Dr.
Hasan İleri’nin “Türkiye’deki Sosyal Demokrasi” kitabında söylendiğine göre ilk
sosyal demokrat parti, 23 Aralık 1918’de Hasan Rıza tarafından kuruluyor.
Yazar, Hasan Rıza’nın Sosyal Demokrat Fırka’yı kurmasını, Türkiye’de soysal
demokrasinin doğuşu olarak kabul etmekte.
SDF
(Sosyal Demokrat Fırka) kurulduğunda Mondros Antlaşması imzalanmıştı.
Türkiye’nin emperyalist devletlerce parçalanması ve işgali söz konusuydu.
Atatürk ve arkadaşları ulusal kurtuluş için örgütlenirken acaba sosyal
demokratlar ne yapmaktaydılar?
SDF,
amacını şöyle açıklamakta tüzüğünde: “Devlet ve milletçe kabul olunan Wilson
Prensipleri dairesinde muhtaç bulunduğumuz teceddüdat-ı asriye’ye sarf-ı mesai
eylemek. (sf. 30)” diye sürüyor anlatım. Buradan anlaşılacağı üzere SDF,
Amerikan mandasından yanadır. Bağımsızlık diye bir amacı yoktur. İlerde de
görüleceği gibi Anadolu hareketine uzaktır.
“Hasan
Rıza, 26 Mayıs 1919’da toplanan Şura-yı Saltanat’ta partisi adına bir konuşma
yapmış, mevcut sıkıntılardan sosyal demokrat saydığı Wilson’un prensiplerinin
doğru olarak uygulanmasıyla kurtulabileceğini belirtmiştir. (sf. 33)” Oysa
Mustafa Kemal, çoktan Samsun’a çıkmış ve bağımsızlık ateşini yakmıştır.
İstanbul’daki sosyal demokratlar, kurtuluşu hala Saltanat’ın toplantılarında
aramaktalar. Kurtuluş için umutları da Wilson’dur. Anadolu’yu parça parça eden
Wilson prensipleri, Hasan Rıza ve arkadaşlarının kurtuluş umudu olmakta, ilginç
değil mi?
“18
Temmuz 1919 tarihli İkdam gazetesinde Hürriyet ve İtilaf, Milli Ahrar, Milli
Kongre, Sosyal Demokrat, Ahali İktisat fırkalarıyla Trabzon Ademi Merkeziyet
Cemiyeti temsilcilerinin Sulh ve Selamet Fırkası’nda toplanarak fırkalarının
müşterek çalışması hakkında müzakerede bulunduklarını öğreniyoruz. (sf. 33)”
Burada SDF’nin birlikte hareket ettiği örgütler ilgi çekicidir. Bunların
neredeyse tamamı Anadolu direnişine karşı oldukları görülmekte. Saltanatçı ve
işgalcilerin işbirlikçisi örgütlerle kurtuluş aramak nafile bir çabadır.
İşbirlikçilik, halka karşı işlenmiş bir suçtur.
“SDF,
mütareke döneminde Refi Cevat Ulunay’ın sahibi ve başyazarı olduğu Alemdar
gazetesini zaman zaman yayın organı olarak kullanmıştır. (sf. 34)” Alemdar’ın,
Mustafa Kemal ve arkadaşlarına etmediği hakaret kalmamıştır. Ankara’ya savaş
açmış yüz karası bir basın organıdır. Acaba Alemdar’la SDF’yi birleştiren
neydi?
“Dr.
Şefik Hüsnü, Hasan Rıza için ‘Adap ve merasim içinde boğulmuş, kitlelerden uzak
zavallı bir ihtiyardı.’ demekteydi. (sf. 34)” Anadolu Devrimi’ne katılan
Türkiye’nin ilk sosyalistlerinden Şefik Hüsnü’nün bu değerlendirmesi
çarpıcıdır.
Atatürk,
Anadolu direnişine karşı olan SDF’yi kurtuluştan sonra kapatıyor. Kapatılma
nedeni de Kurtuluş Savaşı’na karşı takındığı olumsuz tavırdır. Birkaç kez
partiyi yeniden açma girişimleri olmuşsa da başarı sağlanamamıştır. Birinci
kuşak sosyal demokratlar, ABD mandacılığıyla tarihe gömülmüşlerdir.
SDF,
Kurtuluş Savaşı’na karşıydı da Avrupalı sosyal demokratların durumu neydi?
Avrupalı sosyal demokratlar, Türk Kurtuluş Savaşı’nı desteklememişler, aksine
karşı çıkmışlardır. Bu konuda emperyalist amaçların destekçisi olmuşlardır.
Yalnızca Türk Kurtuluş Savaşı’nı değil, ezilen ulusların başlattıkları hiçbir
kurtuluş savaşımını desteklemediler. Ezilen ulusların değil, ezenlerin yanında
oldular.
Atatürk,
sosyal demokrasinin emperyalizme hizmet etmek için ortaya çıkmış bir siyasal
hareket olduğunun farkındadır. Bu nedenle ezilen ulusların sosyal demokrasi ile
kurtuluşa, gönence, bağımsızlığa, özgürlüğe, kalkınmaya ulaşacağını
düşünmemiştir. Sosyal demokrasiden bu nedenle hep uzak durmuştur.
Sosyal
demokratlar, 1946’da yeniden siyaset sahnesine çıktılar. Sayın İleri, 1946
dönemi sosyal demokratlarını ikinci kuşak olarak nitelemekte. “Türk Sosyal
Demokrasi Partisi, 1946’da H.Rıza’nın mütareke kadrosundan Cemil Arif Alpay
tarafından kurulmuştur. (sf. 67)” Görüldüğü gibi ikinci kuşak da olsa kurucu
lider Kurtuluş Savaşı’na karşı olan kişidir. Anadolu Devrimi’ne katılmamıştır.
Bu parti, 1950 seçimlerinde hiçbir başarı gösteremiyor. 1951’de genel başkanının
ölümüyle parti dağılmıştır.
28
Şubat 1946’da ikinci bir sosyal demokrat parti kuruluyor Sosyal Adalet Partisi
adıyla. Bu parti, seçimlere katılmamış, hiçbir varlık gösteremeden dağılmıştır.
Görüldüğü
gibi Atatürk nesli, sosyal demokratlara yüz vermemiştir. Kuruluş felsefesine
bağlı olan ve altıoktan ayrılmayan CHP, Türkiye’nin çağdaş seçmeninin umudu
olmayı korumuştur. Çünkü işgali, karanlığı yaşamış bir kuşağın emperyalist
işbirlikçilerle yan yana yürümesi olanaksızdı.
Not: Dr.
Hasan İleri’nin “Türkiye’de Sosyal Demokrasi (1908-1998)” kitabının
edinebileceği iletişim bilgileri:
Tel:
0532 427 10 22
Fax:
0266 374 36 30
Sosyal demokrasi, kapitalizmin toplumu çıldırtan yanlarını körelten bir Rehabilitasyon aracıdır. Sosyalizm gibi başlı başına bir makro sistem değildir. Özel teşebbüs, güçlü bir devlet kontrolünde mucizevi sonuçlar yaratabilir. Atatürk özel sektörün önünü açık tutmakla beraber, toprak reformu gibi önemli halkçı devrim leride başlatmıştır. Tüm dünyada örnek gösterilen İskandinav ülkelerinin sosyal ve ekonomik yapısı da benzer özellikler gösteriyor, bir farkla ki Atatürk bahsigeçen ülkelerin aksine refahın belli bir kıtada veya ülkede toplanmasını yeterli görmemiş, yurtta sulh cihanda sulh formülüyle mutluluğun tüm uluslara yayılmasını arzu etmiştir.
YanıtlaSilSDF nin tercihleri, Türkiye de yeni kurulan veya SDF li olmayan sosyal demokratları bağlamaz.Bugünkü Türkiye de Atatürk e en çok sahip çıkan kesim sosyal demokrat çevrelerdir.Atatürkün zamanında, kendine sosyal demokrat ismi koymuş kesimlerin tutumu da sosyal demokrasiyi bağlamaz.
YanıtlaSilSosyal demokrasi, iyi niyetli kapitalizmin iyi niyetli komünizm ile evliliğinden doğmuştur.Şimdi bazılarının, kapitalizmin iyi si mi olur dediğini duyar gibiyim. Kapitalist sistemde varolma savaşı verirken belli bir birikime ulaşan ama özünde sistemin vahşiliğini reddeden insanlar olduğu gibi, halk zor şartlarda karın tokluğuna çalışırken Moskova da, Pyongyang da, Pekin de komünizmin kaymağını yiyen soysuzlar da olmuştur pekala.
Kısacası sosyal demokrasi kabiliyetli bireyin önüne halkın Set çekmesini de, azgın bireyin toplumu sömürmesini de engelleyen bir denge yoludur.
Sayın hocam Atatürk sosyal demokrat mıydı değil miydi bilmiyorum.Fakat sosyal demokrasiye de uzak olduğunu sanmıyorum.Biliyorsunuz Atatürk karma ekonomiyi savunurdu.Atatürk bir taraftan özel sektörün gelişmesinin yolunu açmış, bir yandan da devletçi ve halkçı ilkelerle, üretimin ve hizmetin, serbest piyasa ekonomisine ve özel sektöre terk edilmesini engellemişti.Ve 1919 lı yıllarda sosyal demokrasi emekleme aşamasındaydı dersek yanlış olmaz.Türkiye de kurulan SDF yı baz alarak sosyal demokrasi kavramı üzerinden bir bakış açısı sunmak ve Atatürk ile sosyal demokrasi kavramlarına mesafe koymak çok doğru olmaz gibi geliyor bana.
YanıtlaSil