Sabahleyin
erkenciyim. Yatağımdan kakar kalkmaz balkondaki çiçek, salatalık, biber ve
domatesleri suladım. Sıra çay demlemede. Güneş, gülen yüzünü gösterdi. Sabah serinliği
kırıldı böylece. Temiz, sessiz bir hava var. Kırlangıçlar, çoktan uyanıp ekmek
savaşımına girişmişler çığlık çığlığa.
Mutfağa
girdim çay demlemek için. Her sabah, mutfak camında beni karşılayan Kumru Ayşe
hızlı adımlarla dolaşmakta pencerenin denizliğinde ivediliği varmış gibi.
Dolaşırken bir yandan da içeriye, bana bakmakta “guluk, guluk, guluk” diyerek. Belli ki sabrı tükenmiş. Çay için su koydum
ocağa. Ben, ayak sürüdükçe onun sabrı azalıyor. Adımları gittikçe hızlandı.
Yükselen sesinde biraz da öfke var sanırım. Gecikmeyeyim fazla, Kumru Ayşe
sinirlenmesin.
Buğday
dolu kabı alıp açık pencereye yöneldim. Guluklaması ton değiştirdi, seviniyor
sanki. Denizliğin uzak köşesine çekildi. Birkaç avuç buğday bıraktım cam önüne.
Hemen koştu buğdaya. Birkaç adım geri çıktım, onun yemesini izlemek için. Az sonra
iki güvercin geldi. Kumrumu kaçırdılar. Ben kaynayan suyla çay demlemek için
ocağa doğru gidince güvercinler korkup kaçtı. Onlar gidince benim aç kuşum
döndü sofrasına, başladı yemeye.
Az
sonra güvercinler yeniden geldi. Kumru Ayşe’yi yine gagalayıp kaçırdılar.
Kumru, uzaklaştıktan sonra ansızın geldi cam önüne ve güvercinlere saldırdı var
gücüyle. Güvercinler karşı koyamadı bile. Belli ki çok öfkelendi.
Güvercinlerden küçük olmasına karşın can havliyle saldırdı defalarca. Bir
yandan buğdayları yerken diğer yandan gelen güvercinleri kovmakta hırsla. Belli
ki acelesi var. Sanırım yavruları ondan yemek bekliyor. Çünkü bu öfke bir anne
öfkesi. Yavrularını aç bırakmama isteğinin, güdüsünün yürekliliği. Yavrular, yuvada
aç beklerken hazır yiyeceği, güvercinlere kaptırmak olmaz. Üstelik uzun süre
camda beklemiş. Buğdayları dili ve davranışlarıyla istemiş benden. Kaptırır mı
şimdi önündeki yiyeceği?
Kumrular,
çok sevilen kuşlar… Kumrular, tek eşliler… Ölünceye dek eşlerine bağlı
kalırlar. Bu nedenle Türkçemizde birbirini çok seven eşler, sevgililer için “çifte
kumrular” sözü kullanılır.
Eşleri
öldüğünde, sağ kalan eş başka bir kumruyla çiftleşmez. Bu nedenle kumruları
avlamak, türlü nedenlerle onların ölümüne neden olmak bu güzel kuşların soylarını
tehlikeye düşürür. Zaten kentlerde yeni yapılaşma biçimiyle hayvanların yuva yapmaları
zorlaşmakta. Çünkü onlar sık yapraklı ağaçlar ve çatı altlarındaki oyuklarda,
oluklu kiremit altlarında yuvalanır. Yeni yapılarda oluklu kiremit
kullanılmamakta. Ayrıca çatı altlarındaki oyuk ve aralıklar da bulunmamakta. Kentlerde
sık yapraklı ağaçların giderek azalması bu hayvanların yuvalanmasına olanak
vermiyor.
Kumrular
için bir başka tehlike de yırtıcı büyük kuşlar. Kentlerde özellikle martı ve
kargalar, kumruları avlayıp yemekte. Ayrıca kentlerde sayıları hızla artan kediler
ise bir başka tehlike kumrular için.
Kumrular,
ilkbaharın gelişiyle yuvalarını yapar. Yuvayı yaparken eşler arasında elbirliği
zorunluluk... Yuvanın yapılmasından sonra çiftleşir bu güzel kuşlar. Çifteleşmeyi izleyen on dört gün içinde iki
yumurta yapar dişi. Yumurtlama işi bitince dişi, kuluçkaya yatar. Kuluçka
süresi on iki gün sürer. Bu süre içinde dişi kuş, yuvadan hiç ayrılmaz. Yumurtaların
üstünde yatarak onların sıcaklığını korur. On ikinci günün sonunda iki yavru
yumurtadan çıkar. Yavrular doğduklarında tüysüzdür. Giderek tüylenirler. Yavru
kumrular, annelerinin gagalarından çıkardıkları “güvercin sütü” denen salgıyla
beslenir. Bu, onların hızlı gelişmesini sağlar. Biraz büyüdüklerinde anne ve
babasının getirdiği yemlerle karınlarını doyururlar. Bir aylık olduklarında
tamamen tüylenen yavrular, yuvadan uçar.
Kumru
çifti, yavruları yuvadan ayrıldıktan sonra ikinci kez çiftleşir. Bir yılda ikinci
kez yavru büyütür sevginin simgesi bu kuşlar.
Kumrular;
buğday, mısır, kenevir tohumu ve böcekler gibi yiyeceklerle beslenir. Onlara
ekmek yerine bu yiyecekler vermek en doğrusu. Gerçi ekmek de yerler. Ancak
mayalı yiyecekler, onlara zarar verir. Bu nedenle olanak buldukça cam önlerine
doğal yemler bırakmak en güzeli.
Kumrular,
güvercinlerin bir alt türü. Yani akrabalar… Kumru Ayşe’nin güvercinleri
kovması, annelik güdüsünden. Çünkü onun yuvasında yiyecek bekleyen yavruları
var. Yeryüzünde annelik güdüsünün üzerinde daha güçlü bir duygu yok! Bir anne,
yavrusu için her türlü tehlikeyi göze alır. Kumru Ayşe’nin yürekliliği de
bundan. Dünyada annelik gibisi var mı?
Adil
Hacıömeroğlu
22
Haziran 2025
Kalemine Efendi Kalan, Adil öğretmenim,
YanıtlaSilAnne kumrunun savaşı benzetmesi etkileyici. Annenin piyasada yavrusu için seçici davranışı, sanki her gün bir teşhir alanı gibi – samimi ve
“Yiyecek savaşı” anlatınız pazarın karmaşasını güçlü bir anlatımla aktarıyor, ama bu karmaşa içinde annenin gücünü, seçiciliğini ve hassasiyetini ön plana çıkararak okuru sizin açıdan duygudaşlık kurmaya yönlendiriyor.
Keyifli ve samimi bir yazı. Değerli öğretmenim ellerinize sağlık🍀👏Çiçek,domates, salatalıkların, biberlerinizin kokusu geldi.Annenin yiyecek konusundaki tutkusunu çok güzel dile getirmişsiniz. Okuyucu sizinle avuç avuç kumrulara yem veriyor gibi hissediyor..
Ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏Kaleminizin gücü var olsun.🙏🏻🍀💐👩Keyifli pazarlar