ANKARA’YA BOMBA 2

                                               
Ankara’daki cankırımının kimler tarafından yapıldığını ortaya çıkarmak için öncelikle patlama öncesi oluşan siyasal gelişmeler, açıklamalar iyi anlaşılmalı. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu cankırımı, Ortadoğu’daki olaylardan bağımsız değil.
İntihar bombacılarının kim oldukları, hangi örgüte bağlı oldukları çok önemli değil. Çünkü bu tür örgüt ve kişiler bölgemizde çoktur. Ortadoğu’da ve Türkiye’de birçok terör örgütü büyük güçlerce beslenip büyütülür. Zamanı geldiğinde de kullanılır. Bu nedenle tetikçi piyonlarla değil, olayı planlayıp uygulayan asıl gücü ortaya çıkarmak önemlidir. Planlayan güç, hep ortada durur; ancak piyonlar zaman içinde değişir.  Bu nedenle terör olaylarını bitirmek için öncelikle yıkıcı eylemleri planlayıp destekleyen asıl güçle savaşmalı.
“Ankara Garı önündeki patlamalar kime yarar getirmiş, kime zarar vermiştir?” sorusunun yanıtı, bizi olayın failinin kimler olduğu gerçeğine götürecek en kestirme yoldur.
Sorumuzu yanıtlamaya başlayalım...
Ankara patlaması kime zarar vermiştir? Tabi ki Türkiye’ye... Ölenler, yararlananlar Türk yurttaşlarıdır. Saldırı, başkent’te gerçekleşmiştir. Bu nedenle saldırganlar, Türkiye’nin kalbine nişan almışlardır. Bu yönüyle Türk devletine bir tehdit ve uyarı söz konusudur. “Bu tehdit ve uyarının nedeni ne olabilir? Son aylarda değişen nedir?” soruları, uyarı ve tehdidin kaynağını bulmak için önemlidir.
Son aylarda Türkiye’nin politikalarındaki en önemli değişiklik, bölücü terörle mücadelede oldu. TSK’nın teröre karşı operasyonları başlayınca açılım süreci sona erdi. Terör örgütü PKK ağır kayıplar verdi. İşin en ilgi çeken yönü ise PKK’nın ayaklandırma girişimlerine karşı bölge halkı devletin yanında yer aldı. TSK operasyonlarıyla Suriye’de oluşmakta olan İkinci İsrail koridoru planı suya düştü. PKK’nın hem Türkiye içinde hem de Irak’ın kuzeyinde tutunması olanaksızlaştı. Terör örgütü, belki de tarihinin en zor dönemini yaşamakta.
TSK’nın bölücü terör örgütüne karşı operasyon başlatmasının ardından Rusya, Suriye’deki terör hedeflerini vurmaya başladı. Rusya’nın müdahalesiyle rahatlayan Suriye, kara güçleriyle saldırıya başladı. Emperyalist Batı’nın Suriye’deki bütün planları böylece çöküverdi. ABD’nin kara gücüm dediği PKK/PYD, hem Türkiye hem de Suriye cephelerinde yenilmeye başladı. Bu durum, doğaldır ki PKK/PYD’nin müttefiklerini rahatsız etti. Bu nedenle ABD, kara gücünün yenilgisini oturup izleyemezdi. İzlemedi de...
Peki, Ankara’ya saldırı kimlere yarar sağlamıştır?
Öncelikle Ankara saldırısı, en büyük yararı ABD’ye sağlamıştır. Türkiye’deki kutuplaşmayı artırmıştır bu saldırı. Emperyalizmin “Böl, parçala, yönet!” ilkesi doğrultusunda toplumun bölünmesine hizmet etmekte patlama. Etnik ve mezhep temelindeki ayrışmayı körüklemekte. Toplumu korkutarak çökmekte olan BOP’u yaşama geçirme amacı taşımakta.
Saldırıdan ikinci büyük yararı, PKK/HDP’nin sağladığını söyleyebiliriz. 7 Haziran seçimlerinden sonra kamuoyundaki imajı bozulan HDP’nin bir yardıma gereksinimi vardı. İşte, o yardım eli ona, okyanus ötesinden geldi. Nasıl mı? Ankara’daki patlayıcılarla...
7 Haziran’dan sonra HDP’nin yalnızca medya desteğiyle toplumda oluşturduğu algı çökmedi. Bu algıyla türlü kesimlerle kurduğu seçim ittifakı da çöktü. Bu nedenle çöken ittifakı yeniden onarmak da büyük ağabeye düştü. Büyük cankırımıyla HDP/PKK masum ve mağdur durumuna sokuldu.
Ankara patlamasının en ilginç yanı şudur: Neredeyse her kentimize cenazeler gitti. Bununla yapılmak istenen PKK’nın yalnızca bölgesel bir örgüt değil, Türkiye’nin tümünde temsil edilen siyasal bir oluşum olduğu algısını yaratmak içindi. Bu nedenle patlayıcıların patlatıldıkları yerler özel bir dikkatle ve çalışmayla seçildi, diyebiliriz. Bu durum göstermektedir ki miting öncesi eylem çok iyi çalışılmış. Yürüyüşü düzenleyen gruplar iyi incelenmiş. Hangi grupların nerelerde toplanacağının bombacılarca bilindiğini söylersek yanılmayız sanırım.
Ankara saldırısıyla neler yapılmak istenmiştir? Bu soru can alıcıdır.
Öncelikle Ankara saldırısından sonra HDP/PKK’nın seçim barajında kalma olasılığı azalmıştır artık. 1 Kasım seçimlerinden sonra HDP’li seçenekler daha çok gündeme gelecek.
7 Haziran seçimlerinden sonra CHP yönetiminde tavır değişikliği oldu. PKK eylemlerine karşı çıkıldı. TSK operasyonları haklı görüldü. Hatta Vatan Partisi ile seçim işbirliği güdeme geldi. Bu nedenle Ankara patlamalarıyla CHP yönetiminin açılımcı çizgiye dönmesi istendi. Özellikle HDP/PKK’nın siyasal alanda tecride uğramasının önüne geçilmesi amaçlandı bu yolla.
AKP’ye ileti çok açık... İktidar partisine açılımı yeniden başlatması için bir çağrı bu. Açılım yoluyla yenilen PKK’yı kurtarması istenmekte AKP’den. ABD, kara gücüne açık destek iletisini patlayıcıların üzerine yazıp gönderdi.
Asıl büyük ileti TSK’ya. PKK’ya karşı operasyonların bitirilmesi istenmekte. Türkiye’nin kalbinin hedef alınması bundandır. Yine bu yolla Türkiye’den Ortadoğu cephesinde ABD’nin yanında durması istenmekte. Avrasya cephesine geçmemesi için bir tehdit ve uyarı yapılmıştır Ankara saldırısıyla. TSK, bu saldırıya karşı teslim olmadığını PKK’ya karşı operasyonlarını sürdürerek göstermiştir. Burada önemli bir nokta ise siyasetçilerin bu tehdit ve uyarıya ne yanıt vereceğidir.
Ankara bombasıyla Rusya’ya da ileti gönderildi. Suriye’deki ABD müttefiki terör gruplarına karşı harekâtını durdurması istenmekte. Rusya’nın da benzer terör saldırılarına hedef olabileceği uyarısı var burada.
Ankara’ya saldırıyla 1 Kasım sonrasında siyasal partilerin önüne bölücü anayasa konmakta. Bakalım, partilerin buna yanıtı ne olacak? Teslimiyet mi, yoksa Türkiye’yi savunmak mı?
Patlayıcıların fabrikasyon olduğu AKP Hükümeti sözcüsü tarafından açıklandı. Burada asıl soru şudur: Bu patlayıcılar hangi ülkenin, hangi fabrikasından çıktı? Hangi ordunun envanterine kayıtlıdır bu iki patlayıcı? Evet, yanıtı aranması gereken soru budur.
Peki, benzer saldırılar yine olur mu? ABD, Ortadoğu’daki mevzilerini kolay kolay terk etmeyecek. Bu nedenle benzer saldırılar hem Türkiye’de hem de komşu ülkelerde olabilir. Hatta Rusya da bu tür terör olaylarının hedefindedir. Görüldüğü gibi Ortadoğu BOP’u yırtarken bazı saldırıları da göğüslemek zorunda.
Saldıran, öldüren emperyalizm; ölenlerse mazlum halklar...
                                                           Adil Hacıömeroğlu
                                                           21 Ekim 2015


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder