Norveç’te
kullanılan bir deyim var: Atatürk gibi düşünmek… Avrupa’nın bir ucunda yaşayan Norveçliler,
Atatürk’ün düşünme ve düşüncelerini uygulama biçimini beğenerek benimsemişler,
dillerinde deyimleştirmişler bunu. Bu konuda ne kadar gurur duysak azdır.
Peki,
biz; yani Atatürk’ün ulusu Atatürk gibi düşünebiliyor muyuz? Karşımıza çıkan
sorunlar karşısında O’nun gibi davranabiliyor muyuz?
Öncelikle
şunu söyleyelim ki Atatürk, gerçekçidir. Olgulardan hareket ederek düşünür ve
sorunlara gerçekçi çözümler bulur. Siyaset anlayışında halkı kutuplaştıran,
ulusu bölen, iç cepheyi zayıflatan tavır ve anlayışlar bulunmaz. Ulusun yüksek
çıkarları; her türlü siyasetin, çekişmenin, kişisel hesapların, dar grupçuluğun
üstündedir. Önce ulus yaşamalı ki bireyler de var olabilsin.
Uluslar,
büyük sorunları aşmak için güç birliği yapmalı. Ulusun düşmanları, (Bunlara
emperyalistler diyoruz.) bu güç birliğini bozmak için akla gelmedik fitneler
çıkarır. Halkı kendi içinde vuruşturmak ve asıl düşmanı gizlemek için düşman kamplar
yaratırlar kendilerince. Emperyalizmin bu düşmanca kışkırtmasını ulusun bazı
bireyleri fark etmez. Saplantılı bir biçimde düşmanın oyununa gelerek kendi
ülkelerine zarar verirler.
Kovid
19 salgını dünyayı kırıp geçirmekte. Salgın ülkemizde de söz konusu. Sağlık
Bakanlığının önlemleri, Atatürk’ün devletçiliği temelinde sürüyor, yararlı da
oluyor. Bu arada şunu söyleyelim. Türkiye’nin halkçı sağlık sistemi Atatürk’ün
yapıtıdır. Bandırma Gemisi ile Atatürk’le Samsun’a vatan savaşı için çıkan on
dokuz kişi arasında iki de sağaltımcı (doktor) var. Doktor Binbaşı Refik Saydam
ve Doktor Albay İbrahim Tali Öngören… Cumhuriyet’in sağlık sisteminin
oluşmasında bu iki kahramanın yanı sıra Tevfik Sağlam ve sonrasında büyük
hizmetleri olan Nusret Hasan Fişek de saygıyla anılması gereken
sağaltımcılarımızdan. Sivas Kongresi’nde mandacılığa karşı çıkan Tıbbiyeli
Hikmet’le Atatürk’ün unutulmaz Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras’ı da
unutmamak gerekir. Bu salgınla cansiperane savaşan kahraman sağlıkçılarımızı yetiştiren
Cumhuriyet okullarıdır. Her şeye karşın sağlıkta halkçı, devletçi sistem
ayaktadır. Başarı da Atatürk ve Cumhuriyet’e aittir.
Ulus
olarak birlik olacağımız kovid 19 salgınıyla savaşta ne yazık ki bazı kişiler,
iç cepheyi bozmaktalar. Siyasal çıkarlarını ön plana almaktalar. Üzülerek
görüyoruz ki bu kişilerin birçoğunun sosyal medyadaki görüntülerinde Atatürk’ün
fotoğrafları, adı, özdeyişleri bulunmakta. Sabahtan akşama dek Atatürk’ün
fotoğraflarını paylaşsanız da Atatürkçü olamazsınız, Atatürk gibi düşünmedikten
sonra.
12
Eylül Amerikancı darbesinden sonra düşünsel olarak Kemalizmden uzaklaşıldı.
Atatürk, heykel ve fotoğrafa indirgendi. Kısacası gardırop Atatürkçülüğü
(Ilımlı Atatürkçülük) egemen oldu kafalara. Böyle olunca da Kemalizmin
emperyalizme karşı konumlanma temeli bir yana itildi.
Birinci
Dünya Savaşı başladığında Atatürk Sofya’da Ateşemiliterdi. Yani masa başı bir
görevdeydi. Osmanlı Devleti Savaşa girdi. Atatürk, Padişahlığı sevmezdi. Bu
yönetime karşı olan görüşleri herkesçe bilinirdi. Zaten Kurtuluş Savaşı’ndan
sonra ilk büyük devrimini de Padişahlığı kaldırarak yapmıştır. Enver Paşa ile
arası iyi değildi. Görüş farklılıkları vardı. Üstelik Enver Paşa’nın Atatürk’ü
çekemediğini ve önünü hep kesmek istediği de herkesçe bilinirdi.
Savaş
başlar başlamaz Sofya’da bulunan Mustafa Kemal, zamanın Genelkurmay
Başkanlığına başvurarak cephede görev almak istediğini söyledi. Devleti
padişah/halife yönetiyor demedi. Enver Paşa’nın komutası altında olmak
istemediğini söylemedi. Onun için tek amaç vardı, hangi koşullar altında olursa
olsun vatanı savunma isteği.
O
Atatürk ki Çanakkale’de askerlerine: “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi
emrediyorum.” Buyruğunu vermekteydi. Orada şehit olan askerler, Padişah/halife
ya da Enver Paşa için mi ölmüşlerdi? Tabi ki hepsi vatanları için canlarını
verdiler.
Atatürk
savaştan önce İttihat ve Terakki Partisini eleştirir. Adı Belirtilmemiş “Bir
Dostuna Mektubu” başlıklı bölümde (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 1, sf. 200-201)
ve Salih Bozok’a Sofya’dan yazdığı mektupta (Aynı yapıt sf. 207) savaşı
Almanların kaybedeceğini belirtiyor. Alman subaylarının Türk ordusuna kumanda
etmesini hep eleştirdi Mustafa Kemal. Bunlara karşın kahramanca savaşarak Çanakkale’de
Fransızları, İngilizleri; Doğu Cephesinde Rusları yenerek Muş ve Bitlis’i
kurtarmış, Suriye cephesinde ise olağanüstü bir direnişle Misak-ı Milli
sınırlarını çizmişti.
Savaştan
Mustafa Kemal kahraman olarak çıktı. O kahraman, Kurtuluş Savaşı’yla ülkemizi
kurtarıp devrimleri yaptı. Bütün bunları da ulusu birleştirerek başardı.
Atatürk,
savaş sırasındaki başarılarının “padişahı/halifeyi ya da Enver Paşa’yı
güçlendireceğini, onları iktidarda tutacağını” hiç düşünmedi. Oysa günümüz
muhalifleri, “İktidarda AKP var. Ona destek olamayız. Başarılı olursa
iktidarını sürdürür.” diye düşünmekteler. Açıkça söylemek gerekirse salgının
hızla artmasını istemekteler ki AKP iktidardan düşsün.
Kovid
19 bulaşırken siyasal, sınıfsal, cinsel, bölgesel, tensel, kentsel, mesleksel
ayrım yapmıyor. Önüne gelene yapışıyor ve yataklara düşürüyor. Böyle bir
dönemde siyasal hesaplar yapmak ülkemize ihanettir. Profillerinde Atatürk
fotoğrafları taşıyanlar, liberalizmi Atatürkçülük, devrimcilik, solculuk
sanmaktalar. Oysa yaptıkları, söyledikleri dünün Mütareke basınınından farksız.
Bilerek ya da bilmeyerek emperyalizme hizmet etmekteler.
Gün,
Atatürk gibi düşünme günüdür. Ali Kemaller, Refik Cevadlar, Refik Halitler gibi
düşünmenin ülkemize zerre kadar yararı yok!
Atatürk gibi düşünmenin tam zamanı, çünkü söz konusu vatandır, gerisi ise teferruat...
Adil
Hacıömeroğlu
2
Nisan 2020
Emeğinize sağlık, Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.
YanıtlaSilKaleminize,yüreğinize sağlık hocam.
YanıtlaSilÜzerine söylenecek pek fazla birşey yok 👏🏼👍🏼🥂
Ders almasaı gerekenlerin, ders alabilmesi ümidiyle...
YanıtlaSil