31
Mart 2015 günü, yani Türkiye’nin baştan aşağı karanlığa tutsak olduğu gün,
Berkin Elvan cinayetini soruşturmakla görevli savcı Mehmet Selim Kiraz iki
terörist tarafından rehin alındı. Böylece karanlık gün kuytusunda, karanlık bir
eylem Türkiye’yi iyice kararttı.
Mehmet
Selim Kiraz, Berkin davasının beşinci savcısı. Dava süresince ilk kez Berkin’in
katillerine Savcı Kiraz zamanında yaklaşıldı. Berkin’i vuran polis ya da
polislerin belirlenmesine ramak kalmıştı. Şimdi olayı daha iyi aydınlatmak için
bu son tümceden hareket etmeli. Gizli bir el, yani Gladyo savcı Kiraz’ın
Berkin’in katiline ulaşılmasını istemedi. Sonuç: Savcı Kiraz öldürülerek
susturuldu...
Rehin
alma olayında kuşatmayı yapan polis her zaman avantajlıdır. Çünkü içerideki
teröristlerin cephanesi sınırlıdır. Yaşamak için ekmeğe ve suya gereksinimleri
vardır. Yine birçok insani gereksinmeleri karşılamak zorundalar. Zaman geçtikçe
sinirler gerilir ve yorgunluk başlar. Saatlerin ilerlemesi, eylemcilerin kendi
amaçlarına ulaşmadaki umutsuzluğunu artırır. Giderek çözülmeler başlar.
Emniyet
güçlerin asıl amacı, teröristler canlı yakalamak olmalı. Canlı yakalanan her
terörist, önemli bir bilgi kaynağıdır. Bilgi, istihbaratın temelini oluşturur.
Bu da terör örgütünün çökertilmesi için altın fırsattır.
Baskını
yapan teröristler konuşmak için bazı kişileri çağırdılar. Bu önemli bir
fırsattı polis için... Çünkü bu yolla teröristlerle diyalog geliştirilebilirdi.
Bu yolla eylemcilerde kısmi rahatlama, gevşeme sağlanabilirdi. Bu olanaklar iyi
kullanılmadı ne yazık ki...
Savcı
Kiraz’ın odasından iki el silah sesi geldikten sonra operasyonun başladığı
söylenmekte. İki el ateş edilmişse savcıya. Vücudundaki beş kurşundan ikisi
teröristlerin silahından çıkmışsa diğer üçü hangi silahlardan ateşlenmiş?
Teröristler,
iyi korunan ve daha önce de silahlı saldırıların olduğu adliye binasına
silahlarıyla nasıl girdiler? Yalnızca avukat cübbesini ellerine alıp kravat
takarak içeri girmek olanaklı mı? Kapıdaki güvenlikçilere hangi kimlik kartını
gösterdiler. Eğer silahlar üzerlerindeyse şüphe yaratmadılar mı? Yoksa silahlar
başka bir kapıdan ya da pencereden mi içeri sokuldu? İki terörist, içeriden
yardım aldı mı? Bu ve benzer soruların yanıtları verilerek kamuoyu
rahatlatılmalı.
Adliye
baskını, AKP’ye yaramıştır. Neden mi?
Berkin
cinayetinde suçlulara ulaşmak isteyen savcı susturuldu.
Yandaş
basına, Haziran Direnişine saldırma, saptırma fırsatı verilmiştir.
İktidar
öteden beri avukatların adliyeye girişlerinde üzerlerinin aranması için yasalar
çıkarmaya çalışıyordu. AKP’ye bu antidemokratik yasa için fırsat sunulmuştur.
AKP
iktidarı, baroları budamak için sinsi planlar kurmaktaydı. Adliye baskını
eylemiyle baroları linç kampanyası başlatılacak kamuoyunda...
Adliye
baskınına nereden bakılırsa bakılsın AKP’nin lehine bir eylem. Bu terör
örgütünün adında “devrimci, halk, kurtuluş...” sözcükleri de olsa solculukla,
devrimcilikle, halkla hiçbir ilişkisi yok! Devrimciler halka karşı
sorumludurlar ve taşeronluk yapmazlar.
Bir
de işin en gülünç yanı, hükümet sözcülerinin operasyonu başarılı bulmaları...
Rehin savcı da teröristler de öldü. Bu nasıl başarıdır?
Adil
Hacıömeroğlu
2
Nisan 2015
Türkiye, yurtdışında üst düzey ve kritik görevdeki kamu görevlilerini koruyamayan bir ülke olarak biliniyor.. Hatırlanacağı üzere geçmişte bir danıştay baskını yaşamıştık, aynı karanlık güç o vakit farklı renkte piyonlar kullanmıştı, Türkiye gibi, biri yer biri bakar ülkelerde terör ve terörist eksik olmaz, devletin terörle mücadelede daha dikkatli olması gerekir...
YanıtlaSil