Madenin
derinliklerinde cansız bedenler yatarken ve tüm Türkiye yasa boğulmuşken
başbakan Soma’ya gitti. Amacı ne? Acıları paylaşıp hafifletmek...
30
Mart yerel seçimlerinde AKP, Soma’dan yüzde kırk üç oy almış. Buna karşın RTE,
buraya koruma ordusuyla geldi. Üç bin beş yüz polis ve jandarma birlikleri...
RTE’nin yüzünde korku ve kaygı var. Bu, açıkça görülmekte. Yanında her zamanki
gibi yakın korumalar kuş uçurtmuyor. Adeta etten bir duvar çevresinde.
Gerekli
incelemeleri yaptıktan sonra (ne incelediyse...) belediyeye geçiyor son
padişah. Tabi, RTE madene geldiğinden kurtarma çalışmaları duruyor. İnsanlar
can pazarında, bir dakikanın bile çok büyük önemi var kurtarma çalışmaları
için. Ancak ne de olsa padişah teşrif etti, madendekiler biraz daha dişini
sıksa ne olur? Padişah, kendi yapıtı olan katliam yerini iyice görmeli.
Kullarının perişanlığı karşısında, kendi büklüğünü(!) görüp bir daha şişinmeli.
Belediyede
beklenen konuşmasını yapıyor RTE. Çoğu kimse yüzlerce şehit için gözyaşı
dökmesini bekledi başbakanın. Hele ağlamadan sorumlu Manisalı başbakan
yardımcısının gözyaşlarının sel olmasını umdu kimileri. Yok! Gözyaşı da yok,
sel de... Üzüntü de yok!
RTE’nin
Soma’da yaptığı konuşma ibretliktir. Bu konuşmayı herkes kesip saklasın
çocuklarına, torunlarına okutmak için. Bir devlet yöneticisinin yurttaşlarının
ölüsüne de dirisine de nasıl saygısız davrandığını, insanların aklıyla nasıl
dalga geçtiğini beşikteki bebeklere, kurda, kuşa, ağaca, yaprağa anlatmalı
herkes.
Başbakan,
konuşmasında İngiltere, Belçika, Fransa, Japonya ve ABD’den maden kazaları
örnekleri vererek ölü sayılarını açıklıyor. Kazaların yılları sırasıyla: 1862,
1866, 1894, 1906, 1907, 1914... Yüz elli yıl önce olmuş kazaları örnek
göstermekte RTE. Yani teknolojinin gelişmediği, işçi sağlığının hiçe sayıldığı,
iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğu, insan haklarının dünya gündemine
oturmadığı, sosyal devlet olgusunun henüz var olmadığı vahşi kapitalizmin
acımasızca geliştiği yıllar...
Sonra
Çin ve Hindistan’dan 1942, 1960, 1965, 1975 yıllarındaki maden kazalarında
ölenlerin sayılarını açıklıyor bilgiççe... Neredeyse bir ömürlük zaman geçmiş
bu kazaların üstünden. Ülkeler gelişmiş, yöneticiler ders çıkarmış olanlardan
ve gerekli önlemler alınarak kazalar önlenmiş, ölüm oranları sıfıra yakın bu
ülkelerin çoğunda.
Almanya’da
1948’den beri madenlerde kimse ölmemiş. İngiltere, Fransa ve ABD’de elli yıldır
İtalya’da ise otuz can kaybı olmamış. Çin ve Hindistan’da kazalarda belirgin
bir azalma var. Çağdaş dünyada ölüm oranları hızla azalırken Türkiye’de
çoğalmakta.
Başbakan,
aklı sıra işi laf kalabalığıyla boğuntuya getirip sorumluluğu üzerinden atacak.
Biz
RTE ve AKP’ye durduk yere gerici demiyoruz. Kafası yüz elli yıl öncesinde
kalmış. Günümüzün gerçeklerinden uzak. Bilimsel bakış açısından yoksun biri.
“Bunlar olağan şeylerdir.” demekte RTE. İş kazalarını
olağan gören birine söyleyecek söz bulmakta zorlanmaktayım. “ Bakın, literatürde iş kazası denilen(denen
olmalı) bir olay vardır. Bu sadece madenlerde olur, diye bir şey yok. Başka
işlerde de olur, iş kazası. Burada da olur. Bunun yapısında, fıtratında bunlar
var.”diye sürdürmekte sözlerini Tayyip. Yüzlerce insan yaşamını yitirmiş, hem
de hükümetin açık ihmalleri yüzünden. Her ölen insanın sorumluluğu durmaktayken
omuzlarında, o pişkince ölüyle de diriyle de dalga geçmekte. İnsanlara masal
anlatmakta. Kendi görevini yapmamanın suçluluğuyla savunmaya geçmekte. Suçu,
işin zorluğuna, doğasına atmakta. Neredeyse “doğal ölüm” diyecek. Soma
cehennemini yaratan sensin. O cehennemin zebanileri de sen ve yanındaki
şakşakçıların.
Aylar öncesinden CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel,
Soma’daki kötü gidişatı fark etmiş, sorumluluk duygusuyla TBMM gündemine
getirmiş. Ama AKP bu önergeyi reddetmiş. Çünkü padişahın izni olmadan
AKP’lilerin elleri doğruya kalkamaz. Onlar, padişahın kulu. Kulluk, kolay
değil. Konuşmasında Sayın Özel’in önergesinde “”Soma” sözcüğünün geçmediğini
söylüyor milletin gözüne baka baka. Oysa sabahtan beri televizyonlardan onlarca
kez okundu Özgür Özel’in Soma ile başlayıp Soma ile biten önergesi. Anlaşılacağı
üzere RTE’nin mumu yanmadan söndü.
Soma’da tüm koruma önlemlerine karşın Başbakan protesto
edildi. Yere düşen protestoculardan birini, RTE’nin danışmanının tekmelemesi
ilginçtir. Yurttaşa saygı duymayan AKP zihniyetinin göstergesidir bu.
Geleneklerimiz cenazeye saygıyı gerektirir. Cenaze evinde
RTE’nin danışmanının yaptığı bu davranışın adını yurttaşlarımız koyar.
Düşmanınızın cenazesi olsa da saygı göstereceksiniz. Acılı insanlara şiddet
uygulamak, insanlıkla bağdaşmaz.
RTE, protestolar sırasında bir markete sığındı. Yüzündeki
korku çok belirgindi. Erdoğan’ın markete sığınırken kendisine yuh çeken bir
yurttaşı yumruklaması ilginçtir. Tarihe, yurttaşını yumruklayan bir başbakan
olarak geçecek.
Danıştay’daki
töreni de sayarsak bir ay içinde ikinci kaçışı bu. Bunlara bakarak geleceği
hakkında bir düşünce yürütebilir son padişah. Halkına saygı göstermeyen tüm
diktatörler gibi tarihin çöplüğüne hızla yuvarlanmakta. Halkın gücü karşısında
tuzla buz olacağının farkına varmalı diktatör.
Erdoğan’ın
Soma ziyareti baştan sona Somalılara ve Türk milletine saygısızlıkla doluydu.
Oradaki yurttaşın acısını duyumsayamadılar, paylaşamadılar. Taşlaşmış yürekler,
acıyı duyumsayamaz.
Adil
Hacıömeroğlu
14
Mayıs 2014
EN ÖNEMLİ NOKTA DA DERS OLARAK OKUTULMALARI GEREKTİĞİ. ÇÜNKÜ BÜTÜN DERSLERİN KONUSUNA GİRİYORLAR HEMEN HEMEN. VATANSEVER.
YanıtlaSilYabancı ülkelerdeki sömürü konusu birey ölümlerine gözyaşı dökenler ; ülkemizde AĞLAMAKTAN SORUMLU başbakan yardımcısı adıyla ünlenen B. ARINÇ , Soma faciasında ortalıkta görünmedi. RTE , Soma'ya geçti ; ama acıları paylaşma yerine , katliamı alalamak ( örtmek) için iki yüzyıl , yüz elli yıl , yüzyıl gibi geçmişin maden kazalarını dile getirip , bu ölümlerle Soma'daki katliamı karşılaştırma kurnazlığı göstermek istedi. Bu da acılı toplulukları öfkelendirdi. Sayıları binleri bulan polisler ve özel korumalar , RTE'yi halkın öfkesinden kurtarmak için bir markete götürdüler. Orada protestoco diye nitelediği ( 25 yaşındaki ) bir genci yumruklayarak BOKSÖR BAŞBAKAN adıyla tarihe geçti RTE. Dıştaki protestoculara da '' AHLÂKSIZLAR ! '' diye seslenip '' ahlâk dersi (!) vermeye yeltendi RTE. AKP yöneticileri , halkın yürek acısını görmedi ; kendi suçunu örtbas etmek için çaba gösterdi. Gerçekte acıyı duyumsayacak yürek de yoktu AKP vekillerinde ve diktatör RTE'de. İşte bu konunun ayrıntılı anlatımıyla Sayın A. Haciömeroğlu bu yazıyı kaleme almış. Teşekkürler! ÖZGEN KARA
YanıtlaSil