Evimiz,
Bostancı’da Emin Ali Paşa ve Ali Nihat Tarlan caddelerinin kesiştiği köşededir.
Havalar iyi olduğunda her iki caddeyi de gören balkonumuz önemli bir yaşam
alanımızdır.
Balkon,
doğuya baktığı için sabah güneşini alır. Güz ve bahar mevsimlerinde burada
kahvaltı yapmanın tadına doyum olmaz. Yaz akşamları yemeğimizi balkonda yer,
çayımızı burada içeriz. Taşıt gürültüsü, çoğu zaman balkonu çekilmez yapsa da
zamanla alışıyor insan. Biz de motor seslerine gereksiz kornalara alıştık
sayılır.
Balkonumuzun
önü açıktır. Bu nedenle görüş açısı geniştir. Önümüzde akaryakıt istasyonu
olduğundan çok geniş bir alanı görme olanağına sahibiz. Önümüzdeki kavşakta,
neredeyse iki günde bir trafik kazası olmakta. Bu kazaların çoğu trafik
ışıklarına uymayan sürücüler yüzünden. Akaryakıt istasyonuna giriş çıkışlar da
kaza nedeni.
Kavşakta
yayalara saygı yok! Bu nedenle yayalara yeşil ışık yandığında çok dikkatli
geçmeliler karşıdan karşıya. Çünkü aynı anda taşıtlar da yayalara yanan yeşil
ışığa aldırmadan yola devam edebilirler. Bu durum, yayaların can güvenliklerini
tehdit etmekte. Yayaların geçiş hakları engellendiğinden araç sahipleri sık sık
tartışmalara girişirler. İstanbul’da karmaşıklık adına ne varsa balkonumuzun
önündeki kavşakta hepsi var sayılır.
12
Ağustos 2017 günü sıcak bir gün. Rüzgârla tek buluşma noktamız balkon.
Yemeğimizi, balkon masasında yemekteyiz. Bir yandan da söyleşiyoruz. Söyleşi
dereden tepeden. Tam da bu sırada üç polis
motosikleti, Pendik yönüne doğru hızla geçti. Çok geçmeden ardından bir
cankurtaran, inleye inleye E-5’e doğru gaza bastı. Cankurtaran geçerken araçlar
ona yol vermek için çaba gösterdiler, ama nafile. Çünkü çift şerit yol, yaya
kaldırımlarının önünde park eden araçlar yüzünden tek şeride inmiş durumda.
Anlaşılacağı üzere cankurtarana yol açmak isteyen araçların kaçabileceği yer
yok. Bu nedenle de yol açmak zor iş.
Cankurtaran
geçerken ortaya bir soru attım. “Aynı anda kavşaktaki ışıklarda cankurtaran,
itfaiye ve polis aracı sirenlerini öttürerek gelse geçiş üstünlüğü hangisinde
olur?” dedim.
Eşim:
“Üç aracın aynı anda yan yana gelmesi milyarda bir olasılık bile değil. Böyle
bir şey olamaz.” diye yanıtladı beni.
Ben,
olabileceğini düşünerek yanıtlayalım dedim. Eşim, itirazını ısrarla sürdürdü.
“Bu olasılığın mantıklı olmayacağını söyledi.”
Eşim itirazını sürdürürken Atacan’ın sesi
işitildi. “Olur!” diye bağırdı.
Eşim:
“Nasıl?” deyince, o anlattı. “Bir hırsız, bir eve girer soygun yapmak için. Bu
sırada ev sahibi direnince hırsız onu yaralar, ardından evi ateşe verir.
Komşular da hem cankurtaran hem itfaiye hem de polisi çağırırlar. Böylece aynı
kavşakta bu üç araç karşılaşır.”
Atacan’ın
yanıtı karşısında şaşkına döndük. Akılcı bir örnekle annesini bir anda ikna
etti. Ben bıyık altından gülmekteyim. Eşim, Atacan’ın örneği karşısında mutlu
bir şaşkınlık yaşamakta.
Atacan,
annesine: “Anladın mı?” dedi. Annesi: “Tamam…” diye yanıtlayıp kutladı onu.
Çocukta şımarıklığın en küçük bir belirtisi bile yok! Sustu… Yemeğinden bir
lokma aldı ve oyun hamurlarıyla oynamaya başladı.
Atacan,
yine hazırcevaplılığını gösterdi. Her konuda çözüm bulma ustası olan çocuk,
verdiği yanıtla çözümü buldu. Benden ona ödül, bir öpücük oldu. Büyük bir
olasılıkla sabah olunca benden oyun hamuru almamı isteyecek. Çünkü gece
yarısına dek oynadığı oyun hamurları birbirine karışmış durumda. Oyun hamurları
da unun ödülü olsun bari.
Adil
Hacıömeroğlu
12
Ağustos 2017
vallahi hocam güzel bir muhitte oturuyorsun. vakti zamanında öğretmenlik mesleğinden edinmiş olduğunuz birikimlerinizle birlikte Bostancı'dan ev almış olmanız çok akıllıca. insan kalitesi ile güzel bir muhittir Bostancı. sizin de balkonunuzun cephelerinin açık olması büyük bir avantaj. sanırım tek sıkıntı ana caddenin üzerinde olduğu için yerleşim yeriniz muhtemelen yeşillik ağaç çiçek çok olmayabilir. atacağım çok akıllı bir çocuk analitik düşünebiliyor elbette genlerinde Adil öğretmenin aklı zekası var. hem anne hem babanın öğretmen olması da Atacan için çok kıymetli. atacanın vermiş olduğu yanıtı inanın birçok yetişkin veremeyebilir. ama atacanı bir öpücükle hediyelendireceğinizi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz Adil öğretmenim. oyun hamurları ile bile onu kandıramazsınız. dua edin çok pahalı bir hediye istemesin.
YanıtlaSil