PYD/PKK’nın, ABD ve diğer müttefikleriyle Türkiye sınırı boyunca
oluşturmakta olduğu ihanet koridoru, askeri çözümleri gündeme getirdi.
Türkiye’nin Suriye topraklarına askeri müdahalesi, komşu ülkenin bölünmesini
önler mi? İhanet koridoru, Ortadoğu’yu nasıl biçimlendirir? Bu sorular enine
boyuna yanıtlanmadan olayların gelecekteki boyutları anlaşılamaz.
Öncelikle Suriye’nin tüm karışıklıklara karşın egemen bir ülke olduğunu
belirtmeliyiz. Suriye’nin meşru bir yönetimi var. Bu yönetimin başındaki kişi
de Beşar Esat… Suriye ve dolayısıyla da Ortadoğu’daki emperyalist planlara
karşı çıkmak, onları etkisiz kılmak için öncelikle bölge ülkelerinin toprak
bütünlüklerine ve egemenlik haklarına saygılı olmak gerek.
Esat yönetiminin izni olmadan
Suriye topraklarına yapılacak her askeri müdahale yanlıştır. Çünkü bu,
Suriye’nin egemenlik haklarının ihlalidir. Esat yönetiminin varlığını hiçe
saymaktır. Esat yönetiminin izni olmadan Suriye’ye yapılacak her türlü müdahale
bu ülkedeki karışıklığı artırır. Şam’ı zayıflatır. Bölünmeye çanak tutar.
İhanet koridoru, dört ülkenin (Türkiye, İran, Irak ve Suriye)
bölünmesinin önemli bir adımıdır. Ayrıca ABD denetiminde gelecekte kurulacak
Büyük İsrail’in oluşturulması için önemli bir dönemeçtir. İhanet koridorunun
varlığı, tüm bölgeyi ateşe ve kana boğar.
Neden ihanet koridoru?
Çünkü ihanet koridorunun mimarı ABD ve İsrail’dir. Emperyalizm kendi
çıkarını düşünür. Emperyalist bir plandan mazlum halklara bir yarar gelmez.
Hele zalimliği tescillenmiş ABD ve İsrail’in Ortadoğu için iyi düşler kurması
olanaksızdır. Akdeniz’e açılmak istenen ABD-İsrail koridoru, dört ülkenin
bölünmesini gerektirmekte. Yani Kürtlerle Arap, Türk ve Farsların çatışması
demek bu. Böyle bir durum, yıllarca sürecek can kayıplarına neden olacak. Ayrıca Ortadoğu’nun zenginlik kaynakları,
kargaşa ortamında emperyalistlerce yağmalanacak. Bölge devletleri parçalanıp ufalanırken ABD
ve İsrail büyüyecek. ABD ve İsrail çıkarları uğruna Ortadoğu’yu kan gölüne
döndürecek bir sınır değişikliği tüm bölge halklarına ihanettir. Bu nedenle de
bunun adı olsa olsa “ihanet koridoru” olur.
Bir devleti yöneten siyasilerdir. TSK’nın yapacağı eylemlere yön
verecek olan da siyasal erktir. Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarından
sonra TSK’nın siyasal iradeye rağmen inisiyatif alması olanaksızdır. Ne yazık
ki bu kumpas davaları nedeniyle TSK, az da olsa halk nezdinde itibar
kaybetmiştir. Şu anki siyasal durum, TSK’nın öne çıkmasını engelleyecektir.
TBMM’deki partilerin siyasal görüşleri ortada. Var olan TBMM çoğunluğu, Esat’la
uzlaşmaya karşıdır. Partilerin tabanları, yönetimlerine büyük baskılar yapması
gerek. Halkın baskı unsuru olmasıyla parti yönetimleri Türkiye’nin ulusal
çıkarları yönünde karar alabilir. Bu nedenle ihanet koridoruna yapılacak askeri
müdahalede sorumluluğu siyasal iktidar yüklenmeli.
İhanet koridorunun oluşmasını önlemek için ivedilikle neler
yapılabilir?
Doğru siyaset gerçekleşebilecek amaçları öne çıkarmaktır. Olmayacak
olanı öne çıkararak enerji tüketmek bir işe yaramaz. Bu nedenle gerçekçi
amaçlar uğruna var gücümüzle çalışmalıyız.
Esat yönetimine karşı savaşan terör gruplarının nerdeyse hepsinin
lojistik desteği büyük bir oranda Türkiye’den yapılmakta. Buna IŞİD ve YPG/PKK
de dâhil… Zaten Suriye’de emperyalizmin işini kolaylaştıran da bu iki örgüt. Bu
nedenle Türkiye öncelikle sınır güvenliğini sağlamalı. Sınırdan deyim
yerindeyse kuş uçurtmamalı. Çok acil insani amaçlar dışında her türlü insan ve
mal geçişi önlenmeli. Kontrol altına alınmış bir sınır, terör gruplarının yaşamsal
kaynaklarını kurutacaktır.
Birçok kişi; “IŞİD’i anladık da YPG/PKK’ya Türkiye’den yardım mı
gidiyor?” sorusunu soracak. Evet, YPG’nin en zor durumlarda kaldığı anlarda,
Türkiye kapılarını açmıştır. Ayn El Arap’ta sıkışmış PYD/PKK’yı kurtaran
Türkiye’dir. Yani bölücü örgüte kahramanlık destanı(!) yazdırtan AKP hükümeti
olmuştur. Nasıl mı? Peşmerge kıyafetli ayrılıkçı savaşçılar, Türkiye
topraklarını kullanarak geçmiştir Ayn El Arap’a. Yaralı teröristler Türk
hastanelerinde tedavi olmuştur. İmha edilmekte olan bir terör örgütü AKP
hükümetinin aymazlığıyla yaşama döndürülmüştür. Bu nedenle sınır güvenliği
önemlidir.
Türkiye’nin milli güçleri, hükümetin Esat yönetimiyle iyi ilişkiler
kurması için çaba harcamalı. Ankara, Şam’la barışmalı, işbirliği yapmalı. Eğer
Esat yönetimi isterse ortak askeri harekâtlar düzenlenebilir. Terör gruplarının
ortadan kaldırılması için askeri ve siyasal işbirliği gereklidir.
Türkiye; başta Rusya, İran, Mısır ve Irak olmak üzere Suriye’nin gerçek
dostlarıyla ilişkilerini geliştirmelidir. Bölgesel işbirliği, ABD ve İsrail’in
hareket alanını daraltacaktır. Böylece de terör gruplarının destekleri
azalacaktır.
Türkiye’nin Suriye lehine bir diplomatik atak yapması için, milli
güçler seferber olmalı. Bu konuda hükümet üzerinde baskı oluşturulmalı.
İncirlik üssü başta olmak üzere Türkiye topraklarında bulunan ABD’nin
tüm askeri etkinlikleri sona erdirilmeli. Hava sahası, ABD ve İsrail’in askeri
amaçlı uçuşlarına kapatılmalı. Bu konuda Türkiye’nin devrimci milli güçleri
öncü olmalı. Kamuoyu oluşturmak için her türlü eylem biçimi kullanılmalı.
Vatanın bütünlüğünden yana her yurttaş, sorumluluk alarak BOP’un amaçlarını ve
ihanet koridorunun yıkıcılığını halka bıkmadan, usanmadan anlatmalı. Her türlü
medya organını kullanarak kamuoyunda duyarlılık oluşturulması sağlanmalı.
Suriye bölündüğünde Türkiye de bölünür. Irak parça parça olduğunda
Türkiye iç barışını sağlayamaz. Bu
nedenle Türkiye’nin güvenliği İran, Irak ve Suriye’nin güvenliğine, istikrarına
bağlıdır. Bu dört ülke, güvenlikleri konusunda işbirliği yapmak zorundadır.
İhanet koridorunu ve işbirlikçi hainliği önlemenin yolu budur.
Adil
Hacıömeroğlu
1
Temmuz 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder