“Biz sorumluluk makamında, mevkiinde olan muhafazakâr
bir demokrat parti olarak, muhafazakâr demokrat bir kimliğe sahip olarak, bu
ülkede anne babaların, ebeveynlerin, herkesin çocukları bize emanettir. Biz,
kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik,
etmiyoruz. Bazı gazeteler şöyle yazmış, köşe yazarları böyle yazmış, ne
yazarlarsa yazsınlar, dünyada eğitim psikolojisinin içerisinde bunun verimlilik
açısından hiçbir zaman izahı yapılamaz. Biz burada kesinlikle müdahil olduk ve
şu anda yurtlarımızda bu şekilde kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırılması
çalışmalarını hızla devam ettiriyoruz. Şu ana kadar yüzde yetmiş beş oranında
da bunu gerçekleştirdik. (5 Kasım 2013, AKP Grup Toplantısı)”
Yukarıdaki sözler bir başbakana ait. İçinde ne
ararsan var. “Ben, diktatörüm.” diyor burada RTE. Gençlerin ve çocukların
hepsini kendi kulu gibi gören bir anlayışın dile getirilmesidir bu sözler.
Yurttaşların özel yaşamını denetlemek istiyor son
padişah. İnsanların evlerinin içinde neler yaptığını merak etmekte. Kamuya açık
yerleri geçtik, özel yaşam alanlarında insanların kendi istediği gibi
yaşamasını istemekte. Kendi kontrolü ve anlayışı dışındaki bir yaşamı
yasaklamakta.
Yukarıdaki sözlerdeki en vahim bölüm ise olmayan
bir şeyi olmuş gibi göstererek kamuoyunu yanıltmak. Daha açıkçası uydurulan bir
yalandan yola çıkarak insanların yaşamını denetim altına almak. Türkiye’de
devlet yurtlarının hiçbirinde kızlı, erkekli karışık kalınmıyor. Hiçbir iktidar
döneminde böyle bir şey olmamış. Kız yurtlarıyla erkek yurtları ayrı
yapılardır. Bunu tersini söyleyen yalanın kuyruklusunu söyler. Durum böyleyken
yalan söylemek ayıbın en büyüğüdür. Yalan da ahlaksızlık sayılır dünyanın her
yerinde.
AKP iktidarı ve diktatör, kız ve erkek yurtlarının
aynı yerleşke içinde bile olmasına tahammül edemiyorlar. Amaçları kadın ve
erkeği yaşamın her alanında ayırmak. Erkeğin geçtiği yoldan kadını geçirmemektir
istekleri. Kadınları, sosyal yaşamdan soyutlamak için geniş bir AKP projesinin
ilk adımları bunlar.
Neymiş efendim, öğrenci evlerinde karışık
kalınıyormuş. Ev, özel yaşam alanıdır, isteyen istediğiyle kalır. Size ne? Evlerde
kalan öğrenciler, “İmam nikâhımız var ya da muta nikâhı kıydırdık.” deseler sorun
olmayacak değil mi?
Valilik
ve emniyetin öğrenci evlerine müdahale etmesi, en büyük dileği diktatörün. Bu
yolla halk arasında bir muhbir ağı kurmak istemekte. Komşular, öğrencileri
evlerinin gönüllü müfettişi olurlar artık. Kapı dinleyenler, olduk olmadık
zamanda kapı çalıp içeriyi kontrol edenler, bir şey sorma bahanesiyle öğrenci
evlerine dalanlar, giriş ve çıkışlarda öğrencilerin yanındakilerin
fotoğraflarını çekenler, alt katlarda oturanların açık perdelerinden içeriyi
gözetleyenler... Akla, hayale gelmedik yöntemler kullanır mahallenin ahlak(!)
müfettişleri. Özel yaşamın kutsallığına darbe vurmak için bir yarış başlattı
RTE.
Zihniyeti bozuk bu siyasetçiler için “kutsal
sözcüğü de bir anlam ifade etmez. “Kutsal” olan her şey onların siyasi
çıkarları için kullanabilecekleri araçlardır. Kendine saygı duymayanların,
başkalarının kutsallarına saygı duyması beklenemez.
Üniversitede okuyan tüm kızların erkeklerle
kaldıklarını düşünmekte bu ahlak(sızlık) hafiyeleri. Toplumda yeni bir algı
yaratmak peşindeler. Böylece ailelerin, kızları üzerinde baskı kurmalarını
kışkırtmaktalar. Aileleri; “Erkeklerle kalacaksa kızım, bari okumasın!” dedirtmek
için bu yalanlar. Böylece kızları okutmamanın yollarına taşlar döşenmekte.
İnsan, başkasının özel yaşamını neden merak eder?
Bu sorunun yanıtı önemlidir. İnsanlar, kendi yaşamındaki eksiklikler nedeniyle
başkalarının özelini merak ederler. Ancak bu, ruh hekimlerinin ilgilenmesi
gereken bir konu.
AKP sözcüleri, bu
uygulamaya karşı çıkanlara: “Senin kızın olsa, erkeklerle bir evde kalmasına
izin verir misin?” diye sormaktalar. Bu durumda karşı soruyu soralım. “Sizler
on dört yaşındaki kızınızı, dedesi yaşındaki biriyle imam nikâhıyla evlendirmek
ister misiniz?” sorusu can sıkıcıdır. Ancak ülkemizin önemli bir gerçeğine
parmak basmakta.
Kızlar ve erkekler yan yana geldiklerinde hemen
cinsel ilişkiye giriyorlar, diye düşünmek hastalıklı, sapkın bir ruh durumunun
hezeyanıdır. Böyle düşünmek son derece tehlikelidir. Bu durum karşısında
siyasal nedenlerle, resmi görevle, insani ilişkilerin gereği olarak AKP’nin
erkek yöneticileriyle el sıkışan, aynı ortamlarda bulunan kadınların kırk kez
düşünmeleri gerek.
Zihniyeti bozuk
siyasetçi insanı mutlu eden her şeye düşman. Hele insan özgürlüğü, onların anlayabileceği
bir şey değil. Çünkü onlara göre insan yok, bir diktatörün kulları var.
Türban konusunda uyumlu(!) davranan muhalefet
partileri, AKP’nin ne yapmaya çalıştığını, Türkiye’yi hangi karanlık uçurumlara
yuvarlamak istediğini hala anlamadınız mı? Boş gevezeliklerle diktatörlüklere
karşı savaşım verilmez, karşıdevrim de önlenmez. AKP ile uyum gösterenlere
değil, Cumhuriyet için kavga edecek yürekli adamlara gereksinim var.
Adil Hacıömeroğlu
5 Kasım 2013
Öğrenci evlerine , NAMUS BEKÇİLİĞİ adı altında sözle sataşan başbakanın ÖZEL YAŞAMA MÜDAHALESİ artık ortaya çıkmıştır. Anayasal güvenceye alınan temel insan haklarına da saldırıdır bu. Öğrenciler de FUHUŞ iftirasına uğratılmıştır. Bu doğrultuda ayrıntılı bilgilerin , uyarıların yer aldığı yazısı için Sayın A. Haciömeroğlu ' na teşekkürler! ÖZGEN KARA
YanıtlaSil