TAKSİM’DE FETÖ YOK!

                                               
CHP, Taksim’de “demokrasi ve özgürlük” mitingi yaptı. AKP de bu mitinge destek verdi. Halkın katılımı iyiydi Taksim’e. Katılımcıların Türk Bayrağı ve Atatürk posterleri taşıması güzel. CHP tabanı, yöneticilerine rağmen Atatürk’e ve Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine bağlı. Ancak parti yöneticileri, FETÖ ve PKK terör örgütlerine karşı duyarlılar. Onlara karşı söz ve eylemden kaçınmaktalar nedense...
Kılıçdaroğlu, kürsüye çıktı. Konuşması dağınıktı. “Manifesto okuyacağını” söyleyince tüm alan dikkat kesildi. Ne de olsa “manifesto” deyince Marks-Engels’in “Komünist Manifestosu” akla gelmekte. Bu da bir meydan okuma çağrışımı yaptığından kitleler heyecanlanmakta. Kılıçdaroğlu’nun manifestosu on maddeydi; ancak anlatılanlar bir maddede özetlenebilirdi. İçerik zayıftı ve siyasal bir birikimin ürünü değildi. Dinleyicilerin hayal kırıklığına uğradığını anlamış olacak ki manifesto sonrasında sözü uzattıkça uzattı. Söyledikleri genellikle aynı şeylerin yinelenmesiydi. Bu nedenle Taksim kalabalığının beklentisi düştü, heyecanı azaldı. Son tümce söylenmeden gelenlerin yarısı dağılmıştı bile.
Kılıçdaroğlu’nun Taksim konuşmasında sıkça “demokrasi, özgürlük, basın özgürlüğü, darbe, dikta...” sözcükleri kullanıldı. Bu sözcükler göz boyamak için yinelenmekte. Bu yolla cumhuriyetçi taban etkisizleştirilmekte. Emperyalizme karşı savaşta hamuru yoğrulmuş CHP’de emperyalizmin esamisi bile okunmamakta. Türkiye’nin aydın birikimini yaratan CHP’de üç yüzü geçmeyen sözcük dağarcığıyla bir genel başkan bulunmakta. Şaka gibi değil mi? Atatürk, İnönü ve Ecevit’in koltuğunda 23 Nisan çocukları gibi genel başkancılık oynanmakta.
Kılıçdaroğlu, darbeye karşıymış. Ama hangi darbeye? Darbenin adı sanı yok! Sözü döndürüp dolaştırıyor, ama bir türlü FETÖ diyemiyor. Acaba neden? Bu soruyu, her CHP’li kendine sormalı. Kimliği belirsiz bir darbe varsa kimlere karşı mücadele edeceğiz.
Kemal Bey’in konuşmasında dış güçten söz ediliyor, ama bu dış gücün adı yok! ABD diyemiyor. Beş yaşındaki çocuklar bile darbenin arkasında Amerika’nın olduğunu biliyor; ama Kılıçdaroğlu ve CHP üst yönetimi darbenin arkasındaki emperyalist gücü bir türlü göremiyor nedense. İtalya’dan Rusya’ya, ABD’den Suriye’ye kadar FETÖ’cü darbe konusunda açıklama yapan aydın, gazeteci, siyasetçi herkes darbenin arkasında ABD’nin olduğunu söylüyor. Nedense Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının kulakları sağır(!), hiçbir şey işitmiyorlar, gazete sayfalarındaki haberleri görmüyorlar.
Dünyanın neresinde olursa olsun darbeler, bir emperyalist gücün desteği ve kışkırtmasıyla yapılır; devrimlerse halkın öz gücüyle. Bunu bilmeyen bir genel başkan orta sahada top çeviriyor durmadan. Amaç, tribünleri uyutmak... Bir şey söylüyor, yapıyor görünüp aslında hiçbir şey söylemeyip yapmamak.
ABD emperyalizmi FETÖ ve PKK ile Türkiye’yi vurmakta. Atatürk’ün kurduğu devleti parçalatmakta Amerika. Ama nedense FETÖ kasetiyle Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanlık koltuğunu işgal eden zat, ne FETÖ ne de PKK’yı dile getirebiliyor. İkisine de terör örgütü diyemiyor. Acaba kaset borcu mu ödenmekte çaktırmadan.
Türk Ulusunun hızla anti-emperyalist çizgiye geldiği bir dönemde, ABD emperyalizmini ve onun tetikçisi durumundaki PKK ve FETÖ’yü göremeyen bir CHP yönetiminin kimlere hizmet ettiği çok açık değil mi? Ellerinde bayrak ve Atatürk posterleri,  yüreklerinde Cumhuriyet sevgisiyle Taksim’e koşan yurtseverler, bu yönetimi daha ne kadar taşıyacak sırtında acaba?
Unutmamak gerekir ki, bir siyasal küme emperyalizme ne kadar yaklaşırsa gericileşir. Emperyalizme karşı durmak ise ilericiliktir, devrimciliktir.
                                               Adil Hacıömeroğlu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder