Son
günlerde sosyal medya küfürbazları gündemde. Bu nedenle de sosyal medyanın
varlığı ve yararlılığı tartışılmakta. Ayrıca hükümet de sosyal medyada bazı
kısıtlamaların yapılması için yasal önlemler almanın peşinde.
Hükümetimiz,
muhalefet partilerimiz, basınımızın anlı şanlı köşe yazıcıları ve ekran bülbülleri
yıllardır küfür çukuru olan sosyal medyadaki bu durumu yeni fark ettiler
nedense.
Öncelikle
söyleyeyim ki küfrü kim, hangi nedenle yaparsa yapsın yanlıştır ve insanlık
dışıdır. Uluorta önüne gelen kişiye küfreden zavallılara, insan demek yakışık
almaz. Küfrederek siyaset yapan kim olursa olsun hiçbir partide yeri olmamalı!
Bu küfürbazlara göz yuman hangi parti yöneticileri olursa olsun bu aktöresizliğe
ortak oluyor demektir. Böyle bir yozluğun, çürümenin, kokuşmanın siyaset adına
yapılması, hem üzücü hem de ilgi çekicidir.
Önce
Başak Demirtaş’a küfredildi. Aktöresiz bu insanımsıya ülkemizin tüm erdemli
insanları gereken yanıtı verdiler. Sonrasında yargı da devreye girdi.
Birkaç
gün önce yeni doğum yapmış Esra Albayrak üzerinden küfür üretti aktöresizler.
Amaçları, hem Tayyip Erdoğan’ın hem de Berat Albayrak’ın canını acıtmaktı. Bu
küfürbazlar da kamuoyundan gereken tepkiyi gördü.
Düşünsel
planda siyasal savaşım olmadığı için başta parti genel başkanları olmak üzere
üst düzey yöneticilerin gözüne girme yarışı yapılmakta. Bunun için de daha
keskin sözler etmek söz konusu oluyor. Kim karşıtına daha çok bağırıp daha çok
hakaret ederse o kişi daha iyi partili olarak kabul görmekte. Böyle bir anlayış,
küfre kapı açmakta. Bundan anlaşılacağı üzere küfre meydan veren, siyaset
düzenindeki yanlışlık ve bilinçsizlik.
Türkiye’de
uzun süredir siyasal partiler arasındaki tartışmalarda düşünce, izlence
üzerinde konuşmalar yok! Grup toplantılarında özellikle ve öncelikle AKP Genel
Başkanı Erdoğan’la CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kullandığı dil sorunludur.
Karşıtına ağzına geleni söylemek siyaset
yapmak değil. En pis sokak kavgalarında bile kullanılmayacak hakaret sözlerini
kolayca kullanmakta bu iki siyasetçi. Bu kaba dil, hem halkımızı bölmekte hem
de küfrü, hakareti, kötü sözü meşrulaştırıp olağan duruma getirmekte. Parti
tabanları da hakaret etmeyi siyaset yapmak sanmakta.
Yalnız
sosyal medyada değil, yaşamın her alanında küfür çok yaygın. En küçük
anlaşmazlıkta hemen küfretmekte insanımız. Bu küfürbazlık, nedense günlük
yaşamda gerekli tepkileri görmüyor. Görmeyince de yüreklenip çoğalıyor.
Erdemli
olmak, haksızlık sana yapıldığı zaman değil; başkasına yapıldığı zaman haksızlığa
karşı çıkıp ayağa kalkmaktır. Ne yazık ki bu ilke, görmezden gelinmekte. Şöyle
ki Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e yıllardır sosyal medyada en ağır
küfürler edilir. Bugüne dek siyasal parti yöneticilerinin bu küfürlere karşı
çıktığını görmedim, işitmedim. Bu küfürlere ses çıkarmayanlar, bu küfürlü
sosyal medya ortamını hazırladılar. Küfür kime yapılırsa yapılsın karşı
çıkılmalı.
Bir
insanın annesine, eşine, çocuğuna küfredilir mi? Bu küfürleri yapan insan olur
mu? Ya, bu küfürleri görmezden gelenlere ne demeli?
Parti
genel başkanlarına önerimdir. Küfürle içtenlikle savaşmak istiyorsanız
öncelikle siz dilinizi düzeltin. Ayrıca parti üyelerinize hoşgörülü olmayı
aşılayın. Bu da onların bol kitap okumasıyla olur. Bilgisiz parti tabanlarının
sizi yarı tanrı yaptığı doğrudur. Ancak bu yarı tanrılığın biteceği günler de
gelir O zamanı da siz düşününüz!
Adil
Hacıömeroğlu
2
Temmuz 2020
Artık insanlar sıradan bir konuyu dahi görüşemez, konuşamaz oldular.
YanıtlaSil