OKUL BAHÇELERİ NE İŞE YARAR?


Her okulun iyi kötü, küçük büyük, dar geniş, yeterli yetersiz bahçesi var. Okul bahçeleri ders aralarında ve dinlence zamanlarında öğrencinin oyun gereksinimini karşılamak içindir. Yalnızca oyun mu? Doğaldır ki hayır! Derslerde sıkılan, havasız sınıflarda soluklanmayan öğrenci ve öğretmenlerin temiz havayı ciğerlerine doldurma alanıdır buralar.

Çocuklar, doğaları gereği sürekli devinmekteler. Bu devinimler ve oyunlar, çocukların kaslarını geliştirir. Onlara, sağlam bedensel yapılar kazandırır. Ayrıca oyun, çocuğun kişisel becerilerini, zihinsel gelişimini artırır. Oyun, sonsuz bir öğrenme, yaratı alanı. Ne kadar çok oyun, o kadar çok yetenek ve üretkenlik…

Oyunla çocukların düş dünyası varsıllaşır. Türlü düşlemler kurar oynadıklarından kaynaklı. Düşlemleri sınırsızdır çoğu zaman.

Oyun, çocukları hem bedensel hem de tinsel açıdan güçlendirir. Atatürk’ün “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.” özdeyişi, uygulamaya dönüşür okul bahçelerindeki oyunlarda. Öğrencilerin motor becerilerinin gelişmesinde oyunun varlığı, gücü yadsınamaz.

Okul bahçelerinin çoğu, nedendir bilinmez yüksek duvarlarla çevrilidir ve kapıları da kilitlidir.  Çocuklar ve gençler tırmanıp içeriye girmesinler diye birçok okulun bahçe kapısı ve duvarların üstlerinde dikenli teller bulunmakta. Bu durum, tutukevi görünümü vermekte görenlere. Okullarda ders yapılmadığında in cin top oynar buralarda.

Öğrencilerin, mahalle çocuklarının ve gençlerinin okul bahçelerinden dersler dışında yararlanma olanakları yok edilmekte. Zaten mahallelerde oyun oynanacak, spor yapılacak yerler neredeyse yok! Caddeler, sokaklar taşıtların ve bilinçsiz sürücülerin egemenliğinde. İmar planları yapılırken yarının büyükleri olan çocuklar, nedense kimsenin usuna gelmemiş. Onların oyun gereksinmeleri hesaba katılmamış. Yapılar, taşıtlar düşünülmüş de insan yavrusu bir yana itilmiş. Bu nedenle çocuklar dört duvar arasına tutsaklaştırılıp kafes kuşuna döndürülmüş. Kafes kuşları, bu dar alanda yaşaya yaşaya uçma yetisini zamanla yitirir. Kısa bir uçuştan sonra yoruluverirler. Çocuklar da böyle…

Geniş alanlarda arkadaşlarıyla oynayamadıkları için oyun oluşturmayı, düşlemler kurmayı, toplum içinde yaratıcı düşünceler geliştirmeyi unutmaktalar dört duvar arasında. Oyun, çocuğun sorunlar, sıkışmışlıklar, zorluklar karşısında çözüm bulmasnı sağlar. Bu konuda çocuk, kendini geliştirir. Zamanla sorunları dillendirip yakınan değil, onları çözen bir birey karşımıza çıkar. Bundandır ki çocuklardan oyunu esirgememeli.

Okul bahçelerinin mahalle çocuklarına, gençlerine kapı duvar olmaları çok üzücü. Hafta sonları öğrencilerin gideceği yer yok! Ders bitiminden sonra bahçeler kilitlenince öğrencilerin oyun alanı bulması olanaksız. Yaz dinlenceleri ise ne yazık ki bomboş geçmekte birçok öğrencice.

12 Eylül’le başlayan liberal süreçte her şeyi para olarak görme alışkanlığı türedi toplumumuzda. Buna koşut olarak kent merkezlerinde, özellikle de gezginlerin sıkça uğradıkları deniz kıyısındaki yerleşim yerlerindeki okul bahçeleri otopark yapılmakta. Çocukların cıvıl cıvıl cıvıldaşacakları, gençlerin heyecanlı spor karşılaşmalarını yapacakları alanlar taşıtlara ayrılmakta. Bu yolla da okul koruma dernekleri ya da aile birlikleri para kazanmakta. Bunun nedeni sorulduğunda ise yetkililer: “Okulun gereksinmelerini karşılıyoruz bu yolla.” demekteler. Ne acı değil mi? Okul bahçesi otopark olmasa okulun gereksinmeleri karşılanmayacak öyle mi? Bu okullarda eğitim yapılmayacak mı?

Sen, Atatürk’ün devletçiliğini terk edip birkaç kişiyi varsıllaştırarak halkı yoksullaştıran liberalizmi uygulamaya sokarsan geleceği kuracak olan çocuklarının doğru düzgün eğitim görmesini sağlayamazsın. Bunun içindir ki yıllardır Atatürk’ün halkçı devletçi sisteminin uygulanmasını istemekteyiz. Ülke kaynaklarını halk için kullanmalı eğitim, sağlık gibi yaşamsal alanlarda devletçilik uygulanmalı. Bu kurumların her türlü gereksinmeleri devletçe karşılanmalı. Böylece okul alanları otopark değil, çocukların ve gençlerin oyun, spor, sanat, kültür, sosyal alanları olur.

Bir ülkede çocuklardan daha değerli ne var? Bu sorunun yanıtını yediden yetmişe, yetkili yetkisiz herkes vermeli.

Okul bahçeleri, eğitimin bir parçası olarak üç yüz altmış beş  gün yirmi dört saat öğrencinin hizmetinde olmalı bir yaşam alnı olarak.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       1 Haziran 2022

 

 

 

 



2 yorum:

  1. Çok haklı bu tespit umarım hayata geçirilir.

    YanıtlaSil
  2. Biz çok şanslıydık. 1961-62 döneminde okuma hayatıma başladığım güzel okulum kaloriferli (evimiz sobalıydı), kocaman bahçeli, iki katlı ancak geniş bir alana yayılan, ikinci kata çıkmak için kullanılan sağlı sollu merdivenlere sahip, bu merdivenleri bitirdiğinizde sizi karşılayan içinde rengarenk balıkların oynadığı büyük bir akvaryumu olan, arka bahçesi kocaman güller ve hercai menekşelerle bezenmiş, okula bitişik yemekhanesi bulunan, (ABD nin süt tozlarının ve balık yağlarının öğretmenler denetiminde kullanıldığı) mandolinlerle müzik dersi, laboratuvarlarında deneyler yapılan, Cumhuriyetimizin kamu kurumlarından birinin, onlarca okullarından sadece bir tanesiydi. Şimdi bina yerinde duruyor ancak sınıflarında öğretme aşkını yüreğinde taşıyan ne öğretmenler, ne güller, ne hercai menekşeler, ne laboratuvar, ne de bahçesinde neş’eli ve mutlu çocuk sesleri artık yok. Belki, bahçe betonla kaplandığı içindir…

    Şükran Balekoğlu Yamak

    YanıtlaSil