Futbola
çok uzak değilim. Onu bir seyirlik olay olarak görür, arada sırada gittiğim
maçlarda zevki ön planda tutarım. Yenen
ve yenilen takım umurumda değildir. Futbol adına iyi hareketler beni coşturur.
İzleyicilerin tezahüratlarını can kulağıyla dinlerim. Yıllar önce
öğrencilerimin ısrarıyla İnönü’de Beşiktaş maçına gittim. Hem de Çarşı
tribününün ortaya yerinde oturduk.
Tezahüratları dinlemekten maçı izledim dersem yalan olur. Çarşı;
yaratıcı, üretken şarkılarıyla, sloganlarıyla benim hayranlığımı kazandı o gün.
Özellikle sosyal ve siyasal olaylara olan duyarlılıkları benim hayranlığıma
neden oldu. O gün bugündür Çarşı’yı dinlemek için yılda birkaç kez Beşiktaş
maçlarına giderim.
Gezi
Direnişi’nin en renkli gruplarından biri şüphesiz ki Beşiktaş Çarşı Grubu’dur.
Direniş’in dönüm noktası olan 31 Mayıs gecesi Çarşı Grubu Gezi Parkı’na geldi.
Gezi’ye girmek isteyenlere karşı polis tüm acımasızlığıyla saldırmaktaydı.
İşte, o gece Çarşı, Gezi’ye girdi. Hem de onca biber gazına, copa, zehirli suya
karşı koyarak. Ne yazık ki o gece Çarşı’nın olduğu tarafta değildim. Bu nedenle
de üzgünüm. Biz de farklı bir noktada biber gazı yemekle meşguldük.
Çarşı,
Gezi’nin en disiplinli gruplarından biriydi. Slogan üretmedeki yaratıcılıklarını
burada da gösterdiler. Bazı sloganları, Direnişin simgesi oldu. “Sık bakalım,
sık bakalım, biber gazı sık bakalım. /Kaskını çıkar, copunu bırak, delikanlı
kim bakalım?” Bu sözler ezgisiyle birlikte söylendiğinde milyonlar coşuyordu.
“Beşiktaş
Çarşı, faşizme karşı!” haykırışı ise bir
başka güzel. AKP despotizmine karşı yükselen bu ses, halkın özgürlük arayışının
bir çığlığıydı.
Çarşı’nın
gerek Gezi’de gerek Beşiktaş’ta gerekse Dolmabahçe’de polisle karşılaşmaları
halk arasında birer kahramanlık öyküsüne dönüştü. Halk sevdiği, güvendiği, özverisini
gördüğü kişi ya da grupları kahramanlaştırır. İşte, Çarşı da Gezi Direnişi’nin
kahramanları arasında yerini aldı.
“Taksim
Komünü” kurulduktan sonra Çarşı’nın “Taksim’i aldık, sıra Messi’de!” pankartı
her yana yayıldı. Sosyal medyada günlerce paylaşıldı. Güzel bir ülkede ne kadar
güzel insanlarla yaşamaktayız. Şu söze bakın! Zekâ, akıl, hiciv, mizah,
yaratıcılık dolu bir söylem. Hedefi büyük tutan bir anlayışın azmi. Sorunları
çözmede, başarıya ulaşmada gösterilen bir kararlılık ve inat. Futbol eğlencesiyle
vatana hizmetin sorumluluğunu bir potada eriten ustalık.
Çarşı
Grubu, Taksim’e girerken Galatasaray ve Fenerbahçelilerin saygı, sevgi, biraz
da kıskançlık dolu karşılamasını görmeliydi herkes. Türk futbol tarihinde ilk
kez ezelim rakiplerden ikisi diğerini olumlu tezahüratla karşıladı ve
alkışladı. Fenerbahçe ve Galatasaraylıların, Çarşı grubu 8 Haziran günü Taksim’e
girerken “Çarşı, sen bizim her şeyimizsin!” bağırışları yüreklerden kopup gelen
bir sevgi seliydi. Bir hakkın, haklıya teslimiydi. Emeğe duyulan saygının çığlığıydı.
Çarşı üyelerinin gözleri buğulu, mutlu yüz ifadeleriyle ezeli rakiplerinin bu
bağırışına alkışla yanıt vermesi ise görülmeye değerdi.
Futbolu
sömüren asalak siyasetçinin, kulüp yöneticilerinin çıkarları uğruna böldüğü,
düşmanlaştırmaya çalıştığı taraftarları Gezi Direnişi birleştirdi. Bundan sonra
bu birliği bozdurmamak gerek.
Vatan
ve insanlık söz konusu olduğundan gözünü kırpmadan, kararsızlık göstermeden
kedini TOMA’nın önüne atan Çarşılılar gönlümüzde hak ettikleri yeri aldılar. Bu
konuda birçok kişiye de örnek oldular.
Adil
HACIÖMEROĞLU
17
TEMMUZ 2013
Adil Bey, ben yıllarca futbola en ufak bir sempati duymadığım gibi fanatik taraftarı aşağılamış birisiyim.Futbolculara ödenen paralar, klüp yönetiminde dönen ayak oyunları, şikeler, kavgalar... Ancak Çarşı her zaman diğer takımlardan daha farklı olarak zekice bir tutumla var oldu. Beşiktaş taraftarı zekidir veya Beşiktaş'ta yerleşik bulunanlar zekidir gibi bir saptama değil bu ama belli ki kulübün altyapısı farklı. Buna açıklama getirecek olanlar Beşiktaşı ve geçmişini yakından tanıt-yanlar olmalı. Benim ise en çok üzüldüğüm bir tane bile maç sloganı bilmemiş olmam.Sokakları dolduran o gür ,ritimli ve coşkulu sesler taraftarın özverisi ve bilinciyle birleşince ortaya mükemmel bir memleket tablosu çıkardılar...Futboldan nefret eden ben Beşiktaşlı oldum...Çarşı'nın duruşundaki güzelliği anlatan yazınız için size teşekkürler
YanıtlaSil"Günün birinde bir takımın taraftarının taraftarı olacağım aklıma hiç gelmezdi." Çarşı, başka takımların taraftarlarına veya takım tutmayanlara bu ve bunun gibi hayranlık ve övgü dolu sözleri sarfettirmiş önünde eğilesi bir gruptur ve yine günün birinde grup olmanın ötesinde artık polisine güvenini yitirmiş halkın "Alo 155" yerine "Alo Çarşı" hattına her türlü güvenlik desteği için bağlandığını duyarsak bu hiç de sürpriz olmayacaktır.
YanıtlaSilFaşist saldırılara karşı halkını koruyan, kendilerini siper eden bu kahraman gruba şahsım ve ülkem adına minnettarım, emekleri için şükran borçluyum.
Antrenörlük yıllarımda beşiktaşın alt yapısı ile çok yakın temaslarım olmuştuı .70 li yıllarda tabandan tavana doğru verilen emeklerde jüniörlerden yıldızlara ,yıldızlardan gençlere ve klasmandakli a takımlarına alt yapıdan oyuncu yetiştirmenin de öncülü ğ ü beşiktaş sayesinde yurda yayılan bir çalışmadır .Fenerbahçede kapitalist eğilimler Galatasarayda aristokrat tavırlar beşiktaşa ise halk takımı anlamında yakıştırılan arabacılar deyim,inden hiç gocunduklarını görmedim ve beşiktaşın bu duruşu bende hep hayranlık uyandırmıştır ..Şeref stadındaki çalışmalarımız belki o dönemde Alibeyköy'de yetişen gençlerin İnönüde top oynayabilmeleri imkanlarını da o alt yapıdaki çocuklara sunan beşiktaş külübüne bir fenerbahçeli olarak teşekkür ederken aklıma BUKET UZUNER in" insanlar muhitlerinin yansımasıdır " demesinin hayata yansıyan yüzü de ÇARŞI gurubudur .Yazılacak çok şey vardır lakin ben bir başka yüzzünü yazmak istedim olayın .Saygılar ve selamlar gönderiyorum bakmasını ve görmesini bilen göz ve gözlemcilere . Şeref Öztürk Usta .
YanıtlaSil