Özgecan’ın
modern yaşam tarzı, görünüşü karşısında azgınlaşan ilkel benlik saldırıya
geçti. Tecavüze yeltendi, Özgecan’ın direnişiyle karşılaştı. Evinde zor tutulan
yüzde elliden biri olan katil; önce bıçakladı, sonra arabayla ezdi, Özgecan can
vermeyince de benzin döküp yaktı.
Kar
yağdı, doğa beyaz örtüsünü kuşandı. Kar, çocukların da gençlerin de yüreğindeki
gençlik, yaşam cevherini soldurmayan orta yaşlıların da heyecanlandığı bir doğa
olayıdır. Kartopu oynamak, kardan adam yapmak, karda yürümek herkesin can
atarak istediği bir şeydir. Kar, insanın içinde coşkun ırmakların akmasını
sağlar. Duygularını harekete geçirir.
Kadıköy
Yeldeğirmeni’nde de kar coşkusunu yaşamak isteyen bir grup genç kartopu
oynamaya başlar akşamın alaca karanlığında kızlı erkekli. Atılan kartoplarından
biri esnaf kılığındaki saldırganın camına gelir. Cam kırılmaz bile... Saldırgan
canlı bir bomba... Patlamak için fırsat kollamakta... Önce sopayla, sonra
bıçakla saldırır kızlı erkekli gruba. Saplar bıçağı gazeteci Nuh Köklü’nün
yüreğine. Can verir oracıkta Genç Gazeteci.
Saldırganı
delirten dükkânının camına kartopu gelmesi midir? Bizce hayır! Onu delirten
kızlı erkekli kartopu oynayanlardır. Onu bıçakla saldırmaya iten kartopu oynayanların
mutluluğudur. Onu delirten kızlı erkekli atılan kahkahalardır.
Yaşamı
boyunca mutlu olamamış, karşı cinsle eşit bir ilişki içinde kahkaha atamamış bir
kişinin içinde yıllarca bastırdığı duyguların patlamasıdır bu. Mutluluğun,
sevginin ne olduğunu bilmeyen biri, mutluluk tablosu karşısında ezilir, afallar,
o tabloyu yok etmeyi düşünür.
Yaşamı
boyunca karşı cinsten sevdiği biriyle el ele, özgürce, yüreği coşarak bir dakika
bile yaşamayan bir kişi yapamadıklarını başkalarının yaptığını görürse
kıskançlıktan kudurur.
Yeldeğirmeni’nde
evde zor tutulan yüzde elliden bir kişi çağdaş yaşama karşı kışkırtıla
kışkırtıla barut fıçısı olmuştur. Ve sonunda patlamıştır.
Nuh
Köklü, karlar üzerinde can verirken TBMM’de iktidar partisinin eli sopalı
fedaileri, iç güvensizlik yasasını kabul ettirmek için muhalefet milletvekillerine
meydan dayağı atmaktaydı.
RTE’nin
evlerinde zor tuttuğu yüzde elli, evlerinden çıkmaya başladı. TBMM’de,
Yeldeğirmenin’de, Tarsus’taki dolmuş’ta ölüm saçarak... Allah bin beterinden
saklasın Türk halkını!
Adil
Hacıömeroğlu
19
Şubat 2015
Özgür düşüncenin , insanca duyguların baskı altında tutulduğu kapalı toplumlarda , insan sevgisinden yoksun ruh hastası insanlar yetişir. Özgecan'ı hunharca katleden cani gibi. Kar yağışının keyfini çıkarma şenliğindeki kızlı erkekli insanların mutluluğunu çekemeyip , onlara bıçakla saldırarak , Gazeteci Nuh Köklü'yü öldüren esnaf bozuntusu cani gibi... RTE 'nin '' Evde zor tutuyorum . '' sözü ile aslında kışkırtmak istediği kesimden insanlar bunlar. Ve baskıcı anlayışın duygularını körelttiği kötücüllerdir bunlar. Halkımızı böyle sapıklardan korumak , bu insanlık dışı anlayışı da yok etmek gerek.. Sn. A. Hacıömeroğlu , bu konuyu ayrıntılarıyla aktarmış okurlara.. Teşekkürler !
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Türkiye çok ısınıyor.. seçim öncesi elde tutulan kozlar, seçim sonrası sel gibi boşalacak, Allah aklımızın önünü açsın, ona çok ihtiyacımız var,
YanıtlaSilSüleyman Şah türbesinin temsili olarak Suriye'deki uluslarası antlaşma gereğince Türk toprağı sayılan kesimden taşınması çok yönlü bir yanlıştır : Önce , kendi toprağımızı terk etmektir . Suriye topraklarına da tecavüz suçu vardır bunda. Bir başka yanlış da PYD , PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerini '' MUHATAP '' kabul etmiş görünmesidir. Ülkemizin dış politikasında yeni bir '' fiyasko''dur bu. Konunun ayrıntılı anlatımını okurlara sunduğu yazısı için sayın Adil Hacıömeroğlu 'na teşekkürler .
YanıtlaSilözgen kara