KORONAVİRÜSTE TÜRKİYE’NİN AVANTAJLARI


                        
Ülkemizde halkın yaşam biçimi, birçok açıdan salgın hastalıklardan korunmak için yurttaşlarımıza olumlu yararlar sağlamakta. Son yıllarda bazı yaşam biçimlerimiz, sosyal alışkanlıklarımız değişse de yine de ana omurgayı korumaktayız.
Toplumumuzu, batılılarla karşılaştırdığımızda ilk göze çarpan ayrım, ayakkabıyla evlere girmemektir. Sokaktan ayakkabılarımıza yapışan toz, toprak, çamur ve değişik atıklar evimizin kapısından içeri giremez. Eve girince terliklerimizi giyeriz. Terlik, bir nevi ev ayakkabısıdır. Bu nedenle evlerimiz hijyen koşullarına uygun olur.
Uzmanların koronavirüsten korunmak için en çok sözünü edip uyardıkları konu, ayakkabıların evin içinde olmamasıdır. Bu konuda en dikkat çekici ayrıntı, evlerimizde “ayakkabılık” dediğimiz özel bir alanın bulunmasıdır. “Ayakkabılık” genellikle dış kapıya en yakın bir yerdedir ve genellikle kapalı dolap biçimindedir.
Türk toplumu, geleneksel olarak bir iş yaptıktan sonra ellerini yıkar. Ayrıca yemekten önce ve sonra da eller yıkanır. Tuvaletten çıkınca da eller sabunlanarak güzelce temizlenir. Bir Türk yurttaşı ortalama olarak günde on kez ellerini yıkar. Bu yıkamaların çoğu, sabunladır.
Türk toplumunun önemli bir bölümü beş vakit namaz kılar. Her namazdan önce abdest alındığı düşünüldüğünde eller, ayaklar, yüz, ağız, burun yıkanmakta. Eğer abdestten önce ve sonra sabun kullanılırsa önemli bir hijyen olanağı yakalanmış olur.
Ayaküstü yemek yeme alışkanlığı son yıllarda toplumuzda, özellikle de büyük kentlerimizde yaygınlaşmakta. Buna karşın temel beslenme biçimimiz ailecek oturarak sofrada yemek yemektir. Gerçi bu alışkanlığımızı, televizyon izleme ve internet bağımlılığı tehdit etmekte. Yine de ev yemekleri, ayaküstü hazır yiyeceklere direnmekte.
Türk evleri, mimari açıdan sağlığa uygundur. Yatak odaları ve oturma yeri olan salon ayrıdır. Tuvalet, banyo ayrı bir yerdedir. Mutfak apayrı bir yerdedir. Genellikle de güneye, evin güneş alan cephesinde bulunmasına özen gösterilir. Son yıllarda, yeni yapılarda Amerikan mutfaklar yer alsa da bu mimari özellik, bizim yaşam biçimimize uymadığından çokça benimsenmemiştir. Ev bölümleri arasında kesin sınırların olması, sağlıklı yaşama olanağı vermekte insanlarımıza.
Türklerin geleneksel ev mimarilerinde en göze çarpan bölümlerden biri balkonlardır. Geniş balkonlar, havalar iyi olduğunda tüm ailenin keyif yaptığı yerlerdir. Kahvaltılar orada yapılır, akşam yemekleri balkonda yenir. Keyif çayları orada içilir. İçtenlikli söyleşiler, oradadır. Balkon, insanların hem temiz havaya hem de güneşe kavuştuğu yerdir. Güneşe kavuşan bedenler, böylece bolca D vitamini depolar. Balkonlar, aynı zamanda komşularla iletişimin de önemli bir alanıdır. Yakın balkonlarda karşılıklı söyleşiler, komşulukların unutulmaz anlarıdır.
Son yıllarda geleneksel balkonların yerini “Fransız balkonlar” almaya başladı. Halkımız balkona benzemeyen, iki kişinin karşılıklı oturamadığı bu yerleri benimseyemedi. Kısacası, “Fransız balkona” Fransız kaldık.  
 Türk toplumunun en önemli geleneklerinden biri, eve gelen konuklara kolonya dökülmesidir. Eve gelen konuklara “Hoş geldiniz!” dedikten sonra kolonya dökülür, şeker ikram edilir. Bu iş, evin küçük çocuklarına yaptırılır ki onların öğrenmesi sağlanır. Küçük çocuklar, ellerini yarım yamalak açarlar kolonya döküldüğü zaman. Böyle olunca da kolonya yerlere dökülür. Bu nedenle kolonya küçüklerin başına dökülür ve büyüklerden biri, eliyle kolonyayı çocuğun başına dağıtır. Konuklar giderken yine kolonya ikram edilir. Toplumumuzun en çok rağbet ettiği, seksen derece limon kolonyasıdır. Bu gelenek, sağlıklı bir yaşamın ve temizliğin önemli bir unsuru.
Türk toplumunun geleneksel temizlik ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları koronavirüse karşı en büyük savunmamız. Bu alışkanlıklarımıza bir de evde kalmayı eklersek bu küresel salgını kolayca alt eder ve insanlarımızın yaşamda kalmasını sağlayabiliriz. Bütün yapacağımız iş, sabırla evde kalma.
                                                                       Adil Hacıömeroğlu
                                                                       9 Nisan 2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder