Son
günlerde işittiğim en mutlu haberlerden biri. Bir evde konuktuk. Televizyonda
haberler… Ses zar zor işitilmekte. “Susurluk Şeker Fabrikası üretime yeniden
başlayacak.” sözünü duyduğumda heyecanlanıp çok sevindim. Kısaca haberin ayrıntıları
anlatıldı ve ardından Alpullu’nun da üretime başlayacağı muştulandı.
Şeker
fabrikaları ulusal sanayimizin can damarı. Şekerpancarı üretimi de tarımımızın
belkemiği. Neden mi? Şekerpancarı, Türkiye’nin tüm bölgelerinde yetişebilen bir
tarım ürünü. Bu nedenle şeker fabrikaları da bölgesel farlılık gözetmeksizin
tün yurda yayılmış durumda. Şeker sanayi sayesinde yurdun her köşesinde fabrika
bacaları tüttü yıllarca.
Şeker
fabrikaları, Cumhuriyet’le kuruldu. Amaç, ulusal ekonominin iki önemli ayağı
olan tarım ve sanayinin geliştirilmesiydi. İlk şeker fabrikasının temeli
Uşak’ta atıldı 1925’te. Ardından Alpullu’nun temeli atıldı ve on bir ay gibi
kısa bir sürede tamamlanarak 1926’da üretime başladı. İlk Türk şekeri
Alpullu’da üretildi. Böylece Türkiye, şekerde dışa bağımlılıktan kurtuldu.
Şeker
fabrikalarının kurulmasıyla şeker kanunu da çıktı. Böylece Türk köylüsü yeni
bir ekmek kapısına kavuştu.
Şeker
fabrikaları, giderek yurdun dört bir yanına yayıldı. En temel sanayi
kuruluşlarımızdan biri oldu. Bu fabrikalar, şekerin yanı sıra küspe de üretmekteler.
Küspe demek, hayvancılık demek…
Şeker
fabrikalarını önemli bir kısmı özelleştirilmeye ve dışalıma dayalı liberal
ekonomi yüzünden kapatıldı. Üretim dışı kalan fabrikaların çalışanları işsiz
kaldı. Bu fabrikaların pancarını üreten köylünün ekmeği elinden alındı. Küspe
üretiminin azalması nedeniyle hayvancılık önemli bir darbe yedi. Bunun içindir
ki kurban bayramlarında dünyanın dört bir yanından hayvan ithal edildi. İthal şeker,
halkımızın damak tadına uymadı. Dışalım nedeniyle Türk işçi ve köylüsünün hakkı
olan paralar, yabancı ülke üreticilerinin cebine girdi.
Alpullu
ve Susurluk şeker fabrikalarının yeniden üretime başlaması sevindiricidir.
Özelleştirme ve dışalıma dayalı politikalarından vazgeçilmekte olduğunun bir
işaretidir. Devletin yeniden sanayiye, üretime el atmakta olduğunun belirtisi
bu iki fabrikanın üretime başlaması.
15
Temmuz 2015’te açılım politikalarına son veren ve PKK’yı hendeklere gömen
siyasal anlayış, Türkiye’nin birliği için önemli bir adım attı. Ülkemizin
güneyinde oluşturulmakta olan ABD koridoruna son verdi Türkiye. Atlantik’ten
Avrasya’ya yönelmekte olan Türkiye, doğal zorunluluk gereği olarak üç dört
yıldır kapalı olan fabrikalarını üretime açtı. Sıcak parayla bir ülkenin
kalkınamayacağını iktidar da anladı. Birleşen Türkiye, üreten Türkiye ile
güçlenecek. Avrasya’ya yönelen Türkiye üretmek zorunda. Bu nedenle de
Atlantikçi sistemin liberal reçetelerini yırtma süreci başladı.
Adil
Hacıömeroğlu
16
Eylül 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder