21
Ağustos 2013 günü Suriye’de kimyasal silah kullanılmıştı. Gerek BM’nin, gerekse
tarafsız gönüllü kuruluşların yaptıkları incelemelerde kimyasal silahın
muhaliflerce kullanıldığı anlaşıldı. Gözler, muhaliflerin en büyük destekçisi
Erdoğan-Davutoğlu ikilisine döndü. İnsanlık suçu sayılan bir konuda, AKP
yöneticilerinin suçlanması ilgi çekicidir. Uluslararası planda lanetlenen
böylesi bir suçlamadan kurtulmak hiç de kolay değil.1
“Dünyada şöyle bir oyun oynanıyor; kimyasal
silahlara karşı Suriye'ye yaptırım uygulayalım veya uygulamayalım. Bir defa bu
bir aldatmaca. Niye aldatmaca? Kimyasal silahlarla kaç kişi öldü? Bin beş yüz
kişi. Peki, konvansiyonel silahlarla ne kadar insan öldü? Yaklaşık yüz elli bin
insan öldü. Yani konvansiyonel silahlarla öldüğü zaman önemli değil; ama
kimyasal silahla öldüğü zaman önemli. Sonu ölüm olan her şey önemlidir. Bunu,
biz bir kenara atamayız. Onun için Suriye ile olan ilişkilerimiz bunlardan
dolayı bozulmuş vaziyette ve tabii şu haliyle de Esed gitmedikten sonra buranın
normal şartlara dönmesi mümkün değil.” Bu sözler, RTE’ye ait. 7 Kasım günü
İsveç Başbakanıyla yaptıkları ortak basın toplantısında söylüyor bunları.
RTE’nin durup dururken kimyasal silah severi
olmasının nedeni nedir acaba? Kullanılması insanlık suçu sayılan kimyasal
silahları, göz ardı ettirme çabası nedendir Erdoğan’ın?
Kimyasal silahlar, insanları topluca yok etmekte.
Yaralı kurtulanlar bile yaşam boyu silahların yarattığı etkilerden
kurtulamıyorlar. Kimyasal ve nükleer silahlar kullanıldıklarında yalnızca
insanlara zarar vermiyor; diğer canlıları da yok ediyor. Su, toprak ve havada
kalıcı kirlilikler oluşturmakta. Kimyasal silahların insanlara verdikleri
fiziksel acılar da ayrı bir konu. Onun için bunları kullanmak insanlık suçu.
RTE’ye birinin bunları anlatması gerek, tabi dinlerse...
Suriye’de kullanılan kimyasal silah, bir anda bin
beş yüz kişiyi yok etti. Oysa konvansiyonel silahlarla öldürülenler, iki yıldır
süren bir savaş sürecinde yaşamlarını yitirdiler. RTE, ölülerin toplam sayısıyla
vahşeti tanımlamaya çalışıyor. Bu büyük hata! Suriye’de muhalefet adıyla
örgütlenen teröristlere en büyük silah yardımının AKP hükümetince yapıldığı
bilinmekte. Erdoğan’ın bu konudan kaçışı yok! Her iki silah grubunun altından
AKP çıkmakta.
RTE, Suriye’deki kimyasal silah incelemelerini savsatmak
istiyor aklınca. Bu yolla da kurtulacağını düşünmekte. Yaptığı tam bir şark
kurnazlığı. Türkiye’de bazı seçmenleri yalan ve iftirayla kandıran RTE, bütün
dünyayı bu basit numarayla kandıracağını sanmakta. Hedef şaşırtmayla Suriye
konusunda gündemi değiştireceğini düşünmekte. Sanki dünyadaki tüm ülkelerin
başında birer tane Kılıçdaroğlu ve Bahçeli varmış gibi davranıyor.
Erdoğan’ın durduk yerde Suriye’de konvansiyonel
silahların yasaklanmasını dile getirmesindeki diğer bir amacı da silahlı
müdahaleyi hala düşünmesidir.
Suriye’nin elindeki tüm silahların kontrol
edilmesi ancak bir işgalle olur. Bu nedenle RTE, uluslararası kışkırtmayla
Suriye’ye müdahale hayalleri kurmakta. Ortadoğu politikasının iflas ettiğini bir
türlü kabul etmemekte. Ortadoğu’da kaybeden AKP’nin, Türkiye’de ayakta
kalamayacağını en iyi bilen de Erdoğan-Davutoğlu ikilisi.
RTE, bu konuşmasında yine olayları saptırmakta.
Konvansiyonel ve kimyasal silahlarla ölümler olduktan sonra Suriye ile ilişkileri
bozdukları algısı yaratmakta. Oysa bu ölümler, AKP destekli teröristlerin
Suriye’yi kana bulamasıyla oldu. Bunun da suç ortakları RTE ve arkadaşlarıdır.
AKP yöneticilerinin, Lahey’den kurtulma çabaları
sezilmekte. Bu korkuyla basit senaryolar kurarak yeni itiraflarda bulunacaklar.
Merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söylemekte. Bekleyelim, bakalım,
kulaklarımız neler işitecek, gözlerimiz neler görecek?
Not: 11 Kasım 2013 tarihli Ulus Gazetesinde
yayımlanmıştır.
Adil Hacıömeroğlu
8
Kasım 2013
Suriye'deki teröristlere silah yardımı yapan AKP 'nin çöken dış politikası yetmiyormuş gibi , bir de RTE ' nin ULUSLARARASI LAHEY MAHKEMESİNDE SAVAŞ SUÇLUSU olarak yargılanma olasılığını doğurmuştur. Bundandır ki , RTE , gerçekleri saptıracak eğilimlere yöneliyor ; ancak , dünya ülkeleri , Türkiye'deki gibi kandırılabilecek kesim değil. Zaman ne gösterir , bekleyip anlayacağız. İşte bu gerçeği ayrıntılarıyla anlatan yazısı ile karşımızda Sayın A. Haciömeroğlu . Teşekkürler! ÖZGEN KARA
YanıtlaSilİçeride gündem saptırmaya çalışmak ve yandaş oyları kemikleştirmek belki bir anlamda günü kurtarabilir .Bu yüzyılda bu kadar basiretsiz ve iktidarda kalma uğruna insanlığın düşmanı olabilecek kadar ruhsuz sevgisiz ve de aymaz olmak aklın kabul edebileceği bir şey değil .Diktatörlerin de bir hedefleri vardır ... varmak istediklere yere onları taşıyacak enstrümanları önceden zulasında tutarlar . Bizimkinin böyle bir vizyonu bile yok .Mahalle kabadayıları ağzı ile çevresine yutturabildiği bir tafrası var sadece ..BOYUNUN ÖLÇÜSÜNÜ LAHEY DE ALIR UMUYORUM : Şeref Öztürk Usta .
YanıtlaSil