1968
Devrimci Gençlik Hareketi denince akla ilk gelen kişi hiç şüphesiz ki Deniz
Gezmiş’tir. Eylemci kişiliğiyle ve liderlik yeteneğiyle bugün de gençlik
üzerinde çok büyük etkisi vardır. Günümüzde Deniz Gezmiş’in görüşleri çok fazla
bilinmemekte ne yazık ki... Bir eylemci olarak sempati toplamakta. Deniz
Gezmiş’in örgütünün adı, THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu)... THKO’luların
idam ve öldürülmelerden önce savundukları düşünceler, “THKO Savunma”sında var.
Denizlerin düşüncelerini sağlıklı bir biçimde anlamak için “Savunma”larını
okumak gerek.
68’liler
Birliği Vakfı, “THKO Savunma” adlı kitabı yayımladı. THKO’luların
düşüncelerinin birinci elden anlatıldığı bir kitap. Bu nedenle Denizleri merak
edenlerin ve gerçekleri öğrenmek isteyenlerin okuması gereken bir kitap.
Kitabın dili yalın ve akıcı. Herkesin sıkılmadan okuyacağı bir yapıt. Savunma,
konusunu iyi bilen bir öğretmenin anlatım tekniğiyle yapılmış. Bu nedenle
sıkıcı değil. Türkiye’nin emperyalizmle ilişkilerini irdeleyen bir tarih kitabı
niteliğinde.
Deniz
Gezmiş, kişisel savunmasında: “Türkiye’de gaflet, delalet ve hatta hıyanet
içinde bulunanlar varsa, bunlar ancak Amerikan Emperyalizmi iş yapan
çıkarcılardır. (THKO Savunma, sf. 15)” Savunmasının başında Deniz Gezmiş’in
Atatürk’ten atıfla söze başlaması dünya görüşünü ve örnek olarak gördüğü
kişileri, düşünceleri anlamak açısından önemlidir.
“Bu
memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz.
(Savunma, sf. 17) diyerek sürdürmekte savunmasını Deniz Gezmiş. Mustafa
Kemal’in “istiklali tam prensibinin” kendilerince sürdürüldüğünü söylemekte.
Böylece de devrimci köklerinin bu topraklarda bulunduğunu vurgulamakta.
“Hilafetin
tekke ve zaviyelerin kapatılmasına açıkça karşı koymuşlar I ve II. TBMM’deki
bazı milletvekillerinden söz edilmekte. AH). 1925 Şeyh Sait isyanı ile
şanslarını denemişler. 1926’da İzmir’de Atatürk’e suikast düzenlemişler, fakat
başaramamışlar. (Savunma, sf. 28)” Bu bölüm, Hüseyin İnan’ın kişisel
savunmasından alınmış. Tekke ve zaviyelerin açılmasını “Demokrasinin
gereğidir.” diyerek savunup Şeyh Sait’i halk önderi olarak gösteren aymazlar,
Hüseyin İnan’ın adını ağızlarına alırken hiç mi utanmıyorlar?
“1961
Anayasası için hayatlarını ortaya koyan 27 Mayıs ihtilalinin öncüleri vatan
haini ilan edilmek üzeredir. İhtilalin başı Cemal Gürsel Amerikan hapları ve
iğneleri ile çoktan öldürülmüştür. (Savunma, sf.36)” 27 Mayıs devrimini darbe
olarak gören tatlısu demokratları, AB’ci solcuların Hüseyin İnan’ın bu
sözlerini iyi anlamaları gerek.
“Tüm
ezilen uluslar bağımsızlık ve kurtuluş için silaha sarılmış olup, çağımızın
canavarı emperyalizme karşı mücadele etmektedirler. Bugün ezilen halkların tek
ve ortak düşmanı emperyalizmdir. (Savunma, sf. 40)” Demek ki tüm ezilenlerin
emperyalizmi yenmeleri için birleşmeleri gerekmekte. Etnik köken siyaseti yapmak,
ulusu bilmek bu savaşı engeller. “Biji Serok Obama!” diyerek emperyalizme karşı
savaşılamaz. Ancak bu yolla ezilen haklara zarar verilir ve emperyalizme hizmet
edilir.
“19
Mayıs 1919; emperyalizme, padişahlığa, hükümete ve köhnemiş devlet yapısına
karşı Mustafa Kemal ve arkadaşları önderliğinde yürütülen devrimin
başlangıcıdır. (Savunma, sf. 59)” 19 Mayıs’ı bu kadar güzel tanımlayan az
bulunur. İşte, devrimci değerlendirme de böyle olur.
ABD’li
senatör Upshow, 18 Ocak 1927 tarihinde Lozan Antlaşması ile ilgili bir açıklama
yapar. Bu açıklama emperyalist küstahlık doludur. İşte bu sözlere THKO
Savunmasında yanıt verilir.
“Amerikan
Senatörünün Hunhar Timurlenk, Sefih Müthiş İvan ve Kafatası piramidi üzerinde
oturan Cengiz Han’a benzettiği kişi emperyalizme karşı Türkiye Halkının Ulusal
Kurtuluş Savaşına önderlik eden Mustafa Kemal’dir. Amerikalı politikacıya göre
uygar uluslara onursuzluk getiren antlaşma, Lozan Antlaşmasıdır. Gene ona
kalırsa Lozan’da Türkiye’nin konferans masasına oturtulması, Amerika’nın yüce
ülkülerinden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Kemalist Türkiye’nin suçu, bir
Ulusal Kurtuluş Savaşını başarıyla vermiş olması ve kapitülasyonları
kaldırmasıydı. (Savunma, sf. 77)
“...Dil
bir sınıfın ya da zümrenin değil, tüm ulusun malıdır. (Savunma, sf. 192)”
“Emperyalistler
bir ülkeyi sömürge haline getirirken, başta kendi dillerini halka öğreterek,
ulusal dili ortadan kaldırmaya çalışırlar. (Afrika’da, Latin Amerika’da
Fransız, İngiliz ve İspanyol sömürgecilerinin yaptığı gibi) çünkü ulusun kendi
öz dilini koruması ve yabancıların diline rağbet etmemesi, giderek
sömürgeciliğe karşı maddi bir direnme doğurur. ( Savunma, sf. 193)”
Yukarıda
yer verdiğimiz dil konusundaki alıntılar belleklerde yer etmeli. Denizler,
Güzel Türkçemizin korunmasının tam bağımsızlık için olmazsa olmaz olarak
görmekte.
Savunma’da,
ulus olmanın koşulu olarak “dil ve toprak birliği, iktisadi bütünlük, ortak
ruhi şekillenme, tarihi olarak teşekkül etmiş istikrarlı birlik” gösterilmiş.
“Irk, ulusal birliği meydana getiren öğelerden biri değildir. Biyolojik bir
etkendir. Hiçbir biyolojik etken, toplumların tarihi evriminde bir rol
oynayamaz. (Savunma, sf. 194)” denerek günümüzün ırkçı, etnik milliyetçi sahte
solcularına ders verilmekte.
“Emperyalistler
sömürge ülkelerdeki tahakkümlerini haklı göstermeye çalışmak ve halkları
birbirine kırdırmak için, ırkçılık temalarını geliştirir. (Savunma, sf. 194)”
THKO’lular, yıllar öncesinden günümüz Türkiye’sinin ve Ortadoğu’nun fotoğrafını
çekmişler gibi bu sözlerle.
“Ulusumuzun
benliğini kaybetmesi ve uyanmaması için her türlü Amerikan ilacını vermekten
geri kalmıyorlar. Fakat bütün bunlara rağmen, gene de bir gün ulusun
direneceğini ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin istedikleri gibi olamayacağını
hesaplayarak gerekirse çıkarlarını korumak için son çare olarak Amerikan
Ordusunu kullanmak için böyle bir durumda Amerika’nın müdahale edebileceği
şekilde antlaşma imzalanmıştır. (Savunma, sf. 202)” Bu tümcelerde de görüldüğü
gibi, Türk Ordusu her şeye karşın dost kuvvettir. TSK karşıtlığını solculuk,
devrimcilik, ilericilik sanan sahte solcularının Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla
herhangi bir benzerliği var mı?
“Amerikan
emperyalizmi gayrı millidir. (Savunma, sf. 206)” sözleri Denizlere ait. “Milli,
ulusal, ulusalcı, milliyetçi, ulus devlet (milli devlet)” sözcüklerinden öcü
gibi korkan emperyalist yönlendirmeli bazı solcuların Savunma’yı dikkatle
okumalarında yarar var. Çünkü bu sözcükler, sıkça kullanılmakta Savunma’da.
Emperyalizme
karşı saf tutmayan ezilen ulus solcuları, egemen güçlere piyon ve yem olurlar.
Türkiye gibi yarı sömürge bir ülkede emperyalizme karşı çıkmadan solcu da
ilerici de devrimci de olunmaz.
Deniz
Gezmişlerin maceracı çizgide birtakım eylemler yapmaları onların devrimci
özlerini değiştirmez. Kitlelerden kopuk maceracı eylemleri onaylamak olanaksız.
Denizleri yalnızca bu maceracı eylemlerden ibaret saymak büyük bir yanlış.
Devrimin bireysel değil, kitlesel bir eylem olduğu gerçeği apaçık ortada. Bu nedenle
günümüz gençleri Denizlerin maceracılıklarını değil; onların Milli Demokratik
Devrim (MDD) çizgisinde ifadesini bulan antiemperyalist, antifeodal, ulusalcı,
Kemalist Devrimi tamamlama ülkülerini örnek almaları yerinde olur.
Deniz
Gezmiş, günümüz gençlerinin birçoğu için görüngüdür (fenomendir), tıpkı Che
Guevara gibi. Fenomenleştirilen devrimciler; ne yazık ki kapitalistlerce
düşünceleri, ülküleri unutturularak ticaret metasına dönüştürülmekte. Şapka,
tişört, çantalara fotoğrafları basılı satılmakta. Denizlerin gerçek düşünceleri
gençlere öğretilirse böyle bir tehlike de söz konusu olmaz. Çünkü devrimcilik
fotoğraf baskılı tişörtlerle değil düşüncelerle olur. Bu nedenle Deniz Gezmiş
ve arkadaşlarının düşüncelerini öğrenmek için “THKO Savunma” kitabı okunmalı.
Hem de her görüşten kişilerce...
Adil
Hacıömeroğlu
12
Temmuz 2016
Yazınızı Okudum . Kaleminize sağlık. THKO Savunma kitabını okumadım. Ancak bulunabilirmiyim bilmiyorum. Araştıracağım...TEŞEKKÜRLER
YanıtlaSil