Kovid
19, önce Çin’de, sonrasında Doğu Asya ülkelerinde yaygınlaştı, ama asıl büyük
zararı Atlantik ülkelerine verdi. Salgından korunmak isteyenler, maske takarken
emperyalist/kapitalist ülkelerin maskeleri de bir bir düşmekte. Bakalım nasıl
düşüyor bu maskeler?
Almanya’nın
altı milyon N 95 maskesi, Afrika’da uçaktan kayboldu. Acaba Almanya’nın
maskelerini hangi ülkeye ait hava korsanları ele geçirip kendi ülkesine
götürdü?
İtalya,
Tunus’un satın aldığı antiseptiklere kendi limanında el koydu. Bu da bir deniz
korsanlığı… Eski çağlardan beri olagelen bir şey… Peki, başkasının malına el
koymanın adı, tüm dünyada hırsızlık değil mi?
Çekya,
İtalya’nın satın aldığı testlere havaalanındaki uçakta el koydu. Bu ülkenin
boyuna posuna bakmadan yaptığı işe bakın! Salgının yere serdiği İtalya’ya tekmeyi
atıyor fırsatını bulunca.
ABD,
Fransa’da bir kent belediyesinin Çin’e ısmarladığı N 95 filtrelerini, iki kat daha
çok fiyat vererek satın aldı. Hem de uçağa yüklenirken… Çünkü resmen
karaborsacılıkla el koydu. Bu korsanlık, ABD’ye yakışmaz, diyemem.
Fransa,
İtalya ve İspanya’ya ait eldivenleri, maskeleri mülkiyetine geçirdi. İsveç
merkezli sağlık şirketi Mölnlycke, Çin’den İtalya ve İspanya için ithal
ettikleri maske ve eldivenlere Fransa’da el konduğunu açıkladı. Şirket
yetkilisi, bu hırsızlığı kibarca “yakışıksız bir hareket” olarak nitelendirdi. Şirket,
bundan böyle İtalya ve İspanya’ya ihraç edecekleri sağlık araçlarını Fransa
üzerinden değil, Belçika’dan göndereceğini söyledi. Hırsızlığa karşı yeni yol
arayışı…
Çin’den
ithal edilerek Almanya üzerinden İtalya’ya gönderilen yüz maskelerine Almanya’nın
el koyduğunu duyurdu haber ajansları.
Başkan
Trump, özel şirketlerin ürettiği N 95 solunum maskelerinin üretim ve
dağıtımının devlet kontrolünde yapılacağını açıkladı. “Hür teşebbüsün” en büyük
savunucusu ülke, sıkıştığı zaman devletçiliğe sığınmakta. Ne garip değil mi?
İki
Fransız doktor, verem sağaltımında kullanılan BCG aşısının kovid 19’a nasıl
tepki vereceğini araştırmak için aşının Afrikalılar ve hayat kadınları üzerinde
denenmesi gerektiğini önerdi. Sömürgeci kafaya bakın! Yıllardır dünyaya, söz de
insan hakları dersi veren ülkenin doktorlarının önerisi, insanlık dışı. Afrika’nın
kara derili insanlarını gemilere doldurup köle pazarlarında satanların torunlarından
başka ne beklenir ki…
Çin’de
kovid 19 yüzünden yaşamını yitirenler için üç dakikalık anma töreni görüntülerinin
yayımlandığı sırada BFM canlı yayınında Fransız gazeteci: “Pokemonları
gömüyorlar.” dedi. Bu sözlere tepki duyuldu duyulmasına. Ancak bu sözlerin
altında yatan insan düşmanlığını görmemek olanaksız.
Yukarıda
anlatılanlara bakınca M. Akif Ersoy’un “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış
canavar” dizesi, usumuza düşüyor. Merhum Akif, bugünleri görseydi bu kapitalist/emperyalist
çürümüşlüğün tek dişinin bile kalmadığını söylerdi sanırım. Kapitalist sistemde
soygunculuk, hırsızlık, emeğe saygısızlık, insana değer vermemek, sömürü, insan onurunu hiçe saymak, haydutluk, korsanlık, yağmacılık… aklınıza ne
kadar olumsuzluk gelirse hepsi var. Bütün bunları gerçekte olmayan demokrasi ve
özgürlük maskesiyle örtmeye çalışmaktalar. İşte, bu maske hızla düşüyor ve
gerçek ortaya çıkıyor.
Kapitalizm/emperyalizm
her yanıyla çürüyüp kokuşmakta. Bu durum gösteriyor ki kapitalist sistem,
insanlara insanlığını unutturmakta. “Bu inkılabın hedefi emperyalizm ve
kapitalizm isim ve sıfatı altında toplanmış zalim, zararlı mevcudiyetlere karşı
mücadele etmekti. (Atatürk’ün Kendi kaleminden Emperyalizm ve Tam Bağımsızlık,
1.Basım, Kaynak Yayınlar-İstanbul, s.177)” Atatürk bu sözleriyle kapitalizm ve
emperyalizmin insanlık için nasıl zararlı ve tehlikeli olduğunu bizlere
göstermekte.
“…bizi
mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti
milliyece mücahedeyi uygun gören bir mesleği takip eden insanlarız. (Aynı
yapıt, s. 167)” Atatürk’ün yıllar öncesinden söylediği bu söz, bu siyasal
saptaması bugün ne kadar da çok önemli, değil mi?
Kapitalist
düzeni savunarak, emperyalizme boyun eğerek Atatürkçü olduğunu sananların
Kemalizmden ne kadar uzak oldukları çok açık. Bugünleri görüp öngörüleriyle bize
kılavuzluk eden Atatürk’ümüze ne kadar minnet duysak azdır.
Adil
Hacıömeroğlu
5
Nisan 2020
Kalemine Efendi Kalan, Adil öğretmenim,
YanıtlaSilMustafa Kemal Atatürk’ün “Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı mücadele ettik” sözü, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı sonrası ekonomik ve siyasal duruşunu özetleyen çok önemli bir ifadedir.
Atatürk bu sözüyle, Anadolu’nun emperyalist güçler (İngiltere, Fransa, Yunanistan vs.) tarafından işgal edilmesine karşı verilen bağımsızlık mücadelesine atıfta bulunur. Kurtuluş Savaşı, sadece askeri bir direniş değil, aynı zamanda ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını savunan
sadece dış düşmanlara değil, aynı zamanda içerideki sömürü düzenine ve ekonomik bağımlılığa da karşı çıkışı ifade eder. Atatürk burada klasik kapitalizmin yol açtığı sosyal eşitsizliklere ve ekonomik sömürüye dikkat çeker.
Bu söz en çok, 1923’teki İzmir İktisat Kongresi bağlamında önem kazanır. Kongre, bağımsız bir Türkiye ekonomisi kurma amacını taşır. Atatürk burada “ekonomik bağımsızlık” olmadan siyasal bağımsızlığın kalıcı olamayacağını savunmuştur. Bu yüzden devletçilik politikaları, karma ekonomi ve halkçı bir yaklaşım benimsenmi
Bu söz, sömürgeciliğe ve ekonomik bağımlılığa karşı duran, kendi ayakları üzerinde duran bağımsız bir Türkiye idealini yansıtır.Usunuza , engin bilginize , kaleminize sağlık👏👏Var olunuz.🙏🏻Saygılarımla👩