Kadın
ve erkeği eş yapan ev kurmalarını sağlayan şey, birbirlerine karşı duydukları içten
saygı ve sevgidir. Sevgi ve saygının olmadığı bir yerde kadınla erkek eş
olamaz. “Eş” demek, “eşit” demek. Eşit olmak için de sevgi ve saygı, bir
evliliğin iki temel direği olmalı. Bu direklerin üstünü örten çatı da güven...
Kimi
zaman kadınla erkek evlenir, ancak eş olamazlar. Bazen biri bazen de ikisi
birden üstünlük yarışına girer. Eşlerden birinin diğerine karşı üstünlük kurma,
onu değiştirme ya da küçümseme, adım başı karşısındakine kusur bulma tavrı evlilikleri
çatırdatır. Ne yazık ki böyle bir tutum, çocuklara kötü örnek oluyor. Onların
tinsel gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor.
Eşler,
zaman zaman çocuklarının gözü önünde birbirlerini içtenlikle övmeli. Bir eş,
diğerine ne kadar değerli ve güzel özelliklere sahip olduğunu, onunla evlendiği
için ne denli şanslı olduğunu söylemeli. Bu; çocuk için mutluluk, güven, erinç
ve geleceğe uzanan sevgi, saygı, güven ve umut yolu olur. Bu yolu açan da kapatan
da anne ve babadan başkası değil. Eşe söylenecek bir çift güzel sözün çocuklarını
nasıl güvenli bir geleceğe yönlendirdiğinin ayırdına varmalılar öncelikle.
Kişi,
eşiyle övünmeli. Övgüleri, çocuğunun yanında dile getirmeli. Bu övgüyü eşe, tüm
içtenliğiyle söylemeli; yapmacık olmamalı. Çünkü çocuklar, içten olamayan
yapmacık davranışları çok kolay fark eder. Unutmamalı ki çocuk söylenene değil,
yapılana bakar. Onun için sözden çok, davranış etkili. Bu nedenle davranışlar
ölçülü, içten, etkileyici ve örnek olmalı. Övgüyü dile getiren eşin duruşu,
bakışı, ses tonu, beden dili, el ve kol devinimleriyle yüzünün biçimi çok
önemli. Bütün bunlar doğallık ve içtenlikle birleştiğinde çocuk etkilenir
bundan. Böylece çocuk, yaşadığı doğru, içten, mutlu anne ve baba ilişkisine
bakarak gelecekteki kendi ilişki örneğini şimdiden oluşturur belleğinde.
Ne
yazık ki bazı anne ve babaların birbirlerini, çocuklarının yanında kötülemeleri
geri dönüşü çok zor olan tinsel kopmalara neden olur. Eşlerden biri bunu yaparken
asıl zararı, biricik yavrusuna verdiğini bilmeli.
Çocuk,
anne ve babasının ilişkisine bakarak erince, tinsel dinginliğe kavuşur. İçinden
“Benim annem/babam iyi biri. İyi ki onların çocukları olmuşum.” der. Bu da onun
gelecekte kuracağı evin temelini oluşturur.
Anne,
çocuğa: “Bugün baban, seni gezdirmek için işini gücünü bıraktı. Zamanını, senin
gezip eğlenmen için kullanacak. O, olmasaydı bir kanadımız kırık kuş gibi olur,
uçamazdık.” dediğinde o küçük yürekte filizlendirdiği mutluluk fidanının
köklerinin ne denli derinlere gideceğini bilmeli, dallarının da geleceğe
uzandığını.
Baba,
çocuğuna: “Annen, senin için olağanüstü güzel giysiler seçti. Bunu kutlamak için
de senin sevdiğin yemekleri pişirdi. Annen, her saatini bizler mutlu olalım
diye harcıyor. O olmasa bir yanımız eksik kalır.” dediğinde, yaşamındaki en önemli
varlığının içinde nasıl bir sevgi, güven duygusu oluşturduğunun ayırdına
varmalı.
Çocuk,
emeğe saygıyı evinde öğrenir. Anne ve babanın birbirlerinin yaptıkları işleri
övmesi, çocuk için değerli, vazgeçilmez, iyi bir örnek. Pişirilen bir yemeği,
düzenlenen bir sofrayı, hazırlanan bir izlenceyi, gidilecek bir geziyi övgüye
değer bulmak; çocuk için çok önemli. Bir iş için harcanan emeği, akıtılan
alınterinin değerini bilip karşısındaki eşe “Sağol” demek, çocuğun emeğin
değerini bilmesini sağlar. Bu da onda duygudaşlığı geliştirir.
Bir
evde saygı, sevgi kadar önemli. Eşler arası ilişkide saygılı bir dil
kullanılması, çocuğun tinsel sağlığı için çok gerekli. Eşler arasında saygının vazgeçilmezliğini
yaşayarak öğrenen çocuk, gelecekte kuracağı yuvanın temelini saygıyla atar.
Saygı gösteren, saygı görür; düşüncesi doğrultusunda önemli bir yaşam ilkesini
benimser bu yolla.
Eşe,
çocuğunun yanında söylenecek bir “Sağol” sözcüğünün onun tinsel sağlığı
üzerindeki büyük etkisi açıkça görülebilir. Bu nedenle günlük yaşamada eşinden
bir “Sağol” demeyi esirgemenin ev yaşamının büyük eksikliği değil mi?
Çocukların
rol modellerle büyüyüp kişilik kazandıkları gerçeğini, usumuzdan çıkarmamalı. Bu, anne ve babaların vazgeçilmez gerçeği.
Eşlerin birbirinden esirgediği övgüler; aslında çocuklarının içinde yeşerecek
olan ve onun yaşamının tümünü etkileyecek sevgi, saygı, güven, umut, dayanışma
fidanlarını soldurur. Bu da eşlerin çocuklarına yaptıkları en büyük kötülük…
Eşe
yapılan övgüler, çocuğa ve ailenizin geleceğine yaptığınız büyük bir yatırım.
Anne ve babanın çocuklarının yaşamına küçük bir dokunuşla nasıl büyük, sağlam,
önemli bir işi başarabileceklerinin örneğidir bu. Bu nedenle eşler, hem
birbirlerine karşı özverili olmalı hem de çocukları için.
Unutulmasın
ki bugünün kötü insanları, cana kıyanları, toplumun erincini kaçıranları, mutsuz
bir yaşam sürdürenleri, sağlıksız bireyleri, psikiyatristlere koşanları,
çevresine yaşamı zehir edenleri, yaşamı boyunca sevgiyi tatmayanları, yaşamın
her alanındaki saygısızları, başarısızlıktan başarısızlığa koşanları, kendisiyle
barışık olmayanları, (dilim varmıyor ama) suç makinesi olanları dün birer masum
bebektiler. Hepsini, bu duruma getiren temelin anne-baba ilişkileriyle
atıldığını üzülerek söylemeliyim.
Adil
Hacıömeroğlu
5 Haziran 2025
öncelikle iki farklı karakterin aynı evi paylaşmaları gerçekten zordur.yani evlilik zor bir iş.peşinen bunu söyleyeyim.evliliklerin çoğu da zorla yürür.yok yani öyle aşk dolu musmutlu evlilikler falan.tabii istisnalar geneli değiştirmez.yani neymiş? evlilik,karı koca olmak sonra anne baba olmak ve bu düzeni pür neşe içinde sürdürmek çok zor.bunu kabul ederek Adil Adalet beyin yazdıklarını irdeleyelim.
YanıtlaSilDeğerli Adil bey aile içinde eşlerin birbirlerine sevgi saygı nezaketle yaklaşmasının mutlu evlilik için şart olduğunu söylüyor.itirazı olan olur mu? hayır.ne güzel yazmış değil mi? sonra ne diyor değerli yazarımız sevgi saygı nezaketin anlayışın hakim olduğu aile içerisinde büyüyen çocuklar tinsel gelişimini çok olumlu sağlar itirazı olan olur mu? hayır niye itiraz edilsin ki.ne güzel yazmış üstadımız.Bu yazdıklarına katılmayan çıkmaz.Net.
Amma gerçek hayatta kalemin kağıda yazdıkları gibi olmuyor.Hele hele çiftler bizim mülayim dediğimiz uysal, herşeye hep olumlu bakan polyanna yapıda değilse.
Peki ne yapmalı.Tahammül edebilmeyi bilmeli.Saygıyı korumayı bilmeli.Sevgi zamanla azalabilir.Ama saygı azalmaya başladımı o evlilik yürümez.Herdaim çatışma alır başını gider.Saygı saygı saygı mutlaka ama mutlaka korunmalı.Evlikik güç savaşı değil güç birliği olmalıdır.
Ve son söz.Aşık olduğun, deliler gibi sevdiğini zannettiğin insanla değil çok çok iyi arkadaş olduğun,dost olduğun,muhabbetinden zevk aldığın,uyumlu olduğun kişilerle evlenin.İyi arkadaşların evlilikleri de iyi olur.
Kalemine Efendi Kalan Adil öğretmenim,
YanıtlaSilÇocuklar,söylenenlerden çok, yapılanları gözlemler ve bu gözlemler onların dünyasında kalıcı izler bırakır.
Evlilik sevgi ve saygının sadece iki yetişkin arasındaki ilişkiyi değil, aynı zamanda çocukların geleceğini de şekillendirir.Yapılan yemeğe eline sağlık sözü, takdir edilmek mana içerir.Çocuklar nasıl görürse ileride eşlerine öyle davranırlar . Bu nedenle, eşlerin birbirlerine karşı duyduğu saygı ve sevgiyi her fırsatta dile getirmeleri ve göstermeleri, sadece kendi mutlulukları için değil, çocuklarının sağlıklı gelişimi için de büyük önem taşır.Eşine saygı gösteren babayı,anneyi örnek alan çocuklarda saygılı davranırlar.
Sevgi dili kalpten olursa karşılığını görür.
SEVGİ
Bir bakışta başlar,
Bir sözle büyür.
Ne elle tutulur,
Ne de gözle görülür.
Kalpte filizlenir,
Sessizce yeşerir.
Sevgi, insana
İnsanı öğretir.
Eşler çocuklarla büyür , gelişir aile olur.Değerli yazınıza teşekkürler.Okumakla kalmayıp uygulamalıyız.Usunuza, ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz.Umutlu , aydınlık yarınlara, sağlıkla , en içten dileklerimle bayramınızı kutlar. Ailenizle nice mutlu bayramlar dilerim🙏🏻💐🙋♀️🌸👩🦰