ATATÜRK VE CUMHURİYET DÜŞÜNCESİ


Atatürk, Kasım 1898’de Manastır Askeri İdadisini (lise) bitirdi. Ardından 13 Mart 1899’da İstanbul’da bulunan Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ye (Harp Okulu’na) girdi. Böylece hem Harbiye hem de İstanbul günleri başladı onun için.

Mustafa Kemal, Harp Okulu’na taşradan gelen bir öğrenciydi. Burada birçok kişiyle tanışıp arkadaş oldu. İstanbul onun düşüncelerinin biçimlendiği bir kent. Bu okulda tanışıp arkadaş olduğu kişilerden biri de Ali Fuat Cebesoy’dur. Onların arkadaşlıkları Ali Fuat’ın Harbiye’ye geldiği ilk günden başlar.

Mustafa Kemal, taşradan geldiğinden okula ilk kaydolan öğrencilerdendir. Bu nedenle kıdemlidir arkadaşlarının çoğundan. Kıdemliliği, onun sınıf çavuşu olmasını sağlar. Ali Fuat’ın okula geldiği ilk gün Harp Okulu’nun Dâhiliye Müdürü tarafından nöbetçi subayına teslim edilir koğuşa yerleştirilmesi için. Nöbetçi, subayı da birinci sınıfın birinci kısım çavuşu Mustafa Kemal’i çağırtır. Bu sırada onu beklerken nöbetçi subayı, Ali Fuat’a: “Mustafa Efendi, sizden birkaç ay önce Manastır Askeri İdadisi’nden geldi. Çalışkan, haluk (temiz huylu, iyi ahlaklı) ve zeki bir çocuktur. Onunla iyi anlaş. (Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, Temel Yayınları, 4. Baskı, Ekim 2017-İstanbul, s. 58)” sözlerini söyler. Az sonra da çağrılan çavuş, yani Mustafa Kemal gelir. İşte, ilk tanışma böyle olur. Bu arada şunu söyleyeyim ki; Atatürk’ün zekâsını, diğer öğrencilerden farklı bir kişiliği olduğunu ilk görenlerden biridir o günkü nöbetçi subayı.

Nöbetçi subayı, Mustafa Kemal’e: “Senin takımının birinci mangasına, imtihanla Harbiye’ye kabul edilen Salacaklı Ali Fuat Efendi’nin kaydını yaptık. Alıp gidin. Kendine ne şekilde hareket etmesi lazım geldiğini güzelce anlatın. Askeri idadiden gelmediğini de dikkat nazırına alın. (Aynı yapıt, s. 58)” sözlerini söyler. Birlikte koğuşa giderler. Giderken de söyleşip birbirlerini tanırlar.

Ali Fuat, askeri lisede okumamıştır. O, Saint Joseph Fransız Lisesi’ni bitirmiştir. Bu nedenle Fransızcası, Atatürk’ten daha iyidir. Ona, bu dili daha iyi öğrenmesi için yardımcı olur Cebesoy. Babası İsmail Fazıl, paşadır. Dedesi Mareşal Mehmet Ali Paşa, 93 Harbi’nde (1877-78) Tuna Orduları Başkumandanı iken şehit olmuştur. Aile, savaş alanlarında orduları yürütmüş nice generaller yetiştirmiştir kuşaklar boyu.

İki arkadaşın arasından su sızmaz. Hafta sonları izne çıktıklarında Ali Fuat, arkadaşı Mustafa Kemal’i Kuzguncuk’taki köşklerine getirir. Çoğu zaman yatıya kalır. İsmail Fazıl Paşa, genç subay adayını çok sever. Onu, oğlundan ayırmaz. Onun parlak zekâsını ilk fark edenlerdendir. Bazı haftalar, Atatürk Kuzguncuk’a gitmediğinde Fazıl Paşa, onu sorar. Onunla söyleşmekten keyif alır.

Bir gün Boğaz gezisinden sonra Ali Fuatların Kuzguncuk’taki evlerine gelirler. Buna, İsmail Fazıl Paşa çok sevinir. Mustafa Kemal’e: “Oğlum, burası senin evin sayılır, ne için sık sık gelmiyor da davet bekliyorsun? (aynı yapıt, s. 96)” diyerek serzenişte bulunur. Onun kalacağı Boğaz’a bakan odanın hazırlanmasını ister Paşa. Mustafa Kemal, Fethi Okyar’la akşama buluşumu olduğu için kalamayacağını söyler. Paşa, kabul etmez, kalması için ısrar eder. Ertesi gün öğle yemeğine, Osman Nizami Paşa’nın geleceğini söyler. Onunla tanışmasını istemektedir Fazıl Paşa. Fazla karşı çıkmaz ve konuk olur o gece Kuzguncuk’taki eve.

Osman Nizami Paşa, ile bir gün sonra yemekte buluşup söyleşirler. Paşa hakkında bilgi verdi ev sahibi Fazıl Paşa. Onun Almanca, Fransızca ve İngilizceyi çok iyi bildiğini söyledi. “Biraz menfi yaradılışlıdır. (Aynı yapıt, s. 96)” sözlerini de ekledi.

Yemeğe oturuldu. Dünya ve ülke sorunlarıyla ilgili söyleşi başladı. Paşa, umutsuzluk içindeydi. “Mustafa Kemal, Paşa’nın gelecek hakkındaki sözlerini hayretle ve irkilerek dinliyordu. Paşa:

-İstibdat idaresi bir gün elbette yıkılacaktır. Fakat onun yerine Batılı manada bir idare gelip memleketi her bakımdan acaba kalkındıracak mıdır? Ben buna inanmıyorum.

Dedi, Mustafa Kemal’in hayreti bir kat daha arttı. Paşa, Sultan Hamid’in adamlarından biri olamaz mı idi? Acaba genç Harbiyelinin ağzını mı arıyordu?  Bununla beraber Mustafa Kemal şu cevabı verdi:

-Paşa hazretleri, Garplı manadaki idareler de zamanla gelişmişlerdir. Bugün uyur gibi görünen milletimizin çok kabiliyeti ve cevheri vardır. Fakat bir inkılap vukuunda bugün işbaşında olanlar, yerlerini muhafaza etmeye kalkarlarsa, o vakit buyurduğunuzu kabul etmek lazım gelir. Yeni nesiller içerisinde her hususta itimada layık insanlar çıkacaktır. (Aynı yapıt, s. 97)” Bu sözlere yanıt vermedi Nizami Paşa. Biraz şaşırdığı da söylenebilir. Atatürk bu sözleriyle Cumhuriyet’ten söz ediyordu. O yıllarda böyle bir düşünceyi olgunlaştırıp söylemek, bunu yüksek bir ülküye dönüştürmek kimsenin usuna gelmezdi bile.

Yemek boyunca Mustafa Kemal’e sorular sordu. O günün akşamı okula dönmek için Osman Nizami Paşa’dan izin almak için kalktılar. Paşa:

Mustafa Kemal Efendi oğlum, görüyorum ki, İsmail Fazıl Paşa seni takdir etmek hususunda yanılmamış. Şimdi ben de onunla hemfikirim. Sen, bizler gibi yalnız erkân-ı harp zabiti olarak normal bir hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzerinde müessir olacaktır. Bu sözlerimi bir kompliman olarak alma. Sende memleketin başına gelen büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zekâ emareleri görmekteyim. İnşallah yanılmamış olurum. (Aynı yapıt, s. 98)” Bu sözlerle Nizami Paşa, Atatürk’ün geleceğini görmüştür büyük bir öngörü ile.

Atatürk, gençliğinin ilk yıllarından başlayarak Cumhuriyet ülküsünü benimsemişti. Zaman zaman bu görüşünü arkadaş toplantılarında dile getirirdi. Bu nedenle Cumhuriyet’in ilanı, usuna 28 Ekim 1923 akşamı gelmemiştir. Bu ülküyü yıllarca belleğinde besleyip büyümüştür bir bebek gibi. Yakın arkadaşlarından çoğu; onun bu düşüncesini, ülküsünü bilirdi. Ne yazık ki çoğu arkadaşı bunun bir düş olduğuna inanırdı. Atatürk’ü, farklı kılan ise düşlerini gerçekleştirmek için savaşmasıydı. Emperyalizme karşı verilen bir bağımsızlık savaşı sonunda kuruldu Cumhuriyet’imiz. Bu yönüyle dünyada ilk ve tek örnektir.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       29 Ekim 2025

 

 

 

 

 

 

1 yorum:

  1. Saygıdeğer, Adil öğretmenim,

    Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
    🇹🇷🇹🇷Yazınız, bu büyük liderin düşünsel sürecini sade ve net biçimde gözler önüne seriyor; özellikle “Cumhuriyet ülküsünün uzun yıllar bellekte büyütmesi” ifadeniz oldukça çarpıcı.Mustafa Kemal Atatürk “Cumhuriyet” düşüncesiyle . bağımsızlık ve demokrasi fikrini erken yaşlarda taşıyan, değişimi ve yeniliği hedefleyen bir liderdir.Cumhuriyet ilanı bir anda gerçekleşmemiş, Atatürk’ün zihninde yıllarca hazırlanmış bir idealin sonucudur.Kutluyorum👏👏Usta kaleminiz var olsun.🙏🏻🇹🇷🇹🇷📚

    YanıtlaSil