Arada
sırada siyasetle ilgili yazılar yazıyorum. Yaşamımızın birçok alanını
belirleyen siyasete ilgisiz kalmak olmaz. Günümüzde ülke olarak başımıza gelen
felaketlerin de yaşamımızı etkileyen birçok olumsuzluğun da nedeni beceriksiz siyasetçiler.
İktidar ya da muhalefet partilerinden birini eleştirdiğimde bu siyasal
oluşumların kurşun askerleri ayaklanıyor. Hangi görüşten olursa olsun yandaşlığı
meslek edinmiş kişilerin bakış açıları, eleştirilere tepkileri hep aynı. “Niye …
partisine düşmanlık yapıyorsun?” Dilimiz döndüğünce eleştirinin düşmanlık
olmadığını, eleştiri yapmamızdaki amacın bu partinin ve yöneticilerin
hatalarını göstermek olduğunu, eleştirileri ciddiye aldıklarında yanlışlardan
dönebilecekleri fırsatını yakalayacaklarını anlatmaktayız.
Eleştirileri,
düşmanlık sayan kişilerin çoğunun mürekkep yalamışlardan çıkması çok ilginç. Bu
kişilerin çoğu yaptıkları işlerde yönetici konumunda. Bir yöneticinin
eleştiriye kapalı olmasını düşünmek bile istemiyorum. Çünkü eleştiriye kapalı
bir yöneticinin bulunduğu kurumu ileri götürme olanağı, isteği neredeyse yok!
Ne
yazık ki günümüz siyasetçilerinin siyasal birikimleri, çözümleyici düşünme güçleri,
kıvrak zekâları, öngörüleri, halk için özverileri, çok yönlü bilgileri, ülke
çıkarlarını koruma tepkeleri, çözüm üretme yetenekleri, öğrenme ve araştırma
istekleri, özellikle de tarihsel bakış açıları çok yetersiz. Bu yetersizlikleri
eleştirmek hem yurttaşlık hem de aydın görevi…
Eleştirinin
kimseye bir zararı yok, tersine yararı var. Kişi ya da kurumlar, eleştirilerden
yararlanarak yanlıştan kurtulup doğruları yapar. Bu da onları ileri götürür. Eleştirilere
olumlu bakan kişi ya da kurum yöneticileri; eleştirenlerin bilgi, birikim, düşünce,
deneyim ve usundan yararlanır. Bu, aslında önemli ve bulunmaz bir fırsat. Bu
fırsattan yararlanmak için düşünsel olgunluk, özgüven, ortak usu kullanma
becerisi, doğruyu bulma isteği, yanlıştan kurtulma sorumluluğu olması gerek. Bunlar
olmayınca eleştirinin bu kişi ya da kurumlara bir yararı olmaz. Çünkü eleştirilere
kulak asan olmayınca bir değeri de olmaz bu sözlerin.
Eleştiriye
karşı hoşgörülü olmak için kişide güçlü bir özgüven, demokratik olgunluk, sağlam
bir düşünce sistemi, öğrenmeye açık bir beyin, sorgulama gücü, yanlışlarını
görüp düzeltme yürekliliği gerek. Körü körüne bir düşünceye bağlı olan kişiler,
eleştirinin gerçekçi esintisiyle inanıp bağlandıkları köpükten kulelerin uçup
gideceğini sanırlar. Aslında bu tür parti üyeleri bir tarikatın müritleri
gibiler. Şeyhin söylediklerinin kayıtsız, koşulsuz kabullenmek; söylenenleri
usun süzgecinden geçirip sorgulamadan benimsemek söz konusu. Bir kısmı da futbol
takımının yandaşları gibiler. Bu tür kişiler, düşünceye değil; formanın rengine
bağlılar. Düşüncenin gücünün her şeye üstün geleceğini anlamadıklarından körü
körüne yandaşlığı yeğlerler.
Eleştiriye
kapalı kişiler; farklı düşünceden, hele de bu düşünce gerçekse çok korkarlar.
Kendilerinin ya da aynı yolda yürüdüklerinin gerçekçi düşünceleri işittiğinde
etkisinde kalacaklarını düşünürler. Düşüncelerinin karşısındakinden etkilenerek
kolayca değişeceğini sanan kişilerde özgüven eksikliği ve savunduğu düşünceye tam
olarak inanmama göze çarpar. Senin düşüncelerin doğruysa eleştiriden niye
korkuyorsun?
Eleştiriden
korkanların en belirgin davranışlarından biri de “Sen … partisinden misin ya da
şucu musun?” biçimindeki suçlamalarıdır. Yani biri, sizin düşüncelerinize karşı
çıkıp eleştirdiğinde hemen onun bir başka siyasal görüşten olduğunu düşünmek
niye? Oysaki bir düşünceyi eleştirenlerin çoğu o düşünsel çizgiye yakın olanlar.
Çünkü bu kişiler, kendilerini sorumlu görüp kendi siyasal görüşünün başarıya
ulaşmasını istemekteler.
Bir
partinin üyelerine eleştiriyi yasaklaması, bu konuda baskı uygulaması gelişme
ve değişime kapalı olduğunu gösterir. Bu da demokrasiye inançsızlığın bir
göstergesi.
Sözlere
bakılırsa her parti demokrasi koşusunun şampiyonu. Ancak uygulama söz konusu
olduğunda ise demokrasiyi içselleştiremedikleri görülür. En küçük eleştiriyi
bastırmaya çalışan yönetici ve üyelerin olduğu bir yerde demokrasiden söz
edilebilir mi? En çok “demokrasi” sözcüğünü tekerleme biçiminde kullananlar, düşüncelerini
açıklayanlara en çok baskıyı yapanlar. Ülkemizde en çok demokrasi isteyen parti
ise çoluk çocuk, yaşlı genç, silahsız günahsız insanları kurşunlayan, patlayıcılarla
havaya uçuran terör örgütünün TBMM’deki partisi. Gözünü kırpmadan insan öldüren
bir cani örgütünün demokrasiden bu denli söz etmesi niye? Niye mi? Yaptığı
insanlık dışı öldürme olaylarını demokrasi maskesiyle örtmek için.
Nedense
okullarımızdaki eğitim süreçlerinde eleştiri ve özeleştiri alışkanlığını kazandıramıyoruz
öğrencilere. Bu alışkanlığı edinememiş kişi de ne yazık ki kendisine de
ülkesine de zarar vermekte. Toplumumuzun zor süreçlerden geçtiği bir dönemde en
çok gereksinim duyduğumuz şey, eleştiri ve bu eleştirilere kulak veren sorumlu
kişiler. Yoksa nasıl gelişip değişeceğiz? Yanlışlarımızı düzeltmenin
eleştirilmekten başka yolu var mı?
Adil
Hacıömeroğlu
7
Haziran 2024
Eleştiri, özelestiri sistemi düzenli yapıldığında (yapıcı ) bir idarenin,bir ailenin,bir örgütün veya bir partinin bağımsızlığını gösterir.
YanıtlaSilKatılıyorum, beyinlerin çalışması durduruldu, sanat, edebiyat, ekonomi yok edildi. Herşey yerle bir edidi, işimiz çok zor. Aziz dostum.
YanıtlaSilELEŞTİRİYE KAPALI OLANLAR, YANLIŞLARININ BİLİNMESİNİ İSTEMİYENLERDİR ! BÖYLELERİ KAYBETMEYE MAHKÜMDUR,VE DE ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE KAYBEDİYORLAR ! HÂLÂ AKILANMAYACAKLAR MI !? ÖMER AYKURT 08.06.2024.
YanıtlaSilLeyla Canıtez
YanıtlaSilTabiki eleştri yapılmalı.Ama yıkıcı olmamalı.Ben siyasette kim olursa olsun açıktan eleştirimesinden yanayım.Çorbada tuz misali.İktidar iş başında eylem yapıcı olduğundan daha fazla elektriliyor.Halbuki bu iktidarı bile oraya taşıyan muhalefet.Mesela CHP başkanı beyefendi de seçim sarhoşluğu ile ne yaptığını bilmiyor.İktidarla bile ılımlı yol izlemek istiyor.Bu beni çok rahatsız ediyor.Çünkü bu ılımlı yol bile değerlerden ödün vermeyi gerektirir.Yazılarınızı ilgi ile okuyorum.İyi günler.
Sevgili ADİL Bey. Olan özelliğiniz ve güzelliğinizle duygu ve düşünce paylaşımınızı TEBRİK ederim. Başarılarınızın devamını dilerim. Aile Kültürümüzde + Ticarete + Siyasete + Genel yaşamımızda yapıcı ELEŞTİRİLERİLER ve ÖNERİLER yoksa DEĞERLER olmaz DEĞERLERİN olmadığı yerde KALİTE olmaz KALİTENİN olmadığı yerde arzu edilen yaşam olmaz. Kişinin kendini nasıl gördüğü önemli değildir. Ufku olan Kişilere Kimliklere makam mevki sahibi dahilinde değerlerin kişiden vasıflı kişilerin kişiyi nasıl algıladıkları nasıl gözlemledikleri ( DEĞER ) verip vermedikleri samimi olup olmadıkları önemlidir. Örnek: Bakmak bir özelliktir. Görmek + GÖREBİLMEK = Kişiye göre değişen çok özel ayrıcalıklı bir ( DEĞERDİR ) güzelliktir. Tabiki algılaya bilenler için bu düşüncem geçerlidir. SİZ varsanız. BİZ varız. Ali Kemal AYDIN. SELAMLAR - SEVGİLER…
YanıtlaSilBilge neyi bildiğini, nasıl bildiğini doğrudan idrak eder.Siz de kutup yaldızı gibisiniz Adil öğretmenim yüreğinize , kaleminize kuvvet .Siyaset yapanlara eleştri Demokrasi için gereklidir , herkes katılımcı olup söz söyleme , eleştirip yapılan yanlışların söylenmesi karşı tarafı yapıcı işlere yönlendirir sonuçta kazandırır.
YanıtlaSilYaşam bize sevgi dolu bir ilişki ile bağlılıkları öğretir sevilmek bağlanmaya ve isteyerek karar almaya götüren bu olaylar meydana gelir en yakın arkadaşa bile ben seninle bu arkadaşlığı yapıyorum demek arkadaşlık değildir arkadaş eleştri yapabilir karşısındakini daha iyi olmasını ister eleştiri olumlu olduğunda insan kendini daha ileriye taşıyabilir.Eleştirilerde sınır koymak gerekiyor fazla eleştiri kendini güvensiz hissettirebilirim ama dostlukta ilişkilerde sınırlar çerçevesinde eleştiri yapmak karşısındakine bence yüceltireleştiri de yıkıcı değil yapıcı olmalıdır sevecen ve destekleyici olmalıdır eleştiride , sürekli eksiklikleri söyleme gibi davranış anne baba gibi yaklaşılma kişi başarısızlığa uğradığında ben sana demiştim tavrını takınırlar peki bunda ne öğrendin gibi SORULAR sorarlar ders almak yerine arkadaşlıkları başka yerde aranması ve eleştiriden kaçmaya çalışmasına neden olur kurtarıcı olmak birisini kurtarmak onu sevmekle eş değildir kurtarıcılar karşındaki kişiye denetlemeyi umarlar.Eleştirmeyip herşeye evet demek düşünmemek, muhakeme yapamamaktır .Gelişmek için daima , eleştirilere açık olmalıyız.Değerli Adil Öğretmenim Esen kalınız✍️👏👏🙏🏻🍀👩Fulya Kırımoğlu
Sevgili ADİL Bey. Yapıcı ELEŞTİRİ ve ÖNERİ = Kültürünün olmadığı yerde DEĞER olmaz. Değerin olmadığı yerde KALİTELİ yaşam olmaz.Okumak cehaleti yok eder. Eşeklik baki kalır ifadesini çok gözlemliyorum. Şuda bir maksimum gerçek zamanımıza göre öğrenmenin yolu OKUMAK + DİNLEMEK + İZLEMEK = Bunlarla bütünleşenler DEĞİŞİME + DÖNÜŞÜME + YENİLİĞE = Açık duygu ve düşünceye sahip olan DEĞERLERİMİZDİRLER. Sorgulama ve Sahiplenme kültürü ile bütünleşerek DEĞERLERİMİZE sahip çıkmak KALİTEYLE imkanlar dahilinde bütünleşe bilmek Ayrıcalık + ERDEMLİKDİR. Olan özelliğiniz ve güzelliğinizle duygu ve düşünce paylaşımınıza TEŞEKKÜRLER. SİZ varsanız. BİZ varız. Ali Kemal AYDIN…SELAMLAR - SEVGİLER….
Sil