“Ruanda
soykırımının sorumlularından Felicien Kabuga yakalandı” başlık bu biçimde.
Yakalama, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararıyla olmuş. Çok güzel… Suçu ne? Yüz
binlerce insanın öldürülmesi… Diğer sorumlular da mahkeme kararıyla
aranıyormuş. Bu da güzel… Nerde yakalanmış? Fransa’da… Bu da güzel…
Peki, güzel
olmayan ne?
Ruanda’yı
oluşturan Tutsilerle Hutuları birbirine düşüren kim? Fransa…
Soykırımcı
Hutuların destekçisi kim? Fransa…
Fransa
Askeri İşbirliği Misyonu Şefi General Jean Varret’in soykırım olacağı yolundaki
öngörülü uyarısını kulak ardı eden kim? Fransa…
Sekiz yüz
bin kişi, kurbanlık koyun gibi doğranırken sessiz kalıp hatta bu vahşeti,
dünyadan saklayarak katiller sürüsünden oluşan hükümeti destekleyen kim?
Fransa…
Peki,
soykırım suçuyla aranan Kabuga, nerede saklanmış? Fransa’da…
Niçin Fransa’da
değil de başka bir ülke de saklanmamış? Çünkü efendisi ve suç ortağı Fransa...
En fazla korunacağı, yardım göreceği ülkede saklanmasından daha doğal olan ne
var?
Uluslararası
Ceza Mahkemesi kimleri yargılıyor? Maşaları… Asıl suçlular, timsah gözyaşlarıyla
insanlık, demokrasi ve özgürlük yalanlarıyla insanları kandırmayı
sürdürmekteler. Asıl suçlular cezalarını bulmadan dünyada bu tür kitlesel
kıyımlar önlenemez. Bir maşa gider, yeni bir maşa bulunur. Tarihin bize
öğrettiği bu. Bu nedenle asıl suçluları, emperyalistleri, sömürgecileri, kara
kıtanın al kanıyla toprağı sulayanları yargılamalı.
Fransız
emperyalizmin ellerinden kan damlarken dünyaya insan hakları dersi vermesi ne
büyük çelişki değil mi?
Adil Hacıömeroğlu
16 Mayıs 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder