Gezi
Direnişi’nin tüm yurda kök saldığı ve Taksim Komünü’nün yaşama geçirildiği
şanlı günlerde Türkiye Basketbol Birinci Ligi’nin de finali oynandı. Tarih 15
Haziran’dı. Final serisini Galatasaray kazandı. Galatasaraylılar, yirmi üç yıl
sonra gelen şampiyonluğun mutluluğunu yaşamaktaydılar. Ulusal takım oyuncusu
Cenk Akyol da öyle.
Final
serisinin son maçında Banvit’le karşılaşmıştı Galatasaray. Maç bitiminde
televizyon kameraları sporcuların sevinçlerini görüntülemek için yarışmaktaydılar.
Birden mikrofonlar yıldız oyuncu Cenk Akyol’a uzatıldı. Akyol, NTV mikrofonunu
diğerlerinden ayırıp yere attı ve sevincini anlattı. Tüm izleyenlerle
duygularını paylaştı genç sporcu.
Cenk
Akyol, NTV’ye karşı tavrını “Tüm Türkiye’nin üzüntüyle takip ettiği Gezi Parkı
olayları sırasında sessiz kalan bir televizyon kanalına kendi özgür irademle
konuşmama hakkımı kullandım. Konuşmak kadar bazen konuşmamak da demokratik bir
tepkidir, saygısızlık değil.” sözleriyle açıkladı.
Türkiye’nin
en büyük ikinci toplumsal olayını (Birincisi Kurtuluş Savaşı’dır.) görmezden
gelerek yemek programı yayımlayan NTV’ye karşı böyle bir tavrın gösterilmesi sorumlu
yurtsever bir bireyin yapması gerekendir. İktidar yanlısı yayın yapmayı “özgür
gazetecilik” diye yutturan bir televizyon kanalının yanlışını yüzüne vurmak
yurttaşlık görevi.
“Sen
misin iktidar yanlısı televizyona konuşmayan, o zaman ulusal takımada
giremezsin.” Düşüncesiyle Cenk Akyol ulusal takım kadrosuna alınmadı. Formunun
zirvesinde olan bir oyuncunun kadroda olmaması herkesi şaşırttı. Akyol da
şaşırdı tabi ki. İlgilileri aradı, aldığı yanıt ise ilginçti. “Devlet” Akyol’un
Avrupa Şampiyonasına katılmasını istememişti. Sportif nedenlerle değil, siyasal
tavırla başarılı bir sporcu ulusal takımın dışında bırakılıyordu.
AKP
camiye, okula, kışlaya, yargıya, polise, sanata, kültüre, bilime siyaseti
bulaştırır da spor bunun dışında kalır mı? AKP; her alanda olduğu gibi sporda
da Türkiye’yi bölmekteydi. Bu nedenledir ki son yıllarda dopingli sporcular
artmış, başarılar ise azalmıştır. Ülke çıkarlarını, dar kafalı particilik
uğruna harcayan bir zihniyetten başka bir tavır beklenemezdi zaten.
Cenk
Akyol, gösterdiği duyarlılıkla “dev adam” olduğunu kanıtladı. Spor tarihinde ve
Türkiye’nin onurlu bir direnişinde saygın yerini aldı. Kahramanlar zor günlerde ortaya çıkar. O da
diktatörlüğe karşı özgürlüğün, halkın yanında yerini aldı. Akyol’u ulusal
takıma almayanlar mı? Onlar tarihe yüreksiz cüceler olarak yazıldılar. Kişi,
duygu ve düşünceleriyle birey olur. Ahlaklı sporcu, ahlaksızlığa, haksızlığa
karşı çıkıp formasını terletendir.
Adil
Hacıömeroğlu
20
Temmuz 2013
Adil Bey, değindiğiniz konu belki de herkesin gene kafasını kuma gömmeyi tercih ettiği nokta. merak ediyorum, bu gezi ruhu Cenk Akyol'a neden uğramadı? Masaya üç kez vurduğunda mı anlayacağız ruhun geldiğini?
YanıtlaSilBelki benimki bir tür paranoya ama milli atletlerimizin her başarılarının ardından ilaçlı çıkmasına aklım ermiyor. Her birisinin spor yaşamı teker teker söndürülüyor. Peki bu çocuklar bu kadar aptal olabilir mi sizce,göz göre göre bu ilaçları kullansınlar?