Türkiye’de
siyasetin en önemli konularından biri, HDP/PKK’lıların TBMM’de varlıklarını
sürdürüp sürdürmeyecekleridir. PKK’ya olan sevgilerini, ilgilerini,
yandaşlıklarını açıkça dile getiren HDP’li vekillerin her durumda bölücü örgütü
savunmaları kamuoyunu rahatsız etmekte. Neredeyse her gün vatan evlatlarını
şehit eden bir terör örgütünün savunucularının TBMM’de bulunmaları halkımızca
kabul edilebilir değil.
Öncelikle
PKK’nın ABD-İsrail adına Türkiye’ye savaş açtığını söyleyelim. Emperyalizmin
Türkiye’ye açtığı bir savaşta tetikçilik yapan bir siyasal örgütün TBMM’de ne
işi var? Ha TBMM’de HDP/PKK’lılar olmuş, ha ABD-İsrailli vekiller olmuş, arada
bir fark var mı? Dünyanın neresinde bir ülkeyle savaşan düşmanlar, oranın ulusal
meclisinde temsil edilmiştir? Böyle bir şey olanaklı mı?
TBMM,
23 Nisan 1920’de kurulduğunda Vahdettin, Damat Ferit, Anzavur, Şeyh Sait,
Derviş Mehmet, Seyit Rızalar gibi ülkenin bütünlüğüne, ulusun birliğine silah
çekenler orada bulunuyorlar mıydı? İlk Meclis’te ihanet çeteleri yer alsaydı
kurtuluş mümkün müydü? TBMM, adından da belli... Burada milletin birliğinden
yana olanların yer alacağı bir yer... Hem milletle savaşacaksın hem de onun
meclisinde olacaksın... Böyle bir şey olur mu?
Bölücü
örgütü açıkça destekleyen ve yeri geldiğinde de onun kanlı saldırılarını övüp
savunan HDP’li vekillerden bazıları hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması
için savcılık fezlekeleri TBMM’ye geldi. Burada amaç, bu kişilerin
vekilliklerinin düşürülmesidir. Anlaşılacağı üzere gönlü PKK saflarında olup
milletin kesesinden beslenen bu zevatın, milletin sırtındaki sülük olmalarına
son verilmesi gerek Millete silah çekmek, TBMM’yi de yok saymaktır. O halde
senin, yok saydığın TBMM’de ne işin var?
HDP’lilerin
savcılık fezlekeleri karşısında YCHP’nin ne yapacağı merak konusuydu
kamuoyunca. Kılıçdaroğlu’nun 10 Mart 2016 günü bu konuda grup kararı
alınmayacağını söylediği bilgisinin kamuoyuna sızması bu merakı giderdi.
Kılıçdaroğlu, her yaşamsal konuda olduğu gibi aklınca demokrasicilik,
özgürlükçülük oynuyor. Bu yolla da CHP tabanını aldatmaya çalışmakta.
Türkiye’nin bütünlüğünün söz konusu olduğu bir konuda neden grup kararı alınmaz
acaba? Kılıçdaroğlu, HDP/PKK’ya mı karşı değil, yoksa vekillerine mi
güvenmiyor?
Yukarıdaki
sorumuzun yanıtını CHP Parti Meclisi Üyesi Fikri Sağlar verdi. Sağlar, “parti
yönetiminin kararı olsa dahi fezlekelere hayır oyu vereceğini” söylemekte. Bu
konuda yalnız olmadığını, birçok YCHP’li vekilin de kendisi gibi düşündüğünü
belirtmekte. Türkiye’de devleti kuran, vatanı kurtaran, milleti birleştiren bir
partinin vekilinin bölücü örgüte destek olması, CHP’nin köklerinden ne denli
koptuğunun çarpıcı bir göstergesi. Bölücüleri, Cumhuriyet düşmanlarını, Atatürk
karşıtlarını, hilafet sevdalılarını, ABD’den iktidar bekleyenleri partiye
dolduran Kılıçdaroğlu demokrasicilik oynayarak şark kurnazlığıyla halkı aldatma
görevini üstlenmiş durumda. “Ben karışmam, vekillerimiz özgür iradeleriyle
karar versin.” demeye getirerek HDP/PKK’ya desteğin yolunu açmakta.
Peki,
kim bu Fikri Sağlar? ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye’ye geldiğinde 21
Ocak 2016 günü bazı vekilleri görüşmeye çağırmıştı. Sağlar da TR705’le el ele
tutuşarak bu çağrıya koşarak gitmişti. Bu durum bile Sağlar’ın nasıl bir
siyasetçi olduğunu anlamak açısından belirleyicidir. Acaba o toplantıda
HDP’lilerin fezlekeleri de görüşüldü mü? Kim bilir...
YCHP
yönetimi fezlekeler konusunda açık tavır almalı. Türkiye’nin yanında mı
duracaksınız, yoksa ABD-İsrail’in mi? Ulusun birliğinden yana mı olacaksınız,
bölücü örgütün koruyucusu mu olacaksınız? Vatanın bütünlüğünü savunmak için
şehit düşenlerin tarafında mısınız, yoksa vatan evlatlarını öldüren terör
örgütünü savunanlarla kol kola mı yürüyeceksiniz? HDP’li vekillerin
fezlekelerine karşı çıkarak Ankara Güvenpark’ta masum yurttaşlarımızı katleden
bölücü örgütün savunucularını mı koruyacaksınız? Hadi karar verin! Hem de sözü
eğip bükmeden...
Adil
Hacıömeroğlu
15
Mart 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder