20 Temmuz 2015
sabahı Türkiye, Suruç’taki patlamayla uyandı. Bayram sonrası ilk iş gününde
terörün kanlı eli otuz iki yurttaşımızın yaşamına son verdi. Yüzü aşkın da
yaralı var.
İç ve dış
medya, patlama olur olmaz hemen işin
sorumlusunu da açıkladı. IŞİD… Olay yeri incelemesi yapılmamış. Patlayıcının
özellikleri ortaya çıkmamış. IŞİD, eylemi üstlenmemiş. Ama iç ve dış medya
olayın faili konusunda hemfikir. Sanki patlamayı gerçekleştirenler, önceden
dört bir yana haber salmış gibi…
Bir eylemi,
kimin yaptığını ya da yaptırdığını anlamak için olayın sonucuna bakmalı. Bu
eylemden kimin ya da kimlerin çıkar sağladığını görmeli.
Öncelikle şunu
belirtmeliyiz ki, Suruç’ta patlayan bombanın hedefi Türkiye’dir. Amaç, Türkiye’nin
güvenliğini tehdit etmektir. Türkiye’de çatışmacı bir ortam yaratarak ve halkı
hedef alan kanlı eylemler yaparak PKK’nın işini kolaylaştırmaktır. PKK’nın
kanlı eylemlerine zemin hazırlamaktır. Bölgesel
ayaklanma çıkarmak için halkı kışkırtacak ortam yaratmaktır amaç. Suruç’taki
patlama, PKK’yı kuzu postuna sokma eylemidir.
Suruç’taki
bomba, Suriye’nin kuzeyinde açılmakta olan ihanet koridorunun amaca ulaşması
içindir. İkinci İsrail’in kurulması amacıyla var olan engelleri temizlemek için
otuz iki gencin yaşamına son verilmiştir. İhanet koridorunun önündeki en büyük
engellerden biri Türkiye’dir. Türkiye, izin vermediği sürece İkinci İsrail
kurulamaz. Bu nedenle Türkiye’nin ABD planları karşısında diz çöktürülmesi gerekir.
Suruç’ta patlayan bomba, ABD’nin Türkiye’ye tehdit iletisidir. Önemli olan Türk
tarafının bu iletiyi nasıl okuyacağıdır. Buna karşı alınacak tutum, Türkiye’nin
de Ortadoğu’nun da yazgısını belirleyecek niteliktedir.
Gelelim, HDP
yöneticilerinin konuyla ilgili açıklamalarına…
Suruç
patlamasının ardında HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın ilk açıklaması ilginçtir.
“Halkımız, siyasi kurumlarımız, sivil toplum örgütleri, belediyeler, meslek
örgütleri gibi bütün toplumsal yapılar kendi güvenlik tedbirlerini de
geliştirmelidir.” Bu açıklamayla HDP, kendi güvenlik örgütünü oluşturmak
istediğini açıkça söylemekte. Çağrıda bulunduğu kurumlara ve kişilerin
silahlanmalarını istemekte. Peki, kime karşı bu silahlanma? IŞİD’e karşı mı? Ya
da IŞİD’i piyasaya süren ABD’ye karşı mı?
Hiçbiri değil
tabi ki… PKK/HDP’nin silahlanma isteği, Türkiye’ye karşıdır. Amaçları, durumdan
vazife çıkararak kendilerini mazlum göstererek silahlanmalarının haklı zeminini
oluşturmaktır. Kendilerince kuracakları devletin parçalarını bir araya
getirmektir.
Suruç
patlamasının ikinci gününde Demirtaş, TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırmakta.
Niçin mi?
“Birincisi,
çözüm süreci. Çözüm süreci eğer parlamentonun dahiliyle, alacağı kararla
selamete kavuşursa barışı sağlamamız daha kolaylaşacak. İkincisi, Türkiye’nin
Rojava bölgesiyle ilişkileri… Dış politika ve IŞİD tehdidi de üçüncü gündem
maddemiz olmalı.” demekte Demirtaş.
Eğer, Suruç’a
bombayı IŞİD atmışsa (Büyük bir olasılıkla öyledir.) bunun çözüm süreciyle
ilişkisi nedir? Demek ki HDP, bu katliamdan kendince yararlı bir sonuca gitmek
istemekte. Bölünme sürecinin hızlanarak bir üst aşamaya girmesini istemekteler.
Bölünme sürecinin TBMM’ce onaylanması için Suruç bombası sarılmakta bölücüler.
Türkiye’nin
güneyindeki egemen devlet Suriye’dir. Düzeltilmesi, TBMM’nin ağırlığını koyması
gereken ilişki, Ankara ile Şam’ın yakınlaşması ve teröre, bölücülüğe karşı
işbirliği yapmasıdır. TBMM’nin bölücülerce Rojava adı verilen ihanet
koridoruyla ilişkileri düzenlemesi demek, kendi varoluşunu inkârdır. Demirtaş,
bu önerisiyle Türkiye’nin kendi meclisince bölünmesi için karar vermesini
istemekte. Kısacası ihanete ortak aramakta.
Demirtaş’ın
TBMM’nin olağanüstü toplanması için öne sürdüğü üçüncü madde de diğerlerine
hizmet etmekte. Türkiye’yi de diğer Ortadoğu ülkelerini de asıl tehdit eden
ABD-İsrail’dir. IŞİD ise bu tehditte ABD’nin küçük bir piyonudur, tıpkı PKK
gibi.
IŞİD, yaptığı
eylemlerle İkinci İsrail’in sınırlarını çizmekte. İhanet koridorunun oluşması
için taşeronluk yapmakta. Bu konuda AKP hükümetlerinin aymazlıkları, Türkiye’ye
zarar vermiştir, verecektir de… Türkiye, kendi toprak bütünlüğünü, güvenliğini,
varoluşunu hedef alan planların içinde olmamalı. ABD-İsrail cephesine karşı
durmalı. En kısa zamanda Şam’a dostluk elini uzatmalı. Ortadoğu ve Türkiye’de
barış emperyalist planlara karşı çıkarak sağlanır. Emperyalistlerden rol
bekleyenler, barışa hizmet edemezler.
Bombacını
adresini arayanlar farklı yerlere bakmasınlar. Bomba, ABD-İsrail planıdır.
Sahnede görünenlerse PKK ve IŞİD.
Adil Hacıömeroğlu
21
Temmuz 2015
Doğru, gerçekçi, net ve anlaşılabilir bir yazı... Kutlarım...
YanıtlaSilÇok doğru analiz.Türkiye her zaman güçlü olmalıdır.olmayana devam etmelidir.Teşekkürler hocam.Mimar Abdullah Yılmaz. İst.
YanıtlaSil