Atatürk
öldü, dediler. Kurtarıcılar ölür mü hiç? Bilmezler ki Atatürk ölümsüzdür.
Milyonlar,
saat dokuzu beş geçe yine soluklarını kesecek, gözyaşlarını akıtacak. Nabızlar
atmayacak bir süre.
Birkaç
dakikada koca bir tarih, buğulu gözlerin önünden akıp gidecek. Kimi Çanakkale’de,
kimi de Sakarya’da görecek onu.
Kimimizin
kulaklarında çınlayacak “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” haykırışı.
Kimimiz,
İzmir’de karşılayacağız onu, ellerimizde çiçeklerle. Sevinçten hıçkıracağız,
gözyaşlarımız Ege’nin uygarlık kokan sularına karışacak.
Kimimiz,
Selanik’te doğduğu evin sofasında oturup kalacağız. Hayallere dalarak Askeri
Rüştiye’den eve dönen Mustafa’nın gururlu gülüşüyle aydınlanacağız.
Kimimiz,
Libya ve Suriye çöllerinde at koşturacağız onunla sömürgeci ordularına karşı.
İhanetin diz boyuna çıktığı, Mehmet’in kanının çöl kumlarında gelincik olduğu, geceleri
yıldızların gökyüzünde donduğu, gündüzleri taşın kavrularak çatladığı yerde
kahramanlık türküleri söyleyerek Atatürk ordularının birer askeri gibi süngü
takacağız birlikte.
Kimimiz,
Samsun’da demirleyen Bandırma Vapuru’nun güvertesinden el sallayacağız sonsuz
ufuklara. Havza’dan Amasya’ya yürüyeceğiz mutlulukla. Erzurum’da kuş olup
uçacağız onunla Anadolu içlerine doğru. Sivas yollarına düşeceğiz gece
ayazında. Ankara yolunda, Gençlik Marşı’nı söyleyeceğiz gırtlağımız
yırtılırcasına.
Kimimiz,
Keklikpınarı’ndan Ankara’ya gireceğiz onunla. Aralık soğuğunda üç bin atlı ve
yaya seymenle kılıç üşüreceğiz gökyüzüne. Seymenler, tüm heybetleriyle
oynayarak yürürken Ulus Meydanı’na onlarla toprağı kutsayacağız.
Kimimiz,
Hacıbayram’da duaya durarak en güzel dilekleri dileyeceğiz Tanrı’dan.
Kimimiz,
öğretmen olacağız karatahta başında, ışık saçmak için kör karanlığa. Küçücük
bir ışıktan bir güneş yaratmak için çalışacağız onunla.
Kimimiz,
Alpullu ve Uşak’ta demli bir çayda şeker olacağız tadımlık. Kayseri’de
ürettiğimiz ilk uçakta kanat olacağız, güvercinlerle maviliklere karışmak için.
Nazilli’de basma dokuyan kızların ellerde kınalanıp kurban olacağız vatana.
Kimimiz,
demiryollarında kazma sallayacağız Atatürkçe. Sakarya’da, Eskişehir’de
lokomotif ve vagon olacağız maharetli çelik ellerde. Yol alacağız uçsuz
bucaksız bozkırlarda gökyüzüne âşık turnalar gibi.
Kimimiz,
fidan olup yeşereceğiz, kimimiz de tohum olup düşeceğiz toprağa. Boy atacağız
uygarlık savaşında özgürce.
Bazıları
Atatürk’ün öldüğünü sanmaktalar 10 Kasım’da. Atatürk, 10 Kasım’da milyonlarca
tohum oldu, düştü Türkiye’nin bitek topraklarına. Her gün yeniden doğmakta Atatürk.
Yıllar geçtikçe milyonlarca Atatürk fidanı yeşerdi memleket sathında. Göverdi fidanlar,
boy attı.
Onu
öldürmek isteyenler bin kez ölmekteler utançlarından. O ise öldürmek isteyenlere
inat çoğalarak doğmakta, yurdu al bayraklarla donatmakta.
Atatürk’üm;
Anıtkabir, Dolmabahçe, Türkiye’min tüm alanları, anıtları dolacak insanlarla.
Türk Ulusu, sel olup akacak sana. Sen, bu selleri özlemle kucaklayacaksın her
10 Kasım’da olduğu gibi gururla...
Adil
Hacıömeroğlu
10
Kasım 2013
Atatürk'ün yaşamını , üstün başarılarını , bulunduğu ortamları dikkate alarak , ulusumuzun gönlündeki Atatürk sevgisini ; onun , ulusumuzun yüreğinde yaşayan bir üstün kahraman ve eşsiz devlet adamı oluşunu ne güzel anlatmış Sayın Adil Haciömeroğlu . Teşekkürler !.. ÖZGEN KARA
YanıtlaSil