ÇOCUKLARLA SAĞLIKLI İLETİŞİM NASIL OLMALI?


Anne, baba, diğer aile büyükleri ve öğretmenlerin çocuklarla sağlıklı, doğru iletişim kumaları çok önemli. Büyüklerin küçüklerle kurduğu doğru iletişim, onların tüm yaşamını etkiler. Sağlıklı, uyumlu, üretken kuşakların yetişmesi için farklı kuşakların bebeklik döneminde başlayan sağlıklı iletişimi, çocukların yaşamını belirleyen en büyük etken.

Anne, baba, nine, dede ve diğer aile büyüklerinin çocuklarla iletişimde yaptıkları en önemli yanlış onları tehdit etmeleri. “Yemeğini yemezsen seni oynamak için dışarı çıkarmam.”, “Ders çalışıp ödevini bitirmezsen arkadaşlarınla buluşmana izin vermem.” ya da “Şunu yapmazsan ben de bu önlemi alıp sana kısıtlamalar uygularım.” biçimindeki sözler, sıkça işitilir evlerde. Bu sözler, yüksek sesle çocukları tehdit etmekten başka bir şey değil. Zamanla bu sözler, çok yinelendiği için sıradanlaşıp tehdit özelliğini yitirir. Zaten böyle olunca çocuk da bu tehditlere kulak asmaz. Böylece velinin tehdidi işe yaramaz ve çocuk kendi başına buyruk olarak dilediğince davranır. Demek ki böyle bir dili kullanmak, çocuğa doğruyu yaptırmıyor; tersine onun yanlışını perçinleyip olağan bir davranışa dönüştürüyor. Bundan da anlaşılıyor ki çocuklarla iletişimde tehdidin yeri yok!

Kimi ebeveynler ve öğretmenler, çocuğu sürekli suçlar. Suçlayarak bir kişiye doğruyu yaptırmak neredeyse olanaksız. Suçlama, karşılıklı bir zıtlaşmayı da getirir. Zıtlaşma, kişiler arasındaki iletişimi zayıflatır, giderek iletişimi koparır. İletişimin olmadığı bir yerde anlaşma, öğrenme, birlikte bir şeyler yapma, üretken olma düşünülemez. Bazı anneler: “Bak, beni çok yoruyorsun. Neredeyse tüm zamanımı sana ayırıyorum. Kendime ayırdığım beş dakikam bile yok!”, bazı babalar da “Saçma sapan sorularınla boşuna zamanımı alıyor, beni bunaltıyorsun.” ya da “Her işini ben mi yapacağım, biraz da sen emek harca. Yan gelip yatarak iş yapılmaz. Hazırcısın, çok hazırcı…” sözlerine, çoğu kişi yabancı değildir.

Sürekli çocuğu suçlamak, onunla büyüklerinin arasında olması gereken iletişim köprülerini yakıp yıkar. Aslında bu durum, çocuğun kolunu kanadını kırar. Onun gideceği yolları tıkar. Bu, onun için büyük bir düş kırıklığı yaratır. Ne yazık ki bazı öğretmenler de çocuğu suçlayarak onu eğiteceğini sanır. Oysa her suçlama, çocuğun tinsel sağlığını bozduğu gibi, onun benliğinde derin yaralar açar. Bu nedenle suçlama ve tehdidin, çocuk eğitiminde yeri olamaz.

Bazı anne ve babalar, çocuklarını sürekli eleştirir. Çocuklar; ne yapsa, ne söylese beğenmezler. Bu da çocuğun çalışma azmini, üretme yeteneğini köreltir. Sürekli eleştiri, aynı zamanda çocukta özgüven yitimine yol açar. Bu da onu, başarısızlığa götüren, en büyük neden. Ne yazık ki buna yol açan da ona zarar vermekten uzak durması gereken ebeveynleri, kimi zaman da bazı öğretmenleri. Bu durum, çocukla büyükleri arasındaki iletişimi yok eder. İletişimin olmadığı bir yerde öğrenme, olumlu işler yapma da olanaksızlaşır.

Kimi anne, baba, nine, dede ve öğretmenler çocukları sürekli başkalarıyla kıyaslar. Bu kıyaslamalar, çocuğu yapamama, başaramama duygusunun içine sokar. Doğaldır ki bu da çocukta özgüven yitimini getirir. Özgüveni örselenip yok olan bir çocuğun başarılı, mutlu ve tinsel açıdan sağlıklı olması olanaksız. Çocuğu, başkalarıyla kıyaslayıp yarıştırmamalı. Yani dünüyle bugünü arasındaki olumlu yöndeki gelişme anlatılarak yüreklendirilmeli çocuk. Böylece onu, kendi gelişim düzeyi içinde değerlendirmeli. Çocuğu başkalarıyla kıyaslamak, onun çalışma azmini, emeğini, başarma isteğini yok eder. Bu davranıştan kaçınmak hem çocuğun hem de ailenin geleceği için olumludur.

Bazı anne, baba ve öğretmenler sürekli öğüt verir. Bu öğütler, çoğu zaman çocuk için bıktırıcıdır. Çocuk öğütle değil, büyüklerinin davranışlarıyla öğrenir. Onu en çok olumlu yönde etkileyecek olan büyüklerinin doğru davranışları. Büyükler, çocuğa örnek olmak için bol bol öğüt vermek yerine, doğru davranışta bulunsalar geleceğimizin güvencesi olan yavrularına daha yararlı olurlar.

Kimi anne ve baba, sürekli buyruklarda bulunur. Kesinlik içeren buyuru tümceleriyle çocuklara, söz hakkı ve seçenek oluşturma hakkı tanımazlar. Buyuru tümceleriyle onları hem duygu hem de düşünce olarak bir cenderenin kıskacına sıkıştırırlar onları. Bu da çocuğu yaratıcı düşünmekten, üretken olmaktan, duygularını açıkça dile getirip göstermekten alıkoyar. Bu, çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük değil de nedir?

Gözlerini dünyaya büyük umutlarla açan çocukları umutsuz, zevksiz, sağlıksız, başarısız bir yaşama tutsak eden büyüklerinden başkası değil. Bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları yanlış davranışlar yüzünden en değerli varlıklarını mutsuzluk, özgüvensizlik, başarısızlık bataklığında debelendiren ne yazık en yakınları. Çocukların uzun, umutlu yollarını açmak ve onları mutluluğa götürmek aslında çok kolay. İşin kolayı varken yanlış olan zoru yapmak niye?

                                                         Adil Hacıömeroğlu

                                                         13 Haziran 2025

 

 


1 yorum:

  1. Kalemine Efendi Kalan , Adil öğretmenim,

    Ebeveynlerin ve eğitimcilerin çocuklarla kurduğu iletişimin, onların duygusal ve psikolojik gelişimi üzerindeki derin etkisini vurgulayan önemli bir anlatım olmuş👏👏Eleştiri çocuğun benlik saygısını düşürür.
    Çocukların başkalarıyla kıyaslanmasının, onların kendilerini değersiz hissetmelerine ve özgüven kaybına yol açar. Her çocuğun bireysel gelişim hızına saygı gösterilmesi gerekir.
    Çocukların, büyüklerinin davranışlarını örnek alarak daha iyi öğrenebilirler
    Çocukların duygularını anlamaya çalışmak dinlemek sağlıklı iletişimin temel taşlarındandır.Çocuklarla açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurmak, güvenin inşa edilmesine yardımcı olur.Çocukların olumlu davranışlarını ödüllendirmek ve takdir etmek, onların bu davranışları tekrarlamalarını teşvik eder.
    Ebeveynlerin ve eğitimcilerin, çocuklara örnek olacak davranışlar sergilemesi, onların öğrenme süreçlerini olumlu yönde etkiler.
    Değerli yazınız çocuklarla sağlıklı bir iletişimin, onların duygusal ve psikolojik gelişimi için ne denli önemli olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin, tehdit, suçlama, eleştiri ve kıyaslama gibi olumsuz iletişim biçimlerinden kaçınarakduygudaşlık, açık iletişim ve olumlu pekiştirme gibi yöntemleri benimsemeleri gerekiyor.Bu yaklaşım, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmelerine ve toplumda olumlu bireyler olarak yer almalarına katkı sağlar.
    Usunuza, ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz💐🙏🏻

    YanıtlaSil