Kavak,
Anadolu bozkırının yalnız ağacıdır. Bazı akarsu vadilerinde söğütle dostluğu
imrenilecek durumdadır. Ancak bu, onun yalnızlığını gidermez. Su kıyılarında kendiliğinden büyür. Suyu gören
kavağın insana fazlaca gereksinimi yok. Kavağın olduğu yerlerde genellikle
yerleşim alanları da bulunur. Kavakla insanı bir araya getiren sudur. Uçsuz
bucaksız bozkırlarda yaşamın belirtisidir o.
Kavak ağacı hızlı büyür, çabuk yetişir,
fazla emek gerektirmez. Güneş ve su yeter. Kavak dalını kesip sulak bir yere
dikerseniz tutuverir. Son yıllarda sulak ovalarda modern yöntemlerle
yetiştirilmekte. Ağaç sanayinin vazgeçilmezlerinden. Anadolu deyince titrek
kavak akla gelir. Uzun saplı yaprakları rüzgârda adeta dans eder. Bozkırda her
tür kuşun ev sahibidir. Yazın sıcağında kavrulanlar, onun gölgesinde
serinleyerek soluklanır.
Odunu çabuk yanar, ısıtmaz, tüter. Yoğun
dumanı, onu yakacak olmaktan kurtarır.
Anadolu insanı, kentlere göçmeye
başlayınca birçok şeyle birlikte kavağı da yanında getirir. Genellikle
gecekondusunun, plansız yapılaşan mahallelerde apartmanının bahçesine diker
Anadolu'nun yalnız ağacını. Kolay yapılan gecekondunun yanına, kolay yetişen
bir ağaç...
Kara, rüzgâra dayanamaz; narindir, kolayca
kırılıverir belinden. Bunun için kentlerde evlere, arabalara yanından geçen
insanlara zarar verir. Yaralanmalara, hatta ölümlere neden olabilir. Baharda
polenleri ve bunları taşıyan pamukçukları astımlılara, alerjisi olanlara zarar
verebilir. Bu nedenle kent ağacı değildir kavak. Dünya Sağlık Örgütü
kentlerdeki kavakların kesilmesi, yeniden dikilmemesi yönünde karar aldı.
Çarpık kentleşmenin simgesi olan kavağın
yerini şimdilerde palmiye almakta. Yabancı adlarla kurulan sitelerin
bahçelerinde toprağımıza, iklimimize, havamıza, yabancı bir ağaç palmiye. Sıcak
iklimlerin, çöllerin ağacı. Gövdesi, dalı, budağı, yaprağıyla biçimsiz bir
ağaç. O, İstanbul'a alışamıyor, İstanbul da ona. Göveremiyor Marmara'nın bitek
topraklarında yedi veren ikliminde. Kuzey rüzgârlarına dayanamıyor. Soğuk, kış,
yağmur feleğini şaşırtıyor palmiyeye. Güneşimiz de yetersiz kalıyor ona. Ancak
hızla varsıllaşan uydu kentlerin yapsatçılarının görgüsüzlüğünü simgelemekte.
Kent ağaçları iklime uygun olmalı. Güzel
kokmalı; bir emeğin, zevkin ürünü olmalı. İstanbul gibi uygun iklimli, bitek
topraklı bir yerde kavak ve palmiyenin sözü edilir mi? Hele manolya, çınar,
ıhlamur, mimoza, erguvan, iğde, akasya, meşe, akçaağaç, gülibrişim, dişbudak, atkestanesi,
çitlembik, karaağaç... Varken. Bin bir çeşit meyveyi saymaya gerek var mı?
Kavak, yoksulluğun yeşiliydi, palmiye de
varsıllığın. İkisi de zevkten, anlamdan, kentten, emekten uzak. Tek düzelik var
ikisinde de. Doğanın sunduğu bin bir tür ağaçtan ikisine mahkûm olmak, bir
çiçekle yaz getirmek değil mi? Bu durum; toplumsal, siyasal yaşamımıza da
yansımakta. Tek boyutluluğa saplanıp çeşitliliği yitiriyoruz. Aşkta da böyle
değil mi? Yaratıcı olmadan her günü aynı yaşayarak aşk göğerir mi insan
yüreğinde.
Adil Hacıömeroğlu
11 Haziran 2012
evet anadolunun ortasında ülkemizin başkenti ankara gece kondu semlerinin veya kenar semtlerinin ağacı olmaktan uzak kalmıştır kavak..su ister ancak sulak olan bölgelerde bilhasa atatürk orman çifliği bölgesinde ve cİvarıda bulunurdu.hatta kavak agacından yapılan çamaşırlık yeşermiş ve kavak yeniden oluşmuştu.Ankara iklimine ugun ençok görülen ağaç akasya ağacıydı kı sokak kenarlARINDA şehrler arası yol kenarlarında bolca gölgelik ağacı olarak yetişirdi.hattta çocukken beyaz çiçeklerini çok yemiştik akasyanın.ballıydı.diğer ağaç çesitlerl az olmakla birlikte ıhlamur ağaları vardı.ayrıca yabani kestane ve çınar ankaranın ser kışına dayanıklıydı.maalesef malum B.Şehir belediyesi tarafından rant ve yol genişletme alt geçit nedenleriyle kasilen bu anadoLu iklimine ygun ağaçlar sökülmüş yerine binlerce dolar ödenerek ithal edilen anacak iklime uymayan ağaçlar getirilip dikilmiştir.bu ağaçlar vatanından yurdundan uzak ankara iklimine adepte olamamış maalesef kurumuştur. bu suretle bilinçsiz ve araştırma yapılmadan ithal edilen bu ağaçlar yüzünden halkın cebinden çıkan paralar da boşa gitmiştir.ağaç canlı bir v
YanıtlaSilarlıktır.toprağını severse yetişir büyür.toprağından koparılıp başka bir toprağa nakli halinde ölür.her ağaç toprağında özgürce yeşerir bizlere huzur verir.
M:K:AKAY
Saygın Öğretmenim.
YanıtlaSil"Kavak ve Palmiye" başlıklı yazınızı beğeniyle okudum.
İstanbul Belediyelerinin bilimden, kültürden uzak "ben yaptım oldu" mantığıyla yaptığı uygulamalardan -kanımca- en olumsuzu, İstanbul'un çınarlarını erguvanlarını yok etmek, yerlerine "dışalım" yöntemiyle ve yüksek fiyatlar ödenerek edinilen, ülkemiz iklimine yabancı türleri dikmesidir. Adına "kâr" denen, gözleri "kör" eden bu çıkarcılık duygusunun insanoğlunu bilimden böylesine uzaklaştırıyor oluşune denli üzülsek azdır!
Saygın Öğretmenim. Yalnızca çınar, eruvan, ıhlamur, meşe, gülibrişim ağaçları yok edilmiyor İstanbul'da. Çiçekli süs çalıları adıyla tanımlanan "forsitya, filbahri, mahonya, kartopu, aralya, sidonya, defne, taflan, yasemin ve kelebek çalıları gibi her biri olağanüstü görkemli yeşidoku da yok edilmekte...
Görgüsüzlerce dikilmiş Palmiye ve lale'li İstabul, biz gerçek İstanbulluları kaygılandırıyor. Güzel lkemizde yalnızca bilge önder ATATÜRK'ün yaptıkları değil, ülkemizin doğal güzellikleri de yitip gidiyor...
Çok teşekkür ederim bilgiye dönüşüp kaleminizden dökülen sözcüklere...
Erinç ve gönenç içinde kalın!
İBB'nin önceki Park ve Bahçeler Müdürlüğü müdürlerinden Tarık KONAL.
Kaleminize sağlık hocam, Belediyeler kentlerin yeşillendirilmesinde maalesef sağlıklı çözümler getirmiyorlar. Sıcak iklimli İzmir'imiz kavak ve palmiye ağaçlarıyla ünlüdür. Kent de, insanı da, ağaçlar da birbirinden memnundur...
YanıtlaSilSayın blog kullanıcısı sitenizi çok beğendiğimizden Çöp konteyner ekibi olarak sitenizin başarılarınızı devamını dileriz.
YanıtlaSilPalmiye sobada yanarmı
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı , iyi fikirlerinizden kent yönetiminde olan duyarlı kişiler yararlanmalı ve uygulamalılar . Bizim memleketimizde de kavak ağaçları dere kenarlarında ve sulak alanlar da yetiştirilir.Büyüyünce satılır okuyan öğrencilerin ihtiyacı kazrşılanır aile bütçesine katkı sağlanırdı.Ağacın her çeşidi , iklimine ve yöresine göre yetişirse verimli olur. Değerli, Adil Öğretmenim us’unuza , emeğinize sağlık.Varolunuz👏🍀🌳🙏🏻💦🍀🌿🌹Fulya Karaarslan
YanıtlaSil