AKP
Hükümeti, Suriye’deki Türk toprağı Süleyman Şah Türbesini boşalttı. Bu geri
çekilme, başarı gibi sunulmakta kamuoyuna. Cumhuriyet tarihinin en büyük
siyasal başarısızlığından da Davutoğlu gibi yapay bir kahraman yaratılmak
istenmekte.
Süleyman
Şah’ın mezarı, Fransa ile yapılan 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşmasıyla Türkiye
toprağı sayıldı. Bu antlaşma imzalandığında yurdun büyük bölümü işgal
altındaydı. Henüz Türk devletinin sınırları belli değildi; ama Suriye’deki ata
yadigârı bir toprak parçası karşılıklı bir antlaşmayla kazanılmıştı. Herkesin
anlayacağı bir biçimde söylemek gerekirse İstanbul, İzmir, Edirne, Kars, Muğla,
Çanakkale, Bursa, Uşak, Aydın, Antalya,, Denizli, Hatay, Boğazlar... ve Mersin’in
ne olacağı belli değilken Süleyman Şah’ın mezarının egemenlik hakkı Türkiye’nin
olmuştu. Bu nedenle bu vatan parçasının tarihsel, simgesel değeri Türk Ulusu
için büyüktür. Tabi anlayana...
1921
Ankara Antlaşması, TBMM hükümetinin büyük başarısıdır. Bu antlaşmayla
emperyalist bağlaşma parçalandı. Sovyetler Birliği’nden sonra Fransa ile de
düşmanlık bitti, dostluk başladı. Güney sınırlarımızı kabaca çizen bu antlaşma
bağımsızlığa giden yolda önemli bir dönüm noktasıdır.
Suriye,
uluslararası antlaşmalar gereğince egemen bir devlettir. Sınırları bellidir. Şu
anda Suriye’nin yasal temsilcisi Esat yönetimidir. Şam yönetiminin izni olmadan
ülke topraklarına yapılacak her müdahale yasadışı tecavüzdür. AKP Hükümetinin,
askeri bir operasyonla Türbe’yi boşaltması uluslararası hukuka aykırıdır. Bu
nedenle Suriye topraklarına yapılan bir askeri eylemden Şam yönetimi önceden
bilgilendirilmeliydi.
Bugün
Suriye’deki karışıklığın birinci kışkırtıcı suçlusu ABD ise ikincisi de
AKP’dir. Bu karışıklığın en çok zarar verdiği ülke de Türkiye’dir. Uzun vadede
de yine en çok zararı Türkiye görecek bu durumdan. Doksan dört yıldır vatan
toprağı olan bir yer terk edilmiştir.
Türbe’yi
boşaltan askeri birlik, YPG/PKK bölgesinden geçerek Suriye’ye gitmiştir. Yol
boyunca IŞİD’in kontrol ettiği topraklardan ilerlemiştir konvoy. Her iki
terörist grubun da Türk birliğine ateş etmemesi ilginçtir. Harekâttan her iki
terör grubunun da önceden haberdar olması güçlü bir olasılık. Anlaşmalar
karşılıklıdır. AKP Hükümeti, bunun karşılığında YPG/PKK ve IŞİD’e ne vermiştir?
Hangi güvence, iki terör örgütünü orada seyirci kılmıştır?
TSK’nın
(AKP ve Cemaat’in tüm darbe, kumpaslarına karşın) bölgede hala caydırıcılığının
yüksek olduğu tartışılmaz bir gerçek. Ancak gece vakti yapılan bir harekâtta
riskler de çok büyük.
Şimdi,
gelelim türbenin taşınmasına...
Yandaş
ve merkez medya naaşların, “manevi değerlerin” taşındığından söz etmekte.
Öncelikle şunu belirtelim ki sandukaların içinde Süleyman Şah ve iki askerinin
naaşları yok! O sandukalar simgeseldir. İslam inanışına göre gömülen kişilerin
naaşları tabutlarda bekletilmez.
“Manevi
değerlerin taşınması" konusuna gelince... Hem de manevi değerler, çelik koruyucularla
taşınmış. Bu kadar anlamsız, yanlış bir anlatım olamaz. TV’ler şaşkın ördek
örneği, AKP’nin bu yanlışını aklayacaklar ya akılları sıra ne dediklerinin
farkında değiller. “Manevi değerler” adından belli manevidir. Yani soyuttur.
Bunlar, eşya değil ki çelik kutulara konulup taşınsınlar.
“Efendim,
bayrağımız hiç inmemiş. Anında Suriye Eşmesi adlı köyde hemen göndere
çekilmiş.”Antlaşmalarla senin olan toprakta şu anda bayrağın var mı? Yok! Kimi kandırıyorsunuz böyle sözlerle?
Türkiye
sınırına sıfır kabul edilebilecek bir yer çevrilerek türbe yapılacakmış. Peki,
bu işte Suriye’nin rızası var mı? Yok! O zaman işgalci durumuna düşer Türkiye?
Daha önce Türbe’nin yerinin iki kez değiştirildiğini söylemekte AKP sözcüleri.
Evet, değişti; ama Türkiye ve Suriye’nin karşılıklı rızalarıyla. Anlaşılacağı
üzere Ankara Antlaşmasına zarar vermeden. Şimdi siz ne yapıyorsunuz? Ankara
Antlaşmasının özüne darbe indiriyorsunuz?
Süleyman
Şah Türbesi’nin taşınması her bakımdan yanlıştır. Hem vatan toprağı terk
edilmiş hem de terör örgütlerine ödünler verilmiştir. Terör örgütünü muhatap
almak bile büyük bir ödündür. Unutulmaya..
Erdoğan-Davutoğlu
dış politikası, Süleyman Şah Türbesi’nin duvarlarına çarparak Fırat’ın sularına
gömüldü. Akılcılıktan, faydacılıktan, öngörüden, tarihsel bilinçten yoksun ve
macera dolu bir dış politika anlayışının başarı olasılığı zaten yoktu.
Bakalım
sırada ne var? Hangi Ulusal değerimizden vazgeçecek AKP?
Adil
Hacıömeroğlu
23
Şubat 2015
Sırada Ankara var.
YanıtlaSilİşçisi, işvereni,zengini,fakiri,kadını,erkeği,genci,yaşlısı velhasıl tüm toplum kesimlerinde yoğun şekilde varolan menfaatperestlik, nihayet Türkiye ye bunu da yaptırdı. Yalan değil gerçek Yeni Türkiye...
YanıtlaSil