ÇOCUKLARIN YANINDA HER ŞEY KONUŞULUR MU?


Günümüz anne ve babalarının çoğu, çocuklarının yanında her şeyi konuşmayı özgürlük, açıklık, dürüstlük ve onlara güvenmek olarak açıklar. “Bizim çocuğumuzdan saklayacak, gizli bir şeyimiz yok!” tümcesiyle anlatırlar bu durumu.

Çocuklara karşı açık, dürüst davranmak çok doğru bir anne ve baba davranışı. Ancak çocukların yaşları ve bulundukları konum nedeniyle kavramaları zor bazı durumlar ve sözler vardır. Çocuklar, değişmece anlamlı sözleri anlayamaz kolayca somut düşündükleri için. Çünkü değişmece anlamlı sözler, soyut anlamlıdır. Ergenlik dönemine dek somut düşünen çocuğun soyutu anlaması epeyce zor. Bu nedenle değişmece anlamlı sözleri ya da şaka olsun diye söylenen tümceleri çocuk, gerçek olarak algılar.

Kimi zaman da çocuk, bulunduğu konum ve koşullar gereğince büyüklerin söylediği bazı şeyleri yanlış anlayabilir, anlatılanlara olumsuzluk anlamı yükleyebilir. Büyüklerin yersiz söylemleriyle bazı kişilere ve kurumlar düşmanlık duyabilir o.

Anne ya da baba, çocukların yanında eşini eleştirmemeli. Eşi hakkında olumsuz konuşmamalı, onu suçlamamalı. Böyle bir durum, çocuğu, anne ya da babasından soğutur. Bu soğuma, giderek düşmanlığa da dönüşebilir. Bu da evde erinci, mutluluğu, sevgiye bağlı güçlü bağları yok eder. Anne ya da babadan biri, eşiyle olan sorununu çocuğunu kullanarak çözmeye çalışır kendince. Bu, sorunu çözmez; tersine sorunu daha da büyütür. Bu nedenle çocuk, evdeki disiplinden ve düzenden uzaklaşır. Kuralsızlık denen bir bataklığın içinde debelenir. Aile bağları gevşer. Saygı, sevgi, güven duyguları aşınır; giderek de yok olur. Böyle yapıldığında çocuk, aile köklerinden uzaklaşır. Kökü olmayan bir ağaç, nasıl kuruyup ayakta duramazsa çocuk da ayakta duramaz. Bu durum, onun yaşamı anlamsız görmesine yol açar.

Eşlerin kendi aralarındaki anlaşmazlık ya da sorunları, yine kendileri çözüme kavuşturmalı. Eşler arasındaki sorunu çocuklar çözemez. Onları sorunun bir tarafı olmasına neden olmak çok tehlikeli. Bu yolla eşler arasındaki sorun, çok büyür. Giderek çocukla anne ya da baba arasındaki soruna da dönüşür. Anne ya da babadan birinin yaptığı yanlış, sorunu büyüterek aile birliğini yok edecek duruma getirir. Ayrıca çocuğu tinsel bir uçuruma sürükler. Bu durum, çocuğu başarısızlığa sürükler ne yazık ki.

Çocuğun yanında öğretmeni hakkında olumsuz konuşmamalı. Onu aşağılayıcı, suçlayıcı bir dilden kaçınmalı. Böyle yapıldığında çocuk, öğretmeninden soğur ve ona saygı, sevgi duymaz. Bu çocuklar, öğretmenine güvenmez. Bir kişi, sevmediği, saymadığı, güven duymadığı birini dinler mi? Onun söylediklerini ciddiye alır mı? Neredeyse her gün suçlanan, kötülenen öğretmenden, çocuğun bir şey öğrenmesi olanaklı mı?

Bazı anne ve babalar; çocuklarının yanında eğitim görmeyi, okula gitmeyi, okumayı kötüler. “Sen, okumasan da olur. Okuyanlar ne oldu ki?” gibi sözlerle çocuğun okuldan eğitimden soğumasına neden olurlar. Bu sözler, çocuğun düşüncesinde okulu anlamsızlaştırır. Onda okula, eğitim ve öğretim görmeye karşı bir isteksizlik doğurur. Böylece anne ve baba, kendi elleriyle çocuğunu okuldan da eğitimden de koparır. Bu konuda anne ve baba dışındaki aile üyeleri de çok dikkatli bir dil kullanmalı, davranış göstermeli.

Kimi anne ve babalar, çocuklarının yanında kendi ekonomik sorunlarını sıkça konuşur. Bu, çocuğu gelecek kaygısına sürükler. Tutumlu olmak, aile bütçesini zorlamamak için düşlediği, yapması gereken işleri yapmamaya başlar. Bazı zamanlar ise kendini suçlar. Bu suçlama: “Ailem benim yüzümden ekonomik sıkıntılar yaşıyor.” biçiminde tümcelerle olur. Bu da onu korkutur gelecek için. Anne ya da baba bilerek ya da bilmeyerek kendi çocuğunu ateşe atar.

Anne ve baba olmak zor iş, olağanüstü sorumluluk ve bilinç gerektirir. Sorumsuz, bilinçsiz, duyarsız anne ve babalar çocuklarının sevgisini, saygısını, özgüvenini yok eder. Onun yaşamla bağlarını koparır. Evdeki mutluluk, erinç, güven ortamını bitirir. Ev; olumsuzlukların kol gezdiği, amaçsızlığın amaç olduğu, ülkülerin bittiği, geçimsizliğin olağan olduğu, geleceğe yönelik düşlerin kurulmadığı bir yer durumuna gelir. Ne yazık ki bunu yapan da evi ev yapması gereken, çocuğuna iyi bir gelecek hazırlaması sorumluluğunu taşımayan anne ve babadır. Bu nedenle anne ve babalar, kendilerini yetiştirmeli. Olumsuz davranışları, sözleri konusunda uyarıldıklarında ya da bunları fark ettiklerinde değiştirmeliler kendilerini.

Çocukların yanında her şey konuşulmaz. Onların yanlış anlamasına neden olacak sözlerden uzak durmalı. Çocukların tertemiz tinlerinde, belleklerinde büyük olumsuzluklar oluşturacak sözlerden kaçınmalı.

“Ben değişmem!” demek, yaşamın mantığına aykırı bir söz. İnsan olumlu yönde değiştiğinde, iyi şeyleri yaptığında, öğrenme isteğini yitirmediğinde insan olur.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       14 Temmuz 2025

 

 

1 yorum:

  1. Kalemine Efendi Kalan , Adil öğretmenim,

    Yazınız çok değerli. .👏“Çocukların yanında her şeyi konuşmak” ideal gibi görünse de, sizinde vurguladığınız gibi, kelimeler çocukların ruhuna kazınıyor. Yaşlarına ve bilişsel gelişim düzeylerine uygun olmayan konular, çocukta kaygı, yanlış anlamalar ya da aileye karşı güven zaafı yaratabilir.
    Açıklık, dürüstlük elbette önemli, ama yaşa uygunlık göz ardı edilmemeli.
    Ebeveynler kendi sorunlarını (eşle, ekonomiyle ilgili) çocukların omzuna yüklememeli.
    Öğretmen, okul veya eş hakkında yapılan sert yorumlar, çocuğun dünyasında olumsuz duygusal izler bırakır.
    Sözün özü, ebeveynin bilinçli, yapıcı, koruyucu iletişim kurması gerektiği çocukların hassas dünyasının korunması ve değişime açık, öğrenen ebeveyn kimliği olmasıdır.
    Değerli öğretmenim duyarlılığınıza, ruhunuza , yüreğinize sağlık👏👏💐Var olunuz.🙏🏻

    YanıtlaSil