Özgüvenli
birey yetiştirmenin ilk koşulu, anne ve babanın çocuklarına duygudaşlık
konusunda örnek olmaları. Çocukları en çok etkileyen yaşama geçen davranışlar. Sözle
uygulamanın çelişik olmaması, tersine örtüşmesi. Çocukların yalanı, tutarsız
davranışları, ikiyüzlülüğü, aldatıcı sözleri, konuyu geçiştirici tavırları
kolayca anladığını söylemeliyim. Çocuklar, doğaları gereği gerçekçidir. Bu
gerçekçiliği, olumsuz davranışların turnusol kâğıdı gibidir. Gerçekle gerçek
olmayanı kolayca ayrımsar o.
Duygudaşlık,
karşındaki kişi kim olursa olsun onu anlamayı kolaylaştırır. Anne ve babalar,
zaman zaman çocukluklarını anımsamalı. Çocukluk dönemlerinde karşılaştıkları
yanlış, olumsuz ebeveyn davranışlarını gözlerinin önüne getirmeli. O günleri
yeniden belleklerinde canlandırmalı. Kendilerinin düştükleri zor durumları
anımsamalılar. Bunlardan ders çıkarmalılar. Ders çıkarmakla kalmayıp bunları
yaşama geçirmeliler. Kendi anne ve babalarının onlara karşı yaptıkları yanlış
davranışları, kendi çocuklarına karşı göstermemeli. Yaşam, ondan alınan
derslerle iyiye, güzele, olumluya doğru gider. Yaşamdan ders almayanlar, onun zorluklarına teslim olarak
olumsuzlukları, mutsuzlukları değiştirme gücünü yitirir.
Anne
ve babalar, çocukları ne anlatırsa anlatsınlar, onları can kulağıyla
dinlemeliler. Anlattıkları önemsenmeli. Çünkü çocuk, bir şeyi kendince önemli görmese
anlatmaz. Büyükler için önemsiz görülen bir şey, küçükler için oldukça önemli
olabilir. Bu gerçek, göz ardı edilmemeli. Onları dinlememek için hangi
koşullarda olunursa olunsun anne ve babalar, gerekçeler öne sürmemeli. Çünkü
çocukları, onların yaşamlarının tam merkezinde bulunan bir varlık. Her an onun
evleri ve kendi yaşamları için ne denli önemli olduğunu göstermeliler.
Anne
ve babaların çocuklarında özgüven oluşumunu engellemek için yaptıkları en
olumsuz davranış, onu başkalarıyla karşılaştırmalarıdır. Bu konuyu, sürekli
dile getirdiğimin farkındayım. Bu konuda uzmanlar uyarılar yapmasına karşın
yine de anne ve babalar, çocuklarını başkalarıyla karşılaştırma huyundan
vazgeçmiyor. Peki, çocuklarınız sizi başka anne ve babalarla karşılaştırsalar
mutlu olacak mısınız? Olmayacağınız çok açık… Bu nedenle sizin istemeyeceğiniz
bir şeyi, çocuklarınız için niye yapıyorsunuz?
Çocukları
başkalarıyla karşılaştırmak yerine onun ödev yapmak, başarılı olmak, kendi başına
iş yapmak için gösterdiği çaba övülmeli. Bu nedenle o, yüreklendirilip desteklenmeli. Harcadığı
emeğin, gösterdiği çabanın ne denli değerli olduğu vurgulanmalı, gerektiğinde
övgü de eksik edilmemeli.
Büyüklerde
olduğu gibi küçükler de hata yapar. Zaten hata yapmadan kişi, doğruyu
öğrenemez. Çocukları, hata yaptıklarında cezalandırmak, yanlışlarını olağan
görmemek onlara yapılacak en büyük kötülük. Hatalarını birlikte değerlendirmek
en güzeli. Bu değerlendirme sırasında kullanılacak olumlu, yapıcı dil çok
önemli.
Çocuklar,
zaman zaman büyüklerinin isteklerine, yönlendirmelerine “hayır” diyebilir. Buna
saygı göstermeli. Onlar, anne ve babalarının robotları, gölgeleri ya da papağanları
değil. Her söylediklerini yapmak, kabul etmek durumunda da değiller. Onların da
kendilerine özgü düşünceleri, duruşları, bakış açıları, yaşam anlayışları,
beğenileri, duyguları, kişiliği var. Onun düşüncelerine, duygularına,
farklılıklarına saygı duymak; çocuğa değer verildiğinin bir göstergesi.
Çocuğumuza değer verdiğimizi her davranışımızla göstermeli. Onun kendisine özgü
kişiliğini kazanmasına saygıyı esirgememeli.
Anne
ve babalar, çocuklarıyla aralarına sevgi dolu sınırlar koymalı. Bu sınırları,
sevgi beslerken saygı da korur. Saygı ve sevginin ikiz kardeş olduğu
unutulmamalı. Birinin olduğu yerde diğeri de olmalı. İkisinin olduğu yerde sağlıklı
insan ilişkileri boy atıp gelişir.
Sevgi
ve saygı çerçevesinde çocuğun duygularını anlatıp paylaşmasına izin vermeli.
Duygularını anlatan çocuğun, iç dünyası varsıllaşır giderek. Onun duygularını
eleştirmemeli, onlara saygı duyulmalı. Duygu, insanı insan yapar; düşüncenin süsüdür
o. Kişinin duygusu da düşüncesi de yasaklanamaz: Hele çocuk olunca hiç
yasaklanamaz. Çünkü duygu ve düşünce dünyasıyla varsıllaşır çocuk.
Bir
çocuğun gülmesi kadar güzel bir şey yok şu koca dünyada. Bu nedenle onların
gülmesine olumsuz anlamlar yüklemek korkunç bir şey. O, gülerek duygularını anlatır
çevresindekilere. Gülmek, onu geliştirir. Gülmeyen kişilerin kendileriyle
barışık oldukları söylenemez. Bu tür çocuklar, zamanla içe kapanır. Bu nedenle
çocukların özgürce gelişimlerini, duygu evrenlerinin varsıllaşmasını istiyorsak
onların gülmesini önemseyelim. Gülmek, aynı zamanda mutluluğun açık bir
anlatımı değil mi?
Kimi
anne ve babalar, kendilerini çocuklarının yerine koyar. Onların yapması gereken
işleri kendileri yapar. Onların işleri tek başlarına bitiremeyeceğini,
yapamayacağını düşünürler. Bu nedenle çocukların yeteneklerinin ortaya çıkmasını,
becerilerinin gelişmesini engellerler bilerek ya da bilmeyerek. Çocuk yaparak
öğrenir, kendini geliştirir. Anne ve baba, kendini çocuğun yerine koymamalı;
onun yanında olduğunu göstermeli düşünüş ve davranışlarıyla. Çocuklara sorumluluk
verilmeli. Onlar, sorumluluk alma alışkanlığını küçük yaşlarda edinmeli. Ağacın
yaşken eğildiğini unutmamalı bir an.
Çocuklarla
doğdukları günden başlayarak göz teması kurulmalı. Göz teması, onların
kendilerini güvede görmesini sağlar. Bu da özgüven kazanımının başlangıcı. Gözler,
bakışlarla kişinin duygularını en iyi anlatan organları. Kimi kişiler, gözleriyle
konuşup anlaşır.
Çocuklara,
anne ve babasınca gösterilen koşulsuz sevgi, onun özgüven kazanmasını
hızlandırır. Ayrıca sevgi, özgüveni sağlam temeller üzerine oturtur. Sevgi, tüm
sorunların çözümünde açkı olmalı. Dünyadaki en değerli varlığının sevgi dolu bir
kılavuzu olmalı anne ve baba. Sorun yaratan değil, sorunları usçu bir yol göstericilikle
çözmeliler.
Çocuklarda
özgüveni oluşturmak aslında çok kolay. Yeter ki anne ve baba olumlu davranışlar
göstersin onlara. Doğar doğmaz büyük bir yaşam savaşına başlayan çocukları
kırıp dökerek mutluluğa, başarıya ulaştıramayız. Çocuklar bizim çocuklarımız.
Onlara, yol gösterecek olan da bizleriz. Ne olur bu yol göstericilikten
şaşmasın anne ve babalar.
Adil
Hacıömeroğlu
29
Temmuz 2025
Kalemine Efendi Kalan Adil öğretmenim,
YanıtlaSilYazınız, oldukça kapsamlı , önemli öneriler sunuyor.
Değerli yazınız, hem ailelere yol gösteriyor hem de çocukların içindeki cevheri açığa çıkmasına rehberlik ediyor.Harika bir anlatım olmuş, kutluyorum.👏👏Özgüvenli çocuklar; kendini anlatabilen sorun çözebilen, girişimci ve duygusal olarak güçlü bireyler olur. Geleceğin dünyasında ayakta kalmaları için duygudaşlık önemli ..
Anne ve babalar koşulsuz sevgi göstermeli.
Yanlışlardan korkmamayı öğretmeli
Karar vermelerine olanak tanımalı.
Kıyaslamadan uzak durmalı.
Yaşına uygun sorumluluk vermeli.
Gerçekçi ve destekleyici övgüler kullanmalı.Yanlışları öğrenme olanağı olarak göstermeli.
Duygularını anlatmasına izin vermeli.
Özgüven, hem bireysel mutluluğun hem de sağlıklı bir toplumun temelidir. Çocuklara bu temeli küçük yaşlardan vermek, onlara vereceğimiz en büyük armağandır.
Usunuza, yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz🙏🏻🍀📚🥀