Emin
Çölaşan, Sözcü gazetesindeki köşesinde 29 Ekim 2015 günü “Şimdi Cemaati Savunma
Zamanı” başlıklı bir yazı yazmış. Yazıyı okuyunca şaşırdım, diyemem. Çünkü yılların
köşe yazıcısının bugüne kadar olaylara çözümlemeci bir yaklaşımını görmedik.
Çözümleme yerine bol dedikodulu, daha çok da kişilerle uğraşan bir gazetecidir
kendisi. Bugüne kadar gerçekleşen bir öngörüsünü ben görmedim, görenler varsa
söylesin.
Çölaşan
ve benzer köşe yazıcıları, rakip olarak gördükleri siyasetçilerle dalga
geçmeyi, onlara inceden hakaretler etmeyi düşünce savaşımı sanırlar. Ne yazık
ki okuyucuları da bu kısır döngüde sıradan yazılarla tatmin olurlar. Bu tür gazetecilerin
görevi seslendikleri kitlelerin gazlarını almak, basit formüller öne sürerek kitleleri
yanlış, gerçek dışı yollara sürüklemektir. Bunun nedeni de kendilerinin sağlam
bir ideolojik birikime sahip olmamalarıdır.
Çölaşan
ve benzer merkez medya kökenli yazarlar, Cumhuriyet’i savunurken(!) emperyalizm
olgusundan söz etmezler. Olayları Çok yönlü olarak görmezler. Büyük resimle
değil, küçük ayrıntılarla oyalanır, oyalarlar insanları. Sistemle değil de
kişilerle uğraşmak asıl amaçlarıdır. Kişiler değişse de var olan bozuk sistemin
benzer kişileri sürekli olarak ortaya çıkardığını göremezler. Böylece de sistem
hep sürer. Bu köşe yazıcıları da işlerini korurlar.
Çölaşan’dan
on beş gündür AİHM’in “Ermeni Soykırımı” kararıyla ilgili bir yazı yazmasını
zayıf da olsa umut ettim. İstedim ki yıllardır gazete köşelerini işgal eden bir
yazıcı, Türkiye’yi yıllardır uğraştıran, sıkıntıya sokan bir konunun zaferle
sonuçlanmasından gururlanarak kalem oynatsın. Ne gezer... Doğu Perinçek’i
överse belki birkaç oy Vatan Partisi’ne kayar, o zaman Çölaşan çok üzülür. Olur
mu böyle şey?
AİHM
utkusunu yazmayan Çölaşan, Cemaat sıkışınca ona yardım elini cömertçe
uzatmakta. Cemaat yayın organlarının muhalif basın olduğunu söylemekte Emin
Bey. Uydurma kumpaslarla akıl almaz iftiralarla yurtseverleri hapislere dolduran
bu Cemaat değil miydi? İnsanlara iftiralar atarak onların yaşamlarını karartan,
bazı kişilerin ölümlerine neden olan bu Cemaat yayın organlarının olduğunun farkında
değil mi Çölaşan? Bu sözde basın organları ne zaman gazetecilik yaptılar ki? Cumhuriyet’e
saldırarak onun kurumlarının çökertilmesini biricik amaç sayan bu sözde medya
organlarıydı.
Çölaşan’ın
“muhalif basın” dediği yayın organlarının hasta yatağındaki İlhan Selçuk’u,
Türkan Saylan’ı acımasızca linç ettiklerini ne tez unuttu Sayın köşe yazıcısı?
Türk
ordusunun en seçkin yurtsever subaylarını ipe sapa gelmez iftiralarla
karalayanlar kimlerdi ey Çölaşan?
TSK’nın
mahremi olan kozmik odaya girip buradaki bilgileri kopyalayanları anımsar mı
Çölaşan?
Ya
hapiste ölenler... Ya ölüm döşeğinde linç edilenler... ÇYDD’den burs alan
kızların iffetlerine dokunan, namuslarını lekelemeye çalışan iftiraların
sahipleri kimlerdi?
Gencecik
subayları “fuhuş, casusluk...” gibi asılsız iftiralarla suçlayıp tutukevlerinde
çürütenlere ne oldu?
Cumhuriyet’in
tüm kurumlarına temelsiz yalanlarla saldıranlar, Atatürk’ün en büyük eserini yıkmak için
seferber olanlar kimlerdi Sayın Çölaşan?
Çölaşan
gündemi de izlemiyor. “FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü)” sözü, RTE/AKP’nin ortaya
attığı bir tanım değil. Yıllardır Aydınlık gazetesi/dergisi bu tanımı
kullanmakta. Gazeteci Dink’in öldürülmesi konusundaki Aydınlık yayınlarını
okusaydı Çölaşan, bu sözü de anımsardı.
TSK’ya,
yurtsever aydınlara, Cumhuriyet kurumlarına asimetrik bir savaş uygulayan
gruplara terör örgütü denir Emin Bey. Cumhuriyet’e karşı psikolojik savaş
yürüten gruplar da terör örgütüdür Sayın Çölaşan.
Çölaşan’ın
Cemaat sevgisi, koruyuculuğu tam gaz sürerken birden yazının devamında HDP/PKK
severliği ortaya çıkmakta. “AKP’nin en çok korktuğu parti HDP” imiş Çölaşan’a
göre. İşte, resmin tamamını göremezsen Cumhuriyet’in en büyük düşmanını
kurtarıcı görürsün. AKP de PKK/HDP de ABD’nin Cumhuriyet’i, yıkmak, Türkiye’yi
parçalamak için kullandığı piyonlardır. AKP ve PKK, birbirlerinin karşıtı
değil; müttefikidirler. İkisinin de ortak düşmanı Atatürk Cumhuriyetidir.
Çölaşan
HDP/PKK’ya oy devşirme peşinde. Bir yandan da Cemaat savunuculuğunda. ABD emperyalizminin Türkiye’nin başına bela
ettiği Atatürk düşmanı, Cumhuriyet karşıtı odaklardan umar beklemekte. Bugüne
kadar olduğu gibi bu tespitlerinde de yanılacak Çölaşan. Cumhuriyet duvarına
taş koyayım derken Cumhuriyet yıkıcılarına güç kazandırıyor da farkında değil.
Çölaşan’ın
asıl korkusu, yazısında belirttiği gibi Cemaat medyasından sonra sıranın Sözcü
ve Doğan grubuna geleceği... Yani biraz da işsiz kalma korkusu bu. Asıl muhalif
basın kuruluşlarını muhalefetten saymıyor Emin Bey. Neden mi? O diğerlerinde
para pul yok. Yani Çölaşan’ın çalışabileceği yayın organları değiller de ondan.
Ha,
unutmadan söyleyeyim.
Ecevit’in
başında olduğu elli yedinci hükümetin kundaklanmasında emeği az değildir
Çölaşan’ın. Ecevit’le ilgili akıl almaz çirkin yazılardaki imza Çölaşan’ındır.
O zamanki patronu Aydın Doğan’la birlikte kazdılar Ecevit hükümetinin kuyusunu.
Yani anlayacağınız üzere AKP’nin iktidar yolunu açan uluslar arası projede
emeği inkâr edilemez.
Çölaşan
nereye mi koşuyor? Cemaat’e... HDP/PKK’ya... Dolayısıyla AKP’ye...
Adil
Hacıömeroğlu
30
Ekim 2015
Saçmalamış! İyice soğudum..
YanıtlaSilYanlışın var Adil Adalet AKP'ye koşmuyor resmen CHP'nin içinde kalmış Zira Bu anlattıkların doğru yorumlar tam bir CHP klasiği
YanıtlaSil