ve ulusal kimlikleri yok etmektir. Halkları bölerek onları kendi içlerinde
düşman yapmak, küresel egemenlerin başvurdukları önemli bir yoldur. Dünya
halkları, emperyalizmin “Böl, parçala, yönet!” anlayışını boşa çıkarmalılar.
Sömürücü güçlerin oyununa gelmemek gerek.
Dünya
barışının sağlanmasının tek yolu, sömürüyü ortadan kaldırmaktır. Emperyalizmin
egemenliğini sona erdirmek, kapitalizmi tarihin çöplüğüne atmak barışın sağlam
temellerinin atılması demektir.
Barışının
sağlanması için paranın saltanatına son vererek insanlık erdemlerinin egemen
olduğu bir dünya yaratılmalı. Ezilen dünyanın tam bağımsız olmasıyla sömürü de
yok olacaktır. Ezilenin olmadığı bir dünyada ezen de olmayacak.
Yurtta
ve dünyada barışın sağlanması için daha ne kadar bekleyeceğiz?
İnsanlığın
kanını emerek beslenen emperyalizme, kapitalizme “Dur!” demenin zamanı gelmedi
mi daha?
Adil
Hacıömeroğlu
1
Eylül 2014
Elinize, kaleminize sağlık Adil Bey.. Hislerimize ve fikirlerimize tercüman olmuşsun....
YanıtlaSil1 Eylül ; Hitler'in Polonya işgali ile İkinci Dünya Savaşını başlattığı gün olarak ; sosyalist kesimlerce ve emperyalizm karşıtlarınca DÜNYA BARIŞ GÜNÜ kabul edilmiştir. Ancak ; İkinci Dünya Savaşından bu yana emperyalizmin saldırıları ve savaşa kışkırtmaları sürmektedir. Barışçı kitlelerin ödevi , emperyalizme karşı , yoksul , sömürülen ülkelerin halklarını emperyalizme karşı güç birliğine götürmektir. Bu ödev başarıya ulaşacak olursa , emperyalizm de bitecektir. Bu ereğe ulaşmak için de gerçek halk liderlerine , aydın kitlelere , uzmanlara , sömürü karşıtlarına büyük sorumluluk düşmektedir. İşte bu konunun ayrıntılı anlatımı Sn. A. Haciömeroğlu'nun yazısında yer alıyor. Teşekkürler!
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Sevginin,
YanıtlaSilbarışın olmadığı her yer zulüm ve gözyaşının esiri olur…
Dünya Barış Gününde;
Sevginin ve barışın gücüne inananlara selam olsun.Değerli Adil Öğretmenim emeğinize,yüreğinize, sağlık , bilginiz var olsun .Sağolunuz👏👏🙏🏻♥️🙋♀️🍀💚🌏Fulya Kırımoğlu