KÖPRÜ VE OTOYOLLARIN PARASIZ OLMASI


 Her dinsel bayramda olduğu gibi, bu bayramda da otoyollar, köprüler, Marmaray bedava. Sosyal medyanın akıl küpleri hemen klavye başında döktürmeye başladılar. “Bayramda sokağa çıkma yasağı var; köprüler, otoyollar, Marmaray bedava.” Bu tür iletiler, yağmur gibi yağdı öngünde. Bayramın birinci gününde de sürdü bu ileti yağmuru. Kendileri çok akıllı ya, karşılarındakiler de kendilerine göre akılsız (Sözüm meclisten dışarı)… Aklınca alay ediyor karşısındakinin, yani devlet yöneticilerinin akılsızlığıyla(!). Yanıt vermeyeyim dedim, ama duramıyorum. İşin gerçeğini de söylemek zorundayım.

“Sokağa çıkma yasağı olduğu doğru. Ancak on altı milyonluk kentin günlük gereksinimleri nasıl karşılanıyor. Her gün tükettiğimiz besinler, diğer gereksinmelerimiz uzaydan mı geliyor, yoksa bu sanal dünyada mı yiyip içmektesiniz?” diye yanıtladım onlardan birkaçını. Arkasından Türkiye’nin her yerine, her gün binlerce kamyon gidip gelmekte. Soframızdaki her şey kırsal alanlardan gelmekte. Ayrıca giyim, temizlik ürünleri gibi insanların birçok ivedi gereksinmesi kentlere, başka yerlerden gelmekte. Gelen ürünler, kent içindeki toptancılardan mahallelere dağıtılıyor. Bütün bunlar, hangi yollardan gelmekte?

Sokağa çıkma yasağı olan günlerde görevliler, çalışanlar var. Fırınlar açık. Fırın çalışanlarının üç gün de olsa Marmaray’a parasız binmeleri kötü bir şey mi? Sağlık çalışanları, güvenlik görevlileri, sucular, gazete dağıtıcıları, nöbetçi eczane kalfaları, kargo emekçileri… Daha usuma gelmeyen birçok kişi, biz evlerimizdeyken çalışmaktalar.

Verdiğim yanıtlara, karşılık alamadım. Neden mi? Birçoğu, sürü psikolojisiyle önüne düşen, güya muhalif bir yazıyı anında paylaşmakta. Orada yazanların doğruluğu, yanlışlığı asla sorgulanmamakta.

Sen, sokağa çıkma yasağından önce torbalar dolusu alışveriş yapıyorsun. Bayram sonrası yasak bitince marketlere saldıracaksın aç kurtlar gibi. Aldıkların torbalara sığmayacak, belin bükülerek taşıyacaksın her şeyi. O torbalara doldurduklarının nereden geldiğini hiç düşünmedin mi? Yoksa market raflarının sürekli bir doğurganlıkla onları ürettiğini mi sanmaktasın? Her gün fırına gidiyorsun ekmek almaya. O ekmeğin unu nereden, kimlerce getirilmekte? Bunu hiç düşünmedin mi? Gece gündüz ülkemizin dört yanında direksiyon sallayan kamyon emekçilerinin yılda üç gün otoyol parası ödememesini çok mu görmektesin? Muhalif olacaksın diye içine doldurduğun nefretin, kinin her gün usunu kemirmekte yırtıcı bir virüs gibi. Bu nefretin, kinin mantığını yok ettiğinin farkında değil misin?

Köprü ve otoyolların parasız olmasıyla dalga geçenlerin büyük bir çoğunluğu kendilerini solcu ve devrimci görenler ne yazık ki. Oysa solculuk, devrimcilik emekçinin, çalışanın yanında yer almaktır.

Neredeyse haftanın her günü bayram seyran demeden çalışan emekçi kamyonculara, biz evimizde keyif yaparken bizim gereksinmelerimizi karşılayan hizmet sektörü çalışanlarının bayram süresince otoyollardan, köprülerde bedava geçmesini; Marmaray’a parasız binmelerini eleştirmek düşüncesizliğinin adı devrimcilik değil, olsa olsa liberalizmdir. Bu liberalizmi solculuk sananlar toplumsal düşünme yerine bireyciliğin bencilliğinde debelenmekteler.

Sen dışarı çıktığında bazı hizmetlerin parasız olması doğal, ama sana neredeyse yirmi dört saat hizmet eden emekçilerin yararlanması göstermelik ya da aldatmaca, öyle mi?

Adil Hacıömeroğlu 

25 Mayıs 2020

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder