ÇETELER HER YANDA CİRİT ATIYOR


Çoğu kişi gibi ben de sabahleyin uyanınca ilk iş olarak televizyonu açıp haberleri dinliyorum. Yayın sürerken haber akışı kesiliyor birden “Şimdi bir son dakika haberimiz var.” diye. Artık ezberledik neredeyse son dakika haberini sabah sabah. Çünkü her sabah aynı haber… Yalnızca özneler ve nesneler değişik…

“Şu anda Sayın İçişleri Bakan Ali Yerlikaya’nın açıklamasını sunuyoruz.” diyerek farklı kentlerimizde yakalanan çete üyelerinin sayısı ve işledikleri suçlar ve kentlerin adı kısaca anlatılmakta. Çok seyrek de olsa çete üyelerinin yerini bölücü örgüt militanları almakta. Bazı günler, birden çok çete çökertiliyor (Bu bakanlığın söylemi) polis ve jandarmanın çabalarıyla.

İster istemez usumuza şu soru gelmekte: Neredeyse her gün en az bir çete çökertildiğine göre demek ki ülkemizin hemen hemen tüm kentlerinde çeteler bulunmakta. Bu çeteler kurulurken, bunca zamandır yasadışı işler yaparken, yurttaşı haraca bağlarken, alınteriyle kazanılan mala mülke el konurken hükümet ve içişleri bakanlığı ne yapıyordu, bu çetelerin halkı canından bezdirmesi mi bekleniyordu?

Çete üyeleri yakalanmasına yakalanıyor da ne oluyor? Çoğu denetimli serbestlikle salıveriliyor. Bu salıvermeleri yurttaşlar izledikçe adalete güvenleri azalmakta. Ne yazık ki suçla ceza orantılı değil.

Üzülerek söyleyeyim ki Türkiye’de AKP iktidarları döneminde devlet otoritesi çok yara aldı. Bozulan ekonomi, yasadışı kazancı adeta yüreklendirmekte. Çünkü yasadışı iş yapanlara karşı yaptırımlar etkisiz, cezalar hafif. Emeğiyle geçinen, üreten insanlar hak ettikleri saygıyı görmüyorlar yetkililerce. Bu yurttaşlarımız, devletçe yüreklendirilip korunmuyor.

Ülkemiz kentlerinde çeteler niye kolayca kuruluyor? Bu çeteler, bunca genci, buyrukları altına nasıl alıyor? Artan genç işsizlik, çetelerin oluşmasının önünü açmakta. Yoksulluk, çetelerin palazlandığı bir bataklık… Bu bataklığı oluşturan da ekonomik bozukluk… AKP’nin yıllardır uyguladığı serbest piyasa ekonomisi, yoksulu daha yoksul, varsılı daha varsıl yapmakta. Toplumda gelir dengesi iyice bozuldu. Halkımızın yarıya yakını yoksulluk sınırının altında yaşam sürmekte. Farklı ülkelerden çetelerin bazıları da ülkemize yerleşmekte ne yazık ki. Sığınmacıların çokluğu ve düzensizliği de çetelerin işine gelmekte. Ayrıca yolsuzlukların artması, çeteler için uygun ortam yaratmakta. Yolsuzluk, zaten yasadışı değil mi? Yasadışı yolsuzluğun olduğu yerde çetelerin boy göstermesi çok olağan.

Çete üyelerinin yakalanıp çetelerin çökertilmesi güzel de bunca suç örgütüne, yapılanacakları gerekli ortamın hazırlanması kimin işi? Çetelerin yararlandığı yasal boşlukları yaratarak devleti zaafa uğratan kimler? İnsanımızı bir dilim ekmeğe muhtaç eden bir ekonomik sistemin sürmesi için bunca çaba niye?

Güvenlik güçlerinin çeteleri çökertmesi önemli. Bununla halkımız gurur duymakta. Ancak çetelerle asıl savaş, bunların var olmak için olanak buldukları toplumsal, ekonomik koşulları değiştirmektir. Bunun da çözümü, Atatürk’ün uyguladığı halkçı-devletçiliği uygulamakta. Bu, ulusal birliğimizi güçlendirirken yasadışı olayları da ortadan kaldıracak bir ortam hazırlayacak. Dün başardık, bugün niye başarmayalım?

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  13 Haziran 2024

6 yorum:

  1. Evet, bugün de yaparız ama sanırım yine yeni bir Bağımsızlık savaşı vermek gerekiyor...öncelikle de ekonomi ve bağlı olarak siyasette ya da ikisi hattâ Altıok ilkelerinin altısı da eşzamanlı olarak. Öyle ya da böyle bu işler millî hükûmet kurulmadan çözülmeyecek. Baştakilerde ise halâ bunu yapabilecek güçte olmadığı gibi ittifakın diğer kanadına ABD nin çektiği operasyona bile karşı duramıyor...
    Asıl konu da bu...bu durumda biz ne yapacağız, ne yapmalıyız. Tüm bu koşulla karşın halka bunları anlatarak öncülük etmek ve yeni öncüler kazanmak diye düşünüyorum çözümü. İşin özü bu, uzun vadede Atatürk'ün ölümüyle yarım kalan, adlı da ihanet edilen millî demokratik devrimi başlatmak.
    Kendi adıma gördüğüm bir sorun şu, halk sıkıntının tam ortasında ama gerçek çözümü göremeyecek kadar sahte ve kirli siyaselere boğulmuş durumda. Yani görev belli, önce onları kazanmak ve önce
    ilçelerde bu işleri yürütmemiz gerektiği ama bunun eksik kaldığı, yalnızca masabaşı işlerin yürütmenin yetmediği.
    Sonuç olarak en üstteki kadrolardan gelebilecek her türlü siyasi müdahalenin yanısıra altta, tabanda halka yönelik çalışmalar diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen katılıyorum. Yeniden bir kurtuluş savaşı şart. Ama kiminle birlikte, kimlere karşı. Öyle bir döneme girildi ki, it izi ile at izi birbirine karıştı. Halk şu ana kadar aydınlarını korumadı, koruyamadı. Şimdi bunu hiç yapmaz ve yapamaz. Yani kısacası gerçek aydınların kendileri gösterecekleri bir ortam yok henüz. Aynı ateş altındaki askerlerin siperfen kafayı çıkarmaları gibi bir durum söz konusu. Yanlış hareket yapan gider. Zaman kötü ve uygun değil henüz. Hepimiz birimiz, birimiz hepimizin olmadıkça bu başkaldırı başarıya ulaşamaz.
      Yani ikinci sonuç şu.
      Dip kaçınılmazsa hızlandırılmalı mı. Hiç dokunmayarak ya da üstüne basarak.
      Yanıt zor
      Hepimize kolay gelsin.

      Sil
  2. Hakkın sermayedarlara kurtarıcı gözle baktığı bir ülkede çeteler doğal olarak var olacaktır. Paralar nerede diye soran mağdur, gariban(!) vatandaşa cevaben Doğu Perinçek Sabancı'nın cebini gösterip "paralar işte burada" dediği için yuhalanmıştı. Türk milleti, aynı komşu toplumlar gibi yüzlerce yıl hiçbir siyasi devinimin içinde olmadan yaşamıştır. Bir şeylerin değişmesi vakit alacak, ancak bu vakit sanki bizim memlekette biraz ağırdan alıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıdaki yorumum bu yazınıza da ayrı bir soru sorarak yanıt veriyor.

      Sil
  3. Bunlara yabancı mafya liderlerinin ülkemizde yakalanması, aralarındaki hesaplaşma için ülkemizi seçmelerini nedenlerini bularak eklemeke gerek. Teröristlerin çete işlerine bulaşıp bulaşmadıkları başka bir konu. Bir de namusuyla iş tapan insanların işyerlerine çökme işi var.

    YanıtlaSil
  4. Hayretle izliyorum ülkemizi yöneten zihniyeti,

    YanıtlaSil